TAĞUTLARA BAŞKALDIRMADAN

Yayınlanma: 27.03.2025 12:46 Güncelleme: 27.03.2025 12:46

Değirmen taşı gibi dönen dünyada Acıyla tatlıyla geçti bir ömür Beşikten mezara bir ömür boyu Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Ne devlet der ne kral der ne de şah Nice köşkler öğütür nice padişah Çadırlarda, saraylarda gezerken Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Oslo’dan Asya’ya gezdim, dolaştım Uçakla, trenle yolları aştım. Görmedim bir yerde baki kalanı Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Lale, sümbül, papatya ve gül derken Ecel geldi çattı hiç beklemezken Yaylakta kışlakta gezerken bu ten Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Helallerin hesabını tutmadan Haramların azabını tatmadan Soframızda balı yağa katmadan Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Fani dünya dedik çok fena olduk Ahiret yurduna eli boş dolduk Bir güzel uğruna sarardık solduk Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Dünya hapishane, cennete perde Mahkûmlar kavgaya girdi bu yerde Derman arar iken düştük her derde Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Dünya gelinlik kız, herkes dünürcü Derviş berduş, hepsi ona oyuncu Gerdeğe girmeden en son oyuncu Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Makam, şöhret, şehvet bizlere tuzak Ecel bize yakın, hedefse uzak Derin deniz gibi dipsiz dünyada Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Helalinde hesap varken Haramında azab varken Bala konan sinek gibi ölürken Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Fakirlik bedende esir olurken Zenginlik bizi esir alırken Dünya borsasında volta atarken Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Dünya çiçek gibi bize bakarken Hayvan gibi dalıp otlaklarına Helaliyle haramını ayıramadan Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Gecelerde uyku bastı, gündüzlerde gaflet Önümüzde kaçan servet, şehvet, şöhret Kanaatsiz karınları doyuramadan Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Tuzlu denizlerin dalgasına takıldık Susuz kuşlar gibi koştuk peşinden Ömrümüz bitti de suya doymadık Bir kefen uğrunda geçti bu ömür. Dünyanın en değerli altını Gölde karın doyuramazken, Çölde susuzluğumuzu alamazken Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Koyun elbisesi giymiş kurtlar gibi Dili ballı, kalbi katı haydut gibi Ahireti verip dünya alırken Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Allah’a değil de kula taparken Cehennemde kendine kuyu yaparken Dünya karşılığında cenneti satarken Bir kefen uğrunda göçtü bu ömür.   Rahmet deryasına daldıraman Tağutlara başkaldıramadan Rızayı ilahiye kavuşamadan Bir kefen uğrunda geçti bu ömür.   Rahman’sın, Rahim’sin rahmet isterim Rahmet denizine oranla benim günahım Zerre kadar olmaz sen de bilirsin Gaffar’sın, Settar’sın afvın isterim   Rahmet kapından hiçbir zaman ayrılmam Susuz çölde boynu bükük gül gibi Rahmetin beklerim yağmurlar gibi Yıka günahımın kirlerini kar sularıyla Lütfunla nasip eyle cennetine girmeyi

Devamını Okumak İçin Tıklayınız