SİTEMİM VAR
Geçmişte ülkücü olmakla övündüğümüz, haklılığına inandığımız, Başbuğumuzun emaneti olan bu kutlu davadan giden tüm gönüldaşlarıma sitemimdir. *** Bu yuvadan uçan kuşlar Bilmem şimdi nerde kışlar Son bulunca sizce düşler Uçup uçup gidersiniz *** Bir yılki baharda ibibik kuşu erken öter. Bu ibibik kuşuna inanan köyün çobanı alır sürüsünü dağa, yaylaya erkenden çıkar Bir ara yaylada bir kar, bir boran Her taraf kış kıyamet… Sürünün çoğu kırılır. Bu hale çok üzülen çoban Kalan bir kaç koyunla köpeğini kepeneğini alır köye geri döner. Köye girerken bakar ki yıkık bir duvarın dibinde ibibik kuşunun ölüsünü görür. Derki; Ey kuş Çıktın kendine ettin, Öttün bana ettin! *** Bu güzelim yuvaya tekrar geri dönmesini beklediğimiz gönüldaşlarım. Gitmekle kendinize, ötmekle harekete büyük yaralar açtınız. Halbuki biz ülkücüler olarak; Ülkü adlı nazlı geline sevdalı Tek derdi vatan, İslam olan Geçmişte yarım ekmeği bölüştüğümüz Çoğu zaman aç yatıp tok gibi gezdiğimiz Soğuk kış günlerinde sobalı ama odunsuz evlerde kışladığımız Karakollarda hapishanelerde çile çektiğimiz Kurşunların ıslık çaldığı günleri yaşamış Yürekleri karlı dağlar gibi tertemiz ülküdaşlarımızdınız. Ne yeminler etmiştik, Ülkü ocaklarında. Nice hayallerimiz vardı TURAN eller için… Hak bildiğimiz davadan asla vazgeçmeyecektik. Ne mala ne makama tamah etmeyecektik. Türk milletinin göğsüne taht kuracak, Mazlumun hakkını zalimden söke söke alacaktık. Adaletten hiç ayrılmayacak Okuyacaktık; İlimde, bilimde, teknikte… Sanat, spor, edebiyat, kültürde Türkün türkü söylediği her yörede Bir elimizde kuran Bir elimizde bilgisayar olacaktı. Dün Hapishaneleri bile Taş Medrese yapmıştık… Hani tüm dünyaya nam salacaktık. Sloganlarımız vardı. Hak hukuk adalet Milliyetçi hareket. Ne ABD, ne Rusya, ne Çin Her şey Türklük için. Kanımız aksada zafer İslamındı. Şimdi bölüne bölüne nasıl zafer İslamın olacaktı. Nasıl yayacağız yeryüzüne Nizam-ı Alem davasını. *** Hani KIZILELMAMIZ vardı. En önde Başbuğumuzla Ulu Türkistana gidecek İlk ayak bastığımız toprakları öpecektik. Isık gölünde, Tuna’da abdesti alıp Allahüekber dağlarında ezanı okuyacak Tanrı dağlarında namaz kılacak. Ahmet Yesevi dergahında şükür duaları edecektik. Ayırdılar, ayırdılar… Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Bizi bize hiç bırakmadılar. Her giden canımızdan bir parça kopararak gitti. Gidenler ise hiç iflah olmadı. Hep yara aldık, yarasız yılımız hiç olmadı. Makam, mevki koltuk hastalarının ardına düşerek yolumuz uzadı. İnandığı değilde, yaşadığı davaya inananlar yüzünden, şimdi her birimiz bir yerde. Ne acıdır ki kendini ülkücü sanan birileri… Bizi bölüp parçalayarak Bizi bize düşman ettiler. Biz böyle olmayacaktık?