SU İÇEEEEN!

Yayınlanma: 06.12.2025 14:13 Güncelleme: 06.12.2025 14:13

Rahmetli babacığım, canlı hayvan taciriydi. Hafta içinde, mutun köylerinden sığır getirirdi. Pazar'a beraber götürürdük. Şimdiki milli eğitim müdürlüğünün olduğu yer pazar yeriydi. Yazın sıcağı bastırmış. Saat 10.30 civarı. Pazarın içinde bir ses duyulurdu. Etli ekmeeeek. Başının üstünde bir tepsi ile dolanan bir adam. Tepsinin dışı sofra bezi ile sarılı. İçinde sıcak etli ekmek dolu. Satıcıyı şimdi bile o kadar net hatırlıyorum ki. Orta boy, esmer, kasketli, zayıfça bir adam. Hafif öne meyilli yürüyen biri. Öğle yakın olunca, açlık çökmeye başlıyor insanlara. Babam hemen bana alırdı. O etli ekmeğin tadını tarif edemem. O zamanlarda iç hazırlayan tencerenin icadına 30 sene vardı. Kasaplar çift satırla hazırlarlardı kütük üstünde. Hatta makamda tutturarak. Tiki-taka tiki-taka diye diye. Bu arada, üstünde etli ekmek harcı hazırlanan kütüklerden ufak parçalarda yermişizdir. O yüzden sağlam olurdu eski adamlar zahir. Pazardaki Etliekmekçinin ardında bir çocuk dolaşırdı. Elinde kırmızı bir testide su olan. O'da bağırırdı: Su İÇEEEEN, su İÇEEEEN. Mutlaka suda içilirdi. Aynı bardakla arka arkaya, 40 kişi. Mahalle çeşmesi suyu. Yani sağ su çeşmesinden. Çürük su değil. Pazarın tozu, hayvan dışkısının kokusu ortamın parasız tarafı. Kolay kolay hastalık yok. Varsa verem var. O'da kara sevdadan denirdi. O günün gripini 21 derde deva idi. Küçük çocuklar, akşam mangal üstünde bir üzerliğe tutulurdu. Haydi, Rabbime emanet. 100 gramlık çay paketlerinde çay. 50 kiloluk çuvalda kesme şeker. Çok daldık eskiye. Şimdi nedense her şey kolay. Fakat tatsız tuzsuz. Buna da şükür. Aklıma nereden düştü ise su satan çocuk. İyiki de düştü. Eski hatıralar terapi yerine geçiyor bende. Hatta sizde de. Herkese sağlıklı günler diliyorum. Hoşça kalın.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız