SOSYAL MEDYA DEDİKLERİ GAZDAN TAYYARE
Akıllı telefonları kullanmaktan hepimiz bir hâl olduk. Aptallaştık sanki. Ne adres tutuyoruz aklımızda ne de bir telefon numarası. Şarjımız bitince bizde bitiyoruz. Şaka bir yana hepimiz artık birbirimizi sosyal sayfalardan takip eder olduk. Bu sayfalar bazen kişileri tanıtıp bilgi verirken, bazen de yanıltabiliyor. Kullanan herkes değil ama büyük çoğunluk hayal dünyasında yaşıyor. Çünkü her şey ezbere... Kimse olması gibi değil işine geldiği gibi bu dünyanın içinde. Hayatta hiç bir başarıya imza atmamış. İnsanların kendinde olmayan yetenekleri nasıl sergileyip kabul görmek için farklı imaj çizdiklerini görürsünüz. Nitekim boş tenekeden çok ses çıkar. Yalan yanlış bilgiler hep kafanızı karıştırır. Sosyal dünyada herkes başarılıdır, birincidir. Bu öğrenci şunu başardı... Şu doktor şu hastalığa çare buldu... Köydeki amcam bu aleti icat etti... vb. gibi şeyler paylaşılır. Kimse haberin gerçek olup olmadığını sorgulamaz bile... Nedense bu ödüller hiç ülkemizde değil de yabancı ülkelerden alınır! Yabancı hayranlığımızı da bir türlü atamadık içimizden. Başarılar gerçekse neden günlük hayata bir türlü geçememiştir. Sosyal medyada yalan söylemek hamamda türkü söylemek gibidir. Sanal kubbe güzelleştirir! Eskiden kimse kimsenin doğum gününü falan bilmezdi. Şimdi telefonda 200 kişi sizin doğum gününüz tebrik eder. Bunu gören kendince mutlu olur. Ama eve gelince tek başınadır. Ne bir hediye, ne bir çiçek getiren, ne de sarılıp öpen bir kişi yoktur. Gazdan tayyare...! Bir gün hasta olursunuz. Hemen bu durum Facebook'a yazılır. Yine 300 kadar geçmiş olsun mesajı gelir. Hastaneye gelen veya eve bir tas çorba getiren yoktur. Yine olsun dur. Mesajlar geldi ya... Doktora sormak yerine internete girilir, oradan olmadık tüm hastalıkları kendinizde bulup teşhis koyarsınız. Cenazeniz olur yine yüzlerce taziye mesajı gelir. Okur teselli olursunuz. Ev yine boş... Siz acınızla baş başa kalırsınız. Bayramlarda aynı şekilde... Yolculuklarda, düğünlerde, toplantılar da vb... Fotoğraf çekinmekten anı yaşamaya fırsat bulamayan insanlar... Sohbet yok, muhabbet yok, selam dahi vermeyi bilmeyen çocuklar çok! Telefondan dolayı yaşanan aldatmalar, aldatılanlar yıkılan yuvalar ve daha neler neler! Alış veriş çılgınlığı, resim hileleri, kelime oyunları... En çirkin insanı photoshop ile dünya güzeli gibi göstermeler, etkinliklerdeki boş salonları doluymuş gibi lanse etmeler... Bir tıkla arkadaş eklemeler yine canınız sıkılınca bir tıkla arkadaşlıktan çıkarmalar! Ne tuhaf değil mi? Hani bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardı! İnternet haberlerinde konuyu anlamadan dinlemeden habere saldırmak. Güçlünün yanında saf tutup haklı olanı asla savunmamak... İsimsiz hakaretler yazıp kendini ifade ettiğini sanmak... Ve daha neler neler! Hiç sevmediği, arkasından küfür ettiği insanları Facebook da birbirini öven, beğenen kalitesiz insanlara tanık oldum. İnsanların birbiri arkasından kötü konuşup, sosyal medyada övgü yapması beni hep üzmüştür. Lütfen "biraz karakter" demek isterdim onlara... Darmadağınık olduk. İlla paylaşım yapmalıyız neden acaba? Hangi eksik yanımızı doyurma çabasındayız? Bizi görmeseler "Aferin sana" demeseler dertlerimiz bitmez mi? Hiç biri gerçek olmayan süsleyip ortaya atılan şeyler kimilerinin huzurunu kaçırıyor, kimilerini de ümitsizliğe sevk ediyor. Farkında mısınız? Emekle yapılmış bilimsel içerikli hiç bir paylaşım maalesef ilgi görmüyor. Lay lay lom yazı resim vb. çok beğeni alıp paylaşılıyor. Bu da gösteriyor ki; Hepimiz bilgi edinmekten, öğrenmekten ve araştırmaktan çok uzağız. İnternet dünyaya açılan bir pencere. İyi kullanılmazsa zamanınızı çalar, sizi sizden alır da haberiniz olmaz. İnsan hayatında iç huzur diye bir şey kalmadı. Dostluk, arkadaşlık, akrabalık neredeyse bitti. Nasıl düzelir? Düzelir mi? Orası da bilinmez. Bizler yaşı 40'ı geçmiş olanlar... Bilemedik bu teknolojiyi, çözemedik ve anlayamadık. İşte buradan yazı ile sizlere döktük içimizi. "Lale devri çocuklarıyız biz zamanımız geçmiş." Sevgi ile kalın gönüllerde kalın. Ama sosyal medyada fazla kalmayın. Hayatı, anı yaşayın gitsin doya doya... NOT: Bayram yaklaşıyor. Sevdiklerinize büyüklerinize toplu mesajlar çekerek değil de; Uzakta iseler telefon açıp sesini soluğunu duyarak ya da aynı şehirde iseniz küçük bir hediye alarak, evlerinde ziyaret ederek bayramlaşmayı unutmayın... Tüm okurlarımıza şimdiden güzel bayramlar dilerim.