SEN OLDUN
Kıymetli okuyucularım! Bugün sözü fazla uzatmadan bir şiirle iktifa edeceğiz. Daha önceki aylarda hakkında bir yazı yazdığım "Coşma" tarzına örnek teşkil eden şiirimle sizleri baş başa bırakırken, önümüzdeki hafta “Erol Mermer: Kâbe Yürekli Adam” isimli yazıyla sizleri selâmlayacağımın haberini vermiş olayım. Faruk GÖKBULUT SEN OLDUN Yanağından yaşlarını silerken Sel gibi çağlayıp, akan sen oldun Ben günde beş vakit hayır dilerken Bana kem nazarla, bakan sen oldun Hasret fırtınası henüz dinmeden Dön ne olur, karlar düze inmeden Hüznün çivisini hiç çekinmeden Yürek duvarıma, çakan sen oldun Kirpiğin okuyla kalbimi delip Kan ağlattın her gün kapıma gelip Cümle derdi, gamı karanfil bilip Tutturup yakama, takan sen oldun Senin santimine ben karış dedim Sen yerinde durdun, ben yarış dedim Sen düşman belledin, ben barış dedim Hasret çırasını, yakan sen oldun Her türlü zorluğu elbet yenerdim Sen "Hayır!" deyince katlandı derdim Her bahar ben sana goncalar verdim Zakkumu Gül diye eken sen oldun Sence derbederdim hep perişandım Bense Hak’tan gelen güce inandım Ben hırçın bir taydım, ben küheylandım Hasret kervanını çeken sen oldun Ben fakir fukara sen paralıydın Ben darmadağınık sen taralıydın Ben hep avcı oldum sen yaralıydın Bir ceylan misali seken sen oldun Sevenler ayrılmaz asla eşinden Köz alır sevdanın kor ateşinden Onlarca cengâver koşsa peşinden Ardım sıra yaşlar döken sen oldun Tohumu toprağa henüz sermeden Kırdın dallarını sürgün vermeden Kederle kuruttun tam yeşermeden Sevda fidanımı söken sen oldun Söyle bana nedir aşkın ölçeği Yıllar gösterecek sana gerçeği Boynunu bükerken Ezan Çiçeği Benim de boynumu büken sen oldun 19 Haziran 2025 / Saat: 01.49 / Mersin