Taç Gofret'i bugünlere nasıl taşıdığını aktardı
*8 Mart Dünya Kadınları Günü için gazetemize konuşan Taç Gofret'in Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Hanım Kızık, "Cesur ve kararlı davranmasaydım bugün hedeflerime ulaşamazdım" dedi
Karaman'ın "Hanım Ağa" lakabını layık gördüğü Taç Gofret'in Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Hanım Kızık, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için gazetemizin sorularını yanıtladı. Bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayan Şerif Hanım Kızık, Taç Gofret'in kolay bir yolla kurulmadığının altını çizerek bir kadın olarak Taç Gofret'i bugünlere nasıl taşıdığını aktardı. Kızık, “İş hayatıma eşimle birlikte 1980 yılında başladım. Eşim bir bisküvi fabrikasında çalışırken işten çıkarıldı. Ben de o zamanlar evde terzilik işi ile meşguldüm. Kolumda terzilik işinden kazandığım burma bir bilezik vardı ve başka da bir sermayemiz yoktu. Başaracağımıza inanmıştık. Kullanılmış ve atılmış eksi makineleri alıp, tamiratlarını yapıp monte etme işiyle işe başladık. Bildiğimiz bir iş olan gofret üretimini yapmaya karar verdik ve bu işe girdik şu anda da Taç Gofret'in bacası tütüyor” dedi. “Kadının ihmal edildiği bir toplumun varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinin mümkün olmadığına inanıyorum" diyen Kızık, "İşe başladığım yıllarda çok zorlandım. Çünkü erkek egemenliğinin hâkim olduğu bir piyasada yenisin, hiçbir bilgin yok, paran yok. Cesur ve kararlı davranmasaydım bugün hedeflerime ulaşamazdım. Hangi işi yaparsanız yapın ama hedefinize inanın. Adımlarınız küçük bile olsa ilk adımı atın. Benim üniversite diplomam yok ama hayat diplomam da karne notumu hep yüksek tutmaya çalıştım. Başardığıma inanıyorum. Karaman’da inandı ki bana 'Hanım Ağa' lakabına layık gördü. Hanım Ağa olmak çok kolay değil. Hele Hanım Ağa olarak kalabilmek daha da zor” şeklinde konuştu. "KADIN GİT BAŞIMDAN" Taç Gofret'in kurulduğu ilk yıllarda kadın sanayici olarak çok sıkıntı çektiğini dile getiren Kızık, “Sizlere başımdan geçen bir anımı anlatmak isterim. Eşimin olmadığı bir gün unumuz bitti. Üretim için un gerekiyor. Karaman’daki un fabrikasını telefonla arayarak unumun bittiğini söyledim. “Bize un verin. Akşamüzeri ödemenizi yapacağız dedim. Telefonda görüştüğüm un fabrikasının muhasebe müdürü bana 'Kadın git başımdan', senin kocan yok mu? Ben kadınlardan hoşlanmam” diyerek telefonu yüzüme kapattı” sözlerine yer verdi. "KADIN BENİ DELLENDİRME" Yüzüne telefon kapatılan Kızık çok üzüldüğünü kaydederek un için aynı yeri tekrar aradığını dile getiren Kızık, “Telefona çıkan kişiye muhasebe müdürü ile görüşmek istediğimi söyledim. Bayan sekreter ‘TAÇ’ kelimesini söyleyince, muhasebe müdürü telefonu aldı ve ‘Kadın senin başka işin yok mu? Bela mısın? Şeytan mısın? Sabah sabah' diyerek yeniden azarladı. Bu adamın karısı, kızı, kız kardeşi olmayabilir ama nihayetinde sonuçta onu da doğuran, büyüten bir annesi var. Ben de bu kullandığı kelimeler sonrasında ona telefonda 'Beyefendi sizin okuma yazmanız var mı?' sorusunu sordum. O da bana 'Kadın beni dellendirme. Okumam yazmam olmasa nasıl müdür olacağım' dedi. Ben de ona Taç’ın kartını açın ve sol üst köşede yazan Şerif Hanım Kızık ismine bakın. Eşimin adı yazmıyor. Siz isteseniz de istemeseniz de benimle muhatap olmak zorundasınız' dedim ve telefonu kapadım” açıklamasında bulundu. "BİR DAHA ORADAN UN ALMADIM" Yaşanan bu olaydan sonra un fabrikasının müdürünü aradığını dile getiren Kızık, “Daha sonra fabrika müdürünü arayarak 'Müdürüm sizin fabrikanızdan un alabilmek için yedek koca mı bulunduracağım? Yoksa cinsiyet mi değiştireceğim?' serzenişinde bulundum. Müdür Bey’de bana 'O nasıl söz Şerife Hanım' dedi. Ben de 'Nasıl söz olduğunu muhasebe müdürünüze sorun' dedim. Muhasebe müdürü ile görüşüp beni aradı ve beni üzen bu durum için benden özür diledi. O fabrikaya ilk ayak basan bayan benmişim. Muhasebe müdürü ondan tepki göstermiş. Tutucu ortamı olan bir işyeri idi. Ben bu olay sonrasında bir daha oradan un almadım” ifadelerine yer verdi.