SUYUMUZU BULANDIRAN ARANIYOR

Yayınlanma: 10.11.2025 15:11 Güncelleme: 10.11.2025 15:11

Son elli yılda, trafikte alkollü sürücülerin öldürdüğü, yaraladığı ve sakat bıraktığı insan sayısı, terör nedeniyle ölen, yaralanan ve sakat kalanların sayısı ile başa baş imiş. Terörü durdurmak için yurt içi ve yurt dışında gerekli tedbirler alınırken, alkolle insan öldürenler konusunda para, hapis, araca el koyarak cezalandırmaktan başka bir şey düşünemez haldeyiz. Şehrin su kaynağının başına oturup suyu bulandıran adama ağzını açamayan ama suyu filtrelemeden içenleri, taşıyanları, alanları, satanları cezalandırmak gibi bir şey bu. Değerleri nereden gelirse, ben bilmiyorum, çok çok değerli uzmanlarımız, bu günlerde trafik kazalarını önleme toplantılarında birçok tedbirin yanında teröristler kadar ülkeye zarar veren trafikte alkolik olarak araba kullananlara gerekli cezaları hazırlıyorlarmış. Şu kadar milyon alkolikle uğraşmak yerine alkollü içeceklerin üretim, satış, alış, taşıma, aracı olma…yı yasaklasalar işi kökünden çözecekleri o değerli insanlarımızın aklına gelmez mi acaba! Gelmemesi mümkün değil. Ama aklına gelenler, aklından geçtiğinin fark edilmemesi için jest ve mimiklerine çekidüzen verdiği de olabilir. Hitlerin beş milyonu olmak üzere Paris’ten Moskova yakınlarına kadar öldürdüğü insan sayısı yetmiş milyona civarında iken, Almanlar mağlup olurlar ve Amerika’yla Rusya, Berlin’i bölüşürler ve araya o ünlü “Berlin Duvarı”nı çekerler. Berlin Duvarı’nda yapılan nöbetçi kulübelerinde, Rus askerler yıllarca nöbet tuttukları ve Doğu Berlin’den Batı’ya kaçacakları engellerlerken, iki Rus nöbetçiden biri, diğerine, “Benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?” der. Öbürü de “evet” deyince birincisi, diğerine silahını doğrultur ve “Vatana ihanetten seni tutukluyorum” der. Bütün nöbetçiler Batı’ya kaçmanın yolunu buldukça kaçıyorlarmış. Rızaya dayalı zina kanunu çıkarılırken, adalet komisyonunda bulunanların hepsinin anası, kızı, halası, teyzesi, babası, oğlu, dayısı, amcasının da zinadan korunması için bu pislik üretim merkezinin kapatılmasının en kestirme yol olduğu aklından geçtiği halde, çaktırmadan zina kanununun hazırlanmasına onay verdiği için, Türkiye sınırları içinde işlenen her zinadan günah payını almaya devam ediyorlar. Anlatıldığına göre, Allah’ın salih kullarından ikisine güzeller güzeli bir kadın musallat olur. Salih adamların gönlüne girmeyi başarır ama onlarla beraber olabilmesi için Allah’a ortak koşmalarını ister; yani Allah’ın emir ve yasaklarını terk edip Firavun gibi kuralları ben koyarım diyenin emir ve yasaklarını öne alarak Allah’a ortak koşmalarını ister. Bunu yapamayacaklarını söyleyince kadın, gösterdiği bir adamı öldürmelerini ister. Onlar haksız yere adam öldüremeyeceklerini söylerler. Kadın, “Öyle ise benimle beraber olmanız için şu kadehteki şarabı için.” Salih adamlar şarabı içtikten sonra işaret edileni öldürürler ve Allah’a ortak koşmayı da yaparlar. Rabbimiz: 90 Ey iman edenler, şarap (sarhoş edenler), kumar, putlar ve fal okları şeytanın işinden olan birer pisliktir, ondan sakının, ola ki kurtulursunuz” buyurur. (Maide süresi ayet 5/90) Sevgili Peygamberimiz:  “Aklı kapatan/sarhoşluk veren/şarap…, bütün pisliklerin anasıdır” der. (Darami, Sünen, K. Eşribe, bab 1) birçok hadis kitabında, “Ümmü’l-Fevahış/fuhşiyyatın hepsinin anasıdır” diye rivayet edilmiş. Alkolden kalp hastalıklarına, akciğer ve karaciğer tahribatına, depresyona ve kısaca zarar vermediği organ olmadığını bile bile bunu yasaklamamanın kime faydası var acaba? Alkollü içeceklerin üretimine izin verenler, imzayı atanlar, destekleyenler, çalışanlar, taşıyanlar, alanlar, satanlar günahta beraberdirler. Zararlı olduğunu bildikleri halde bunların üretimine izin verenler bilinçli olarak yaptıklarından zarar verdiklerinin mağduriyetinden de sorumludurlar. Meyhane, içkili gazino, içkili eğlence merkezlerinin önünde ve içerde silahlı çatışma haberini de duymak istemiyoruz. Sonra alkollü içeceklerin bilime de aykırı olduğunu, dünya doktorlarının hepsine dijital postayla alkollü içecekler zararlı mıdır, yararlı mıdır oylaması yaptırılsa, yüzde doksan dokuz “zararlı” diyenler kazanır. İçen doktorlar bile bilim haysiyetini korumak için “zararlıdır” diyorlar. Buyurun, bilimse bilime göre hareket ediniz, halk çoğunluğu ise Türkiye’de içmeyen sayısı, içenden fazla. Bilim adamlarının oylamasında doktorlar, yüzde doksan dokuz “zararlı” diyorlar. Peki, kanun koyucular hangi kritere göre alkollü içkiler kanununu koyuyorlar? İslam dinine aykırı, insan fıtratına aykırı, bilime aykırı, çoğunluğun görüşüne aykırı, halk sağlığına aykırı, halkın cebindeki paraya da zararlı, halkın kuru üzümü pahalıya almasına sebep olduğu bilindiği halde bu illetleri kimler bulur, kimler korur bilinemez mi?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız