ŞİRK, NECİS VE NECASETTEN TEMİZLİK

Yayınlanma: 14.11.2025 14:04 Güncelleme: 14.11.2025 15:04

“Temizlik” deyince ilk akla gelen şey nedir? Desek hemen elimizi ve tüm vücudumuzu ve kullandığımız eşyayı kirden, pastan, mikroptan korumak akla gelir; doğrudur. Biz insanlar, bu temizliğe doğumda ilk yapılan banyoyla başlar, ölümle son yıkama ile biter. Buna devam. Müslümanlar, bu temizliği yaptıkları gibi, tüm insanlardan ayrı olarak günde beş vakit namazlarında abdest alarak temizliklerine daha dikkatli olurlar. Bütün dünyayı saran Covid-19 hastalığıyla mücadele esnasında, Birleşmiş Milletler’de temizlik konusu görüşülürken Müslümanların namaz kılanlarının daha dikkatli oldukları da gündeme gelmişti. Ama bizim ömrümüz yalnız bu dünyayla sınırlı değildir. Öldükten sonra sonsuz hayatımızı kirletmemek için ahirete tertemiz gidebilmek için de şirk ve isyandan temiz olmamız gerekir. Onun için tenin temizliğinden önce canın/ruhun temizliğine dikkat etmiştir İslam dini. Şirk mikrobu, en tehlikeli mikrop olarak dikkati çekmektedir. Lokman aleyhisselam, oğluna nasihat ederken, “Yavrucuğum, şirk, en büyük zulümdür” dediğini haber verir Rabbimiz Lokman süresinde. (Lokman süresi ayet 31/13) “İsa Allah’ın oğludur” diyenler, papazlar ve kardinaller de yeryüzünde Allah’ın oğlunun tam salahiyetli temsilcileridir diyen Hristiyanlık âlemi de şirkin içine girmiştir ama Kur’an iki konuda onları “Ehli Kitap” sayıp onlar da şirkin içinde olmalarına rağmen onların kızlarıyla evlenmeye, yemeklerinin yenmesine izin vermiştir. İslam’ı bize tanıtan tefsirlerimiz ve hadis kitaplarımız önce iman bahsiyle başlar, kitaplarımız sonra taharet/temizlikle devam eder eserlerimiz. Biz de çocuklarımız doğduğunda önce kulağına ezan okuyarak şirk hastalığına karşı aşıyı yapmış oluruz, sonra doktorlarımız çocuklarımızın bu dünyadan kapacağı mikroplara kaşı gerekeni yaparlar. Peygamberlerin görevlerinden bazılarını haber verirken Rabbimiz şöyle buyurur: “And olsun, Allah, daha önce apaçık bir sapıklık içinde olan müminlere, aralarından Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir resul göndermekle iyilikte bulunmuştur.” (Al-i İmran süresi ayet 3/164) Allah Resulü, Mekke ve Medine’deki insanlara önce şirkten temizlenmeyi, sonra yıkanmayı ve abdest almayı, hatta tuvalette taharetin nasıl olacağını da öğretti. Hijyene çok çok dikkat eden Batılıların tamamı, Sevgili Peygamberimize iman etmemeleri nedeniyle, hâlâ tuvaletlerine çeşme taktırmamakta inat ediyorlar ama Müslümanlarla yakınlık kuran Avrupalıların yüzde on beşinin tuvalette suyla taharet yapmaya başladıklarını ve hızla yayıldığını bana söylemişlerdi. Rabbimiz bizim hem tenimizin hem canımızın tertemiz kalması için buyurur: “Ey iman edenler, namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız. Başlarınızı meshediniz. Topuklara kadar ayaklarınızı (yıkayınız). Eğer cünüpseniz temizleniniz. Eğer hasta iseniz veya yolculuk üzere iseniz veya tuvaletten gelmişseniz veya kadınlarınıza yaklaşmışsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm ediniz, yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshediniz. Allah size zorluk çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve şükredersiniz diye nimetini tamamlamak ister.” (Maide süresi ayet /6) Şair Nabi: “Vakti geldikte heman eyle vuzû (abdest al) Mâsivadan dehen ü destini yu” diyor. Yani, namazın vakti gelince hemen abdest al Allah’tan başkasıyla alakanı/ilgini keserek ağzınla elini yıka. Allah’ın mülkünde, Allah’ın verdiği el, dil ve belle Allah’a isyan ettiğini anlayan ve Allah’ın huzurunda yanan yüreğin şimşeklerinden dokunmuş seccadenin üzerinde, ciğer çeşmesinden akan kanla abdest alan gönül insanlarını anlatan Yenişehirli Avni: “Târı berkı ahtan mensûcdur seccadesi Çeşmei hunu ciğerdendir vuzûu ehli dil” diyor. Sevgili Peygamberimiz hem maddi temizlik hem manevi temizlik için:  “Temizlik, imanın yarısıdır, elhamdülillah mizanı/teraziyi doldurur, sübhanellah ve elhamdülillah, gökle yerin arasını doldurur, namaz nurdur, sadaka burhandır, sabır ışıktır, Kur’an lehinize ve aleyhinize şahittir. Bütün insanlar sabahlayınca o gün kendisini satar ama ya özgürleşir ya da kendisini helak eder” (Müslim, Sahih, K. Taharet, bab 1) buyurur. Biz ayete uyalım ve kendimizi her gün ve her saat, kendimizi bize veren Rabbimizle alışveriş yapalım: “Allah, cennet karşılığında müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Allah yolunda harp ederler, öldürürler, öldürülürler. Tevrat, İncil ve Kur’an’da hak olarak yaptığı bir (cennet) vaadidir. Allah’tan daha çok sözünü kim yerine getirir? O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı budur.” (Tevbe süresi ayet 9/111).

Devamını Okumak İçin Tıklayınız