Sami Özdağ "Önümüze türlü zorluklar çıktı elbet... Hiçbir yer gül bahçesi değil."

Yayınlanma: 28.12.2021 17:06 Güncelleme: 28.12.2021 17:29

60 yıldır ülke ekonomisine ve sanayisine istihdam ve yatırımları ile önemli katkılarda bulunan Saray Holding kurucularından Sami Özdağ ile ülke ekonomisini, gençleri, anılarını ve memleketi Karaman'ı konuştuk.

Sami Özdağ, sakin ve iyimser bir şekilde cevaplıyor tüm sorularımızı... Ömür sermayesini; yani durmadan işleyen zamanı çok önemsiyor ve diyor ki; “Zaman yönetimi yapamayan kendini de, işini de yönetemez.”  “2022 yılında ekonomik, siyasi ve sosyal alanda farklı ana etkenler negatif veya pozitif gelişimi belirleyici olacaktır diye düşünüyorum.” -İlk sorum; Hepimizin, ülkenin gündemi ile ilgili olacak Sayın Özdağ... 2022'de ekonomide bizi neler bekliyor? Sami ÖZDAĞ: Dünyada ve Türkiye’de; 2022 yılında ekonomik, siyasi ve sosyal alanda farklı ana etkenler negatif veya pozitif gelişimi belirleyici olacaktır diye düşünüyorum. 1-Salgındaki gelişmelerin sınırlı kalması veya daha şiddetini artırması. 2-Küresel ısınma kaynaklı kuraklığın Dünyamızda oluşturacağı enflasyon. 3-Amerika Birleşik devletlerinin ve Avrupa Birliği ülkelerinin Çin ile ticari ve siyasi mücadelelerinin etkileri. 4-Tedarik zincirinde olabilecek bozulmaların artarak devam etmesi ve bu durumların pozitif gelişmesi ülkemizde de pozitif yönde gelişmelere destek olacaktır. 5-Ukrayna, Rusya krizi ve Nato’nun müdahil olması. 6-Türkiye’nin Suriye’deki alacağı pozisyonlar. 7-Komşu ülkelerle iyi ilişkilerin getireceği ekonomik girdiler.  Bütün bu gelişebilecek etkenleri göz ardı etmeden benim genel düşüncem, ülkemizin gelişmiş, yetişmiş genç insan potansiyeli, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının daha verimli ve yeteri hızda değerlendirilmeye devam edildiği takdirde, mevcut gücü ve başarılarına dahasını ekleyecektir diye düşünüyorum. Ve yine Türkiye’miz dünyadaki otomotiv, savunma sanayi ve dijitalleşme, otonom yazılımlarla ÜRETİM, İNOVASYONA önem vermesi yönetim modeli, işletme yönetimi model değişimi teknolojik yatırım ve üretim sanayiye evrilme ve Dünyadaki dijital gelişmeleri anında ülkemizde de ilk noktasından yakalayıp, bu alanlarda  yatırımları yeni nesil teknolojilerden oluşturup, yapılandırması büyük bir başarıdır. Türkiyemizde teknolojik sınai yatırımlara, katma değerli üretimlere, istihdama ve yurt dışında kârlı ihracat satışına önem verdiğimiz müddetçe ne cari açıktan, ne de düşük faiz politikası ve bütçe açığından bahsedilemez olacaktır. Son yıllarda enerji arama sismik çalışmaları ve çıkacak petrol ve doğal gaz kaynakları, enerji ithalini maliyetini düşürdükçe ve faiz yükü bütçede azaldıkça, bütçe fazla vermeye başlayacaktır. BİZ SARAY HOLDİNG ŞİRKETLERİ OLARAK 2022’DEN ÇOK UMUTLUYUZ. Biz Özdağ ailesi ve Saray Grubu olarak yaklaşık 60 yılın üzerinde iktisadi, ticari hayatta ticaret, üretim, ithalat, ihracat yapan ve Türkiye’mizin büyümesi ile birlikte büyümüş bir grup olarak ülkemizle birlikte aşağıdaki sayacağım krizleri atlatıp, daha da güçlü çıktığımızı bizim nesil ve o yıllara erişmiş olan hepimiz hatırlarız. 1977 Türkiye’de ekonomik kriz karaborsa dönemi, 24 Ocak 1980 kararları, 1989 Körfez krizi ve ülkemizde oluşturduğu ekonomik kriz, 1994 yılı krizi 5 Nisan kararları, 2001 ekonomik krizi, 2008 küresel kriz dış kaynaklı olup, mortgage ve finansal krizin ülkemizde yansımaları hafif atlatıldı. 2018 yılı çıkarılmaya çalışılan siyasi karmaşanın ekonomiye etkileri, kur artışları v.b. saydığım süreçlerde derin tecrübeler edindik ve nihayetinde günümüzdeki ekonomik model değişikliğine gidilirken, yaşanan sancıların geçici olduğunu tecrübelerimiz kaynaklı bilmekteyiz. İşte bütün bu süreçler, ülkemiz insanının Türkiye’mize olan inancı ve her şartta destek ve fedakarlıkları ile aşılacaktır.Bizler her zamanki gibi  2022 yılı da dahil ülkemizin durumu hakkında iyimseriz ve ekonomik ve sosyal katkı için devamlı gereğini yapmışızdır ve yapacağız. Öncelikle bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan millete hepimiz insanımızın refahı, huzur ve mutluluğuna yönelik görevlerimizi yerine getirmeliyiz. “TÜKETTİĞİMİZDEN DAHA DAHA ÇOK ÜRETMELİYİZ VE İHRACAT GELİRLERİMİZİ KATMA DEĞERLİ VE NİTELİKLİ ÜRÜN SATIŞI İLE ARTIRMAYA DEVAM ETMELİYİZ.” Çevremizdeki ülkelerle ilişkilerimizi daha da iyileştirir isek o ülkelere satacağımız çok ürün, hizmet ve müteahhitlik hizmetleri var. Avrupa ülkeleri dahil mal ve hizmet satma ve işgücü imkanlarına ve de en yakın lojistik imkana ve teknolojiye biz haiziz. Formül: 10 birim nitelikli üretim yap:1 birim tasarruflu tüket = Değerinde 9 birimini ihraç et ( sağlıkla, huzurla rahat et ). -İki yıllık salgın sürecinde tırnak içinde şunu sormak istiyorum: "Türkiye bu sorunu sizce bertaraf edebilecek mi?" Toplumda tedirgin bir bekleyiş var. Sizce nasıl sonuçlanır? “İNANÇ VE GÜVEN her şeyin başıdır.” Sami ÖZDAĞ: Yukarıdaki söylemlerimde anlattığım tecrübelerime dayalı olarak ifade ediyorum, “inanç ve güven” her şeyin başıdır. Salgının Dünyada ve Türkiye’de yarattığı sağlık sorunlarını, ülkemiz sağlık alanında insana hizmet kaynaklı olarak daha önceden yaptığı sağlık yatırımları ile daha az etkilenerek, daha az sıkıntılı geçirmekte, ama Dünyada yaşanan ekonomik kaos ve sonucunda üretim planlarında işgücü kaynaklı bozulma, arkasından dünya taşımacılık ve tedarik zincirinde bozulmalar ve bunların oluşturduğu fiyat artışları ve ülkemize ithal olarak gelen enflasyonun sancıları tüm Dünyada ve ülkemizde de çekilmektedir. Moral bozmak yok. Endişeye mahal yok. Bu tür sorunların aşılmasında hepimiz tek yürek tek bilek olmalıyız. Türkiye’de yetişmiş, kalitesine ve insanımızın çalışkan ve zeki ve de genç yapısı, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın hızla tekrar yeniden organize olup ve hızlı hareket ettirilmesi sayesinde, teknolojiyi ve dijital alanda daha da ileri hamleler yapması ve de Dünyaya teknolojik üretim ve satış yapma çabasını artırarak sürdürdüğü takdirde, sorunlar çok çabuk aşılır. -"Yeni nesil" diye bir kavram girdi hayatımızda. Bir diğer adı da Z kuşağı. Ekonomiyi, siyaseti, hayatı, memleketi aynı mizaçta değerlendirdiğimiz pek söylenemez. Bu kimine göre ümitli, kimine göre ümitsiz...Sizin görüşlerinizi merak ediyorum. “ Z Gençliğinin; Zaman, mekan tanımları farklı. Çalışma ve yaşam biçiminde anormal bir durum yok, aksine onlar daha zeki.” Sami ÖZDAĞ: Z kuşağı ve de diğer geçmiş kuşakları kategorize edilmiş olsa da nihayetinde insandır ve belirli bir temel yaratılış fıtratı var.  Bundan bir değişiklik olmayacaktır. İnsana öncelikle insan gözü ile bakılmasını baş kural olarak görüyorum. Düşünün Afrika’daki ormanda veya çöldeki bir köyde  yaşayan genci nasıl  X,Y,Z, Alfa diye kategorize edebilirsin. Genç nesil dünyaya geldiği ve yetiştiği yöre ve bölgenin imkanları, yaşam biçimi ve usulleri üzere yetişmekte ve ona göre hal almaktadır. Gelişmiş bir ülkede yetişen genç ise başta insan olma özelliklerini taşımakla beraber, yetişirken bulunduğu ortamın imkan ve araçlarının ona sağladığı konfor, yaşam biçimini yönlendiriyor. Örneğin, gelişmiş veya gelişmekte olan ülkede yaşayan Z kuşağı genci evinden hiç çaba sarfetmeden dünya ile iletişime geçip, istediğini tedarik edebiliyor ve kişilerle sosyal ortam oluşturabiliyor.Telefon numarasını ve rehberindeki telefon numaralarını ezberlemesine ve de 4 işlem hesapları hafızaya gerek duymadan makineleşmiş hafızalardan otomatik işlem yapabiliyor. Bankadaki parasını evden havale edebiliyor. Bu sebeple beden işçiliğini kullanmadan da işlerini yürütebiliyor. Mal üretiyorsa, işyerinde yoğun performans harcamıyor, hizmet üretiyor ise evden bile çıkmıyor. İletişim, bilgi ve dijital yaşanan süreçte o şartlara uyan bir atmosferde akvaryum misali yaşamını sürdürürken, dünya ile de sürekli temas halinde olabiliyor. Z gençliğinin çalışma ve yaşam biçiminde anormal bir durum yok, aksine onlar daha zeki. Bize ters gelen yönleri ise bizim yetişme, imkan ve ortamımızın farklılığından dolayı onlardan da aynı şeyleri beklememizden kaynaklanıyor.Z kuşağının tüketim ve marka bağımlılığı yok.Zaman, mekan tanımları farklı.Sorgulama, gelişim ve değişime çok açıklar, sadakat ve hatır gütmek, vefa göstermek gibi davranışları olmadığı ile ilgili görüşler var. Ailelerin yapması gereken onları yadırgamak yerine onlara; insani değerleri ve bölgenin ve ülkesinin genel kültürünü unutturmadan yaşatarak öğretmektir. Ve onların daha fazla fayda üreten hale gelmelerine yardımcı olmaktır. Kısaca; İnsanın ve canlıların her türlüsü değerlidir. -Gelelim iş dünyasındaki öykünüze... 1977 yılında 17 yaşında en alt kademeden başlayan bir süreç... Bugün dönüp baktığınızda hayat size neler öğretti Sayın Özdağ? “Bilimsel yöntemlerle çalışmanın ve en büyük gücün bilgi olduğunu bilerek çalışmanın başarının en önemli anahtarlarından biri olduğunu öğretti.” Sami ÖZDAĞ: Özdağ Ailesinin mensubu olarak bizler, temel gıda işi ile işe başlayan ve yapan, sonra işini hem perakende, hem de toptan dükkânları ile bakkallara siparişlerini dağıtıp yerinde teslim modeli ile hizmet veren Özdağ Gıda Ticaret firmasının sahibi rahmetli babamız Durhasan’ın Kamil Özdağ’ın çocukları 7 kardeş olmamız nedeni ile ilk stajlarımızı 7 yaşından itibaren okuldan çıkar çıkmaz ve okul tatillerinde dükkâna giderek yapmaya başladık. İlk iş tecrübelerini babamızı izlemek, sorarak öğrenmek, onun işimizde öğretmenliğine teslim olarak başladık. Bende liseyi bitirip ta ki sonradan ayrılmak zorunda kaldığım Selçuk Eğitim Enstitüsü İngilizce bölümünde okurken ve ayrılma sürecimde dahil müsait olan ve tatil dönemlerimde hep ticaretin içinde oldum. Sadece Karaman düzeyinde kalmayıp Konya ve İstanbul’a dükkân için ihtiyaçları almaya gittiğim zamanlarda, İstanbul ticaret kültürünü ve yaşam şartlarındaki farklılıkları gözlemleyerek öğrendik. Çok genç yaşta ihracat sebebi ile yurtdışı seyahatleri görgü ve göreneklerimizi artırdı. Bu hususlarda öğrenmeme başta Babam hepimize ve Adnan Abim, Hasan Abim, kısaca Babam ve Abilerim bana ticareti ve hayatı öğrenmemde ve gelişimimde öncü oldular. Özdağ Kardeşler olarak;1979 yılında lokum ve şekerleme üretimine başladık. Bu arada bende üretimde, hem muhasebe ve finansta, hem çanta ile çıkıp Türkiye’nin birçok yerine satışa gittim. Babam bize ilkeli ve uygulamalı olarak ticarette dürüstlük ve yaptığımız işi, ürünü kaliteli olarak üretmek ve ürünü reklamla tanıtmayı ve satmayı öğretti. Rahmetli babam yenilikçi ama bir o kadar da muhafazakar bir insandı. Hem yörenin yerel ürünlerinin alınıp, işlem yapıp  satılması ve Türkiye’nin birçok yerinden tüketim malları getirip, her gün yeni gelen ürünleri ve fiyatlarını belediyenin tellalları marifeti ile reklamlarla tüketici ve bakkallara duyurulması için (Bişşek yağın, Kisecik Karadağ balının, Barçın yaylası peynirin, Gemlik zeytinin en iyisi, en kalitelisi Durhasan’ın Kamilde ) diye ilan ettirirdi.Biz marka yapma ve reklamla tanıtma kültürünü babamdan aldık. Özetlersek;  hem babadan genlerimizden olan, hem de babamın bize öğretilerini bayraklaştırarak yenilikçi gelişimci yönümüzü de kullanarak üretim hayatına girdik. Karaman’da öncü, yenilikçi işlerimiz oldu. Mevcut babamın (Özdağ Gıda) gıda dükkanlarını işletirken ilave Şekerci dükkanı (Saray Şekerleme ve Antik) açarak nikah şekerlerini ve düğün, davet, çikolata şekerlerini Karaman’a ilk biz getirdik.Hediyelik antik eşya satışı, gümüş, pirinç eşyaları biz halkımıza yaklaştırdık, beğenilerine sunduk. Saray Çiçek Evi diye dükkan açarak taze çiçeği, düğün, bayram, açılışlar için halkımıza hizmeti biz başlattık.Bende üretim hayatına geçtikten sonra; sırası ile makine başı üretim çalışmaları, sonra işletme, idare, muhasebe, finans, satış, dağıtım aşamalarını eş zamanlı çalışmakta idim. Daha sonra yaklaşık 1986 yılında; Organize Sanayi Bölgesinde 10.000 m2 arsa üzerinde Yatırım Firması olarak Saray Bisküvi çikolata fabrikasını Özdağ Ailesi olarak kurarak, organizedeki kurulan 3. Fabrika olduk, hiç unutmam arsaları belediye satardı. Bir anımı anlatmadan geçemiyorum; Belediyede baş katip, (Allah rahmet eylesin ) Süleyman amcaya organize sanayi bölgesinden 20.000 m2 fabrika arsası talep dilekçesi verdiğimde, ne yapacaksın oğlum bu kadar araziyi, pancarmı ekeceksin demişti, Nur içinde yatsın. Yani talebimi yüksek bulmuştu ve 7500 m2 tahsis etmişlerdi. Saray Bisküvi Karaman tesisleri olarak şimdi biz yaklaşık 35.000 m2 arazi üzerinde 50.000 m2 çok katlı binalarda üretim yapıyoruz ve Karaman’da sektörün 1987’den bu yana önemli ihracatçı firmalarından olduk ve ülkemizin inovatif ürün üreten ve de kaliteli ürün üreten markalarından biriyiz. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası birçok ödüle sahibiz.Özdağ Ailesi olarak Karaman’da sektörde birçok bisküvi fabrikasının kuruluşuna da öncülük ettik. Sami Özdağ olarak Saray A.Ş.’nin başına Genel Müdür olarak 1987 yılında geçtim. Fabrika binasının yapımı ve makine tesislerin kurulum ve işletimi hususundaki sorumluluklarımla başlayan süreçte, Abilerim Adnan ve Hasan Özdağ ve Ahmet, Bekir ve de Bahattin Kardeşlerimle beraber bisküvi ve çikolata, şekerleme işlerimizi geliştirdik. Karaman tesislerimizin dışında birde Kırklareli’nde 88 dönüm arazi üzerinde yaklaşık 45.000 m2 bina içinde 2. Bisküvi, çikolata, şekerleme fabrikamızı kurduk.Daha sonra 1996’da Un fabrikamızı kurduk.Yine ben 1996 yılında bugün yaklaşık 13 şirkete ulaştığımız Saray Holding’i kurdum. Artık şirketlerimizi tek çatı altında yönetmeye başladık.Tabi bu arada Suudi Arabistan’da Suudi Aile ile ortaklı bisküvi ve şekerleme tesisi satın aldık ve işletmeye başladık. Bu arada Ülkemizin ithal makinelere muhtaç kalmaması için Makine şirketi kurduk ve makine üretimine başladık. Makinelerini makine şirketimizin ürettiği Ukrayna Kiev merkezde, makinelerini kurup işletmesini yaptığımız ortaklı bir şirket daha bünyemize kattık.Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de iç piyasa ve yurtdışı firmalara tesisler sattık ve satmaya devam ediyoruz.Kütahya’da oluklu mukavva, Düzce’de mobilya bir dostumla ortak yaptığımız. Karaman’da Milkman Süt Mamülleri fabrikasını kurduk ve devam ettiriyoruz. Daha sonra Holding olarak stratejik sektör olarak belirlediğimiz enerji alanında Vizyon yatırımımızı Denizli Sarayköy’de 105 mgw elektrik üretimi yapan Jeotermal Elektrik Santralimizi kurduk. Türkiye’nin 3. Büyük kapasiteli jeotermal santrali olma özelliğine sahiptir. Mevcut 105 mgw üretim yaparken ilave olarak  2022 başından itibaren jeotermal elektrik santral yatırımlarımız 50 mgw daha ilave yatırım başlatıyoruz.Ayrıca 40 mgw güneş enerji santrali yatırımlarımız bu yıl başladı ve devam ediyor. Karaman’daki 70 dönüm elma ve 30 dönüm mısır tarımımız zaten vardı.Holdingimizin stratejik sektör alanı olarak belirlediği Tarım ve Gıda sektörü alanında 2 sene önce topraksız örtülü tarıma Afyonkarahisar Sandıklı ilçesinde yaklaşık 100 dönüm domates serası ve 120 dönüm orman meyvesi tesisi kurduk.2022 başında 45 sönüm daha sera yatırımı başlatıyoruz. Tarımda da yatırımlarımızı artırarak devam ediyoruz. Özdağ Ailesi ve Saray Holding olarak; amacımız ülkemize ve insanlığa faydalı olmak, insanlığa ihtiyaç olan mal ve hizmeti üretmek. Evet sorunuza gelince bu aşamalardan geçerken hayat bana neler öğretti? - Dürüstlüğün hep kazandığını. - Kaliteli ürünün, markanın tercih önceliğini aldığını. - Ekip olarak çalışmanın önemini. - İlkeler ve prensiplerle çalışmanın sürdürülebilirliği sağladığını.  - Bilimsel yöntemlerle çalışmanın ve en büyük gücün bilgi olduğunu bilerek çalışmanın başarının en önemli anahtarlarından biri olduğunu öğretti. “Altına imza attığımız “Aile Anayasamız” var.” Biz Özdağ Ailesi ve Saray Grubu olarak ilkelerin, stratejilerin, bütçe ve planların ve de ortak kararların yönettiği bir aile ve şirketiz. Dedem; Durhasan Özdağ 1. Kuşak ziraatçilik, bahçecilik mahsülleri ticareti yapıyor. Babam; Kamil Özdağ 2. Kuşak gıda malları alım satımı ile uğraşırdı. Biz Kamil Özdağ’ın Çocukları; 3. Kuşağız. Bizim çocuklarımız 4. Kuşak şu anda her biri tüm şirketlerimizin başındalar ve şirketlerimizi geliştirerek yönetmekteler. Aile olarak 1992 yılından başlayan ve ilavelerle devamlı olan, şirket ve aile bireylerimizin mutabık olup yazılı hale getirdiğimiz, altına imza attığımız bir Aile Anayasamız var. İnandığımız; Amaç, vizyon ve misyonumuz var. İlkeler ve prensiplerimiz var. “Önümüze türlü zorluklar çıktı. Hiçbir yer gül bahçesi değil.” Ayrıca 1993 yılında genel Müdürlüğüm döneminde yazdığım 45 Altın Öğütten oluşan, uygulama usullerinden oluşan kurallarımız var ve her yıl yaptığımız şirketlerimizin bütçeleri (Hedef, Gelir Gider Kâr)  var.Şirketlerimiz bütçelere göre yönetilir. Tabi ki bu zamana kadar hem Karamanımızda ve ülkemizin birçok vilayetlerinde ve yurtdışında yatırım yaparken bu tesisleri kurmak için çok emekler verdik. Önümüze türlü zorluklar çıktı.Hiçbir yer gül bahçesi değil .Örneğin hiç unutmam Karaman organize sanayideki fabrika inşaatına başlarken inşaat elektriği almak için müracaat ettiğimde elektrik idaresinin o zamanki müdürü elektriğimi bağlamadı ve nedenini sormaya gittiğimde beni tersledi ve odasından çıkmamı istedi.Buna rağmen dostların sayesinde inşaat elektriğini alabildim, ama üretimi başlatmak için o sermaye yetersizliğimize rağmen trafo almak zorunda kaldım. Yine ayrıca organizede  fabrikayı yaparken, yakın fabrika inşaatı yapan bir zengin işadamımızdan bizim su kuyumuz açılıp faaliyete geçinceye kadar geçici olarak inşaata su vermesini istedim, vermedi ve bana komşuya kız, mal sahibi ol dedi.Sağolsun bir diğer komşumdan suyu parası ile aldım.Bende komşuma kızmadım ama o komşumun dediğini yapmaya çalıştım.Ama o kişilerle bir farkımız vardı;Mal, mülk, evlat her şey Allah’tan bizlere emanet.Bize düşen emaneti iyi yönetme inancı ve felsefesine yönelik çalışmaktır.Emanetleri layıkına ve aracına uygun yönetmeye çalışıyoruz.Benim ülkem adına ve Karamanım adına bir şeyler yapma konusunda azmim ve heyecanım vardı. Sosyal sorumluluklarımızı hiç ihmal etmedik. Saray Holding bünyesinde ülkemizin önde gelen yatırım, üretim ve ihracatçı kuruluşları olmasının yanında, sosyal  sorumluluk alanında da üzerine düşen vazifeyi yapmaktadır. Bunlardan bazılarını örnekleyecek olursak; Karaman’da Karamanoğlu Üniversitesi’ne bağlı Kamil Özdağ Fen Fakültesi binasını yapıp üniversiteye bağışladık.Ayrıca Karaman Sanat Okulu bünyesinde Hacı Adnan Özdağ Gıda Teknolojisi bölümünü  yaptırıp bağışladık, gıda sektörüne yetişmiş eleman sağlıyor. Yine Özdağ Ailesine ait Saray Sekasar Vakfı sayesinde her gün bakıma muhtaç ailelere  yemek dağıtmakta ve, yaklaşık 300 üniversite öğrencisine her yıl burs vermektedir. Saray Sekasar Vakfımız çevre duyarlılığı gereği Karaman’a soluma alanı ve şehrin Akciğeri olması açısından 2.000.000 metrekare fidan dikimini yapıp, orman olmasını sağlamıştır. Semiha Hanımefendi Hatıra Ormanı çöplükten orman yapma icraatından dolayı Bakanlıkça ödüle layık görülmüştür.Saray Holding Karaman’da Ahmet Yesevi Camiini yapıp Diyanete teslim etmiştir. Sosyal proje 96 konutluk Saray çalışanları konutları çalışanlarının istifadesine sunulmuştur.Sosyal Konutlar Projesi kapsamında, çalışanlarımızın şirketin başarısında, belirleyici unsur olduğunun bilincinde olan Saray, onların en iyi koşullarda yaşamaları gerektiğine inanıyor. Çocuklarımıza küçük yaşta trafik eğitimi vermek ve trafik sorunlarının çözümü için Türkiye’de ilk olan  Hacı Adnan Özdağ Trafik Çocuk Eğitim Parkını yaptırarak bağışlamıştır. Saray Holding olarak, 17 Ağustos 1999 deprem felaketinden etkilenen Sakarya ilimizdeki depremzedeler için beş adet kalıcı konut inşa ettik. Kamil Özdağ Diyaliz Merkezi; Karaman Devlet Hastanesi bünyesinde yer alan Diyaliz Merkezini tüm yatak, cihaz ve tefrişat ve mefruşatı ile birlikte yaparak hibe etmiştir. Yine yetim ailelere destek projesi kapsamında, yetimlerin hamisi misyonunu üstlenen SARAY SEKASAR olarak 2005 yılından bu yana yöresinde bulunan tüm yetimlere ulaşarak, 0 - 14 yaş arası çocuklara sevgi, destek ve yardım sunuyoruz. Saray Holding sahipleri ve Özdağ Ailesi Saray Sekasar Vakfının kültür ve sanat hayatına katkıları sürmektedir;Atalarımızın bizlere bıraktığı  en değerli miraslar içinde yer alan Kültür ve Tarihimizin özenle derlenip toplandığı VII ciltlik ve 5079 sayfalık Karaman Tarihi ve Kültürü adlı  bu Kültür Hazinesinin Siz değerli okuyucularımıza sunulmasında payımızın bulunması bizleri gururlandırmakta ve mutlu etmektedir.Yine 2021 yılının, UNESCO ve Cumhurbaşkanlığımız tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” ilan edilmesi münasebetiyle Saray Holding sponsorluğunda Özdağ Ailesi Vakfımız Semiha-Kamil- Adnan Özdağ Eğitim, Sağlık ve Sosyal Hizmet Vakfı (SEKASAR Vakfı) devam eden kültür hizmetlerine bir yenisini daha ekleyerek, Yunus Emre’nin hayatı ve yaşam felsefesi ile şiirlerinin yorumlanmasını içeren “YUNUS EMRE” kitabını kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz. -Peki bu süreçte merak ediyorum; Hiç durduğunuz, korktuğunuz anlar oldu mu? Kapılar yüzünüze kapanmış mıydı  mesela... “Tabi ki zorluklar gördük ve kapıların yüzümüze kapandığı durumlar yaşadık.” Sami Özdağ:İş hayatımızda; yukarıda Dünya ve Türkiye’de yaşanmış ekonomik krizlerin kriminal tarihlerini adları ile belirtmiştim.Bu uluslararası, ulusal ve lokal birçok ekonomik krizleri iktisadi, ticari ve sınai alanda zorluklar gördük, ama hiçbir zaman yılmadık, korkmadık ve kriz dönemlerini fırsata çevirmeyi bildik. Tabi ki zorluklar gördük ve kapıların yüzümüze kapandığı durumlar yaşadık. Örneğin, yaşım genç olması sebebi ile o dönemlerin bürokratlarına projelerime inandırmak hususunda zorluklar gördüm.Ayrıca Karaman’a ilk fabrikayı kurduğumuz yıl, dönemin elektrik işlerine bakan müdür tarafından elektriğimiz bağlanmadığı gibi, odasından kovulduğumu hatırlıyorum. Satış  yapmaya gittiğimiz toptancılardan dükkanlarından kovulduğum olmuştur. Ama yılmadık, korkmadık.Sağolsun dürüst çalışmalarımız ve kardeşlerimle birlik ve beraberliğimiz, dostlarımızın destekleri ilekorkmadan yılmadan başardık başarılarımızı devam ettireceğiz İnşaallah. -Saray Holding kadın dostu ilk 100 şirket arasında yer alıyor. Kadının gücüne güç katacak başka projeleri var mı Saray Holding'in... Sami ÖZDAĞ: Evet ben ülke kalkınmasında tüm aile bireylerinin çalışıp, üretmesine inanıyorum. Kadınlarımız hem beynen, hem güçleri ölçüsünde fiziken çok daha çalışkanlar. Tabi ki her insan gibi üretme, yönetme kapasiteleri önemli. Hem fikir ve bilgi üretimi, hem de yönetim hayatına katılımları çok kıymetli.Bizim Saray Grup olarak yönetime dahil ettiğimiz çok kadın kadrolarımız var. İlginç bir şey söyleyeyim size;Saray Bisküvi A.Ş. de en üst kademede görevlendirdiğimiz Saray Bisküvi A.Ş.’nin Genel Müdürü kadındır.İşi bilen mükemmel bir yönetici. Kadın üretkendir.Kadın akıllıdır.Kadın çalışkandır. Kadın dürüst ve işine sadakatlidir.Daha çok şey söylerim ama şimdilik bu kadar yeterli sanırım. -Her alanda hayatımıza giren bir diğer kavram da " sürdürülebilirlik"  Saray Holding'in bundan sonra ki hedefleri nelerdir Sayın Özdağ? Sami ÖZDAĞ: Saray Holding iş hayatında sürdürülebilirlik hususunda inandığı ilkeler var. Holding ve şirketlerini kişilere bağlı kalmadan, şirket ve aile anayasa maddeleri, orta, uzun vadeli stratejiler, bütçeler ve kurallar, kararlar yönetmeli ki Allah cc izni ile ilelebet yaşasın. Kişiler gelip geçici, ama kurallar kalıcı olmalı.Amaç, insanlığın ve tüm canlı varlıkların ihtiyacına, onların mutluluğuna vesile olacak ve çevreye duyarlı mal ve hizmet üretmektedir.Çalışmalarda da yenilikçi, bilimsel gelişmelere dayalı çalışma metodları kullanmaktadır. Üretim ve satışta tüketici alışkanlık ve değişimlerine ayak uyduran trendlerin öncüsü olan bir çalışma yaparak sürdürülebilirliği sağlayacağımıza inanıyoruz. -Gelelim memleketiniz Karaman'a... Karaman deyince... Siz tamamlar mısınız ? Sami ÖZDAĞ: Karaman deyince aklıma Atalarımız Karamanoğlu neslinin; tarih, kültür, vatanseverlik, çalışkanlık, tutumluluk, azim ve kararlılığı, mücadeleci yapısı geliyor. Ve yine; Yunus Emre’nin hak ve halk sevgisi ile dolu inançlı bir toplum aklıma geliyor.Karaman deyince;bisküvi, çikolata, kek, gofret, şekerleme aklıma geliyor.Bulgur, elma aklıma geliyor.Makine, teknoloji, mermer üretimi aklıma geliyor.Karaman denince aklıma üretim ve ihracat geliyor.Karaman denince aklıma geçmiş tarihten bu yana bu topraklarda etkili olmuş ve büyük devlet adamları yetiştirmiş, İlmi, irfanı, siyaseti, liderlik kabiliyeti yüksek insanlar geliyor. -Karaman sevdanız size güfte yazdırdı. Müzikle aranız nasıl?  Şarkı söyler misiniz? (En çok sevdiğiniz şarkıyı da merak ediyorum) Sami ÖZDAĞ: Güfteler yazıyorum, üç tanesi bestelenip okundu, YouTube da varlar. Ve ömrüm el verdiğince köşe yazısı, makale, öğütler, hatırat, şiir yazıyorum ve yazacağım İnşaAllah.Bazen durumsallıkları, bazen olmasını istediklerimi yazıyorum.Bazen kendi yaptıklarımı, bazen kendime hatırlatmak ve nasihat etmek için yazıyorum.Bazen de  başkalarına, gençlere tavsiye eder gibi kendime nasihat yazıyorum. En sevdiğim şarkı;Kürd ili hicazkar makamında bir eser...Eşimle çok dinlediğimiz “Yıldızlı semalardaki Haşmet ne güzel şey.Yine bir diğer şarkı sözleri Ümit Yaşar Oğuzcan dan  “Beni Unutma”şarkısı. - İstanbul'dan Karaman'a bakınca neler görüyorsunuz Sayın Özdağ? Sizce Karaman hak ettiği gelişmişlik düzeyine kavuşabildi mi? “Karaman uluslararası ulaşım yolu üzerinde değil sanki bir çıkmaz sokak. Ama...” Sami ÖZDAĞ: Kavuştu diyemem. Çünkü Karaman Uluslararası ulaşım yolu üzerinde değil sanki bir çıkmaz sokak. Ama yakın dönemde yeni yapılan yollar ve açılan tünellerle uluslararası yollara ve limana ulaşımda, yollar açıldıkça artık çıkmaz sokak olmaktan kurtulacağını umuyorum. Tarımda gelişimi artırmak;Elma, pancar ve tahıl dışında nitelikli tarım yaparak, sulu tarım sahalarını büyütmesi ile sahada önemli hale gelecektir. Tarımda yapılacak bu tür nitelikli tarım ürünü yönünde değişim yanında vahşi sulama bırakılmalı kapalı devre sulama yapılmalı ve de su kaynaklarımız hem korunmalı hem de artırılmalı. Karaman gıda ürünleri üretimi ve makine teknoloji üretiminde önemli bir merkez haline gelmiş olması memnuniyet vericidir.İhracata yönelik teknolojik üretim yapacak yatırımlar çok kıymetli. İnsan yetiştirmek;Yetişmiş işgücü için özel ek eğitimler.Meslek liseleri branşlaştırılıp sayısı artırılarak teknik eleman sayısı artmalı.Daha da önemlisi Karaman’da insan gücümüzü, gençlerimizi yabancı dil eğitimi ve yazılım eğitimi ile geleceğe hazırlamalıyız. Ayrıca Karaman’da Karamanlılar olarak il dışında ve diğer ülkelerde bulunan Karamanlıların örgütlenmesi zayıf. Halbuki Karaman’ın insanı 1400’lü yıllarda birçok ile ve dünya ülkesine, hem sağlam Türk kültürü, hem mücadeleci yapısı gereği uç beyliklerine gönderilmiş hem de liderlik iddiası nedeni ile güç olmasını engellemek için tehcir edilmiş ve birbirleri ile bağları zayıflatılmış, koparılmış. Hâlbuki Karaman halkı tarihi kültürü ve geleneklerine çok bağlı ama gelişime açık bir toplum. Karamanlılar dünyanın birçok ülkesine yayılmış olması nedeni ile Karamanlılar Türkiye’mizin bel kemiği tabir edebileceğimiz yöre insanları çok büyük kültürel ve ekonomik ve ticari güç. Ama hemşerilerimizle irtibat zayıf. Tavsiyem ve umudum odur ki; Dünyadaki Karamanlılar olarak irtibatlarımızı geliştirerek, kültürel ve ekonomik olarak işbirlikleri ve organize olmamız halinde, şehrimizin önemi daha da artarak kültürel, ekonomik ve ihracat merkezi olma özelliği ile fiilen yükselecektir. Yine Karamanımızda gelişmesi gereken sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetler toplumda geleceğe öngörü ile ulusal ve uluslararası ticari ve sınai rekabette gelişime vesile olacaktır. -Peki 2021 yılı Unesco tarafından Yunus Emre ve Türk Dili yılı ilan edildi. Saray Holding'in de katkıları oldu. Karaman bunu sizce avantajlı bir şekilde değerlendirebildi mi? Sami ÖZDAĞ: UNESCO gibi dünyaca büyük bilim, eğitim ve kültür kuruluşunun 2021 yılını Yunus Emre yılı ilan etmesi önemli, ama daha kıymetlisi; Cumhurbaşkanlığımızın da himayelerinde Türkiye çapında Yunus Emre kutlamalarını himaye etmesi büyük bir fırsattı. Nitekim Karamanımızda vilayet ve STK’lardan bir kısmı bu hususta gerekenleri yaptı. Bizde Saray Holding olarak, yetim ve ihtiyaçlı kişilere yardımcı olan ve de ilim yapan üniversite öğrencileri başta olmak üzere burs vermekte olan Aile Vakfımız olarak bu sene Yunus Emre felsefesi ile ilgili bir kitap bastırmanın yanında, birde Yunus Emre yılı adına hatıra seramiğe tasviri resmî ve Karamanlı Yunus vurgusu olan sözler nakşettirdik. UNESCO ve Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde olan bu dönem Karaman’a Yunus’un Karamanlı olduğunu pekiştirme şansı vermesinden dolayı Karamanımıza şans olmuştur.Yine Unesco Yunus Emre yılı sebebi ile Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinin bulunduğu bu süreçte birçok vesile ile Karamanımızda bazı STK’lar ve il Valiliğimizin yapmış ve yapmakta olduğu kıymetli etkinlikler olduğunu biliyorum.Böyle ulusal ve uluslararası resmi veya yarı resmi kuruluşlar ilan edilen durumlarda ve dönemlerinde yapılan kültürel, yazılı eserlerin kalıcılığı daha faydalı, bu nedenle Yunus Emre’nin Karamanlı oluşunu tekrardan teyit ettirmek çok değerli. -Peki Sami Özdağ, boş zamanlarında nelerle uğraşır, en çok ne yapmayı seversiniz? Sami ÖZDAĞ: Klasikleşmiş meşgul rolü, yoğunluk hikâyelerini sevmem. Sami Özdağ’ın çok boş zamanı yok demem, çünkü planlı yaşamayı severim. Zaman yönetimi yapamayan kendini de, işini de yönetemez. Organize sanayi bölgesinde yaptığımız fabrikamız ana giriş kapısına bir tabela yaptırmıştım. Orada şöyle yazardı; “Lütfen önceden randevu almadan ziyarete gelmeyiniz” Birçok hemşehrim ve satıcılar, görüşmeye gelenler çok yadırgadılar ama hem alıştılar hem de sonradan faydalı olduğunu gördüler.Daha sonra diğer fabrikalardan bir kısmı bu tavsiyeyi kapılarına yazdırdılar.İşime sabah erken başlarım.İş ve Çalışma vaktinde  çalışmamı planlı, disiplinli şekilde yaparım.Yemek vakti yemeğimi, spor zamanı spor,ibadet zamanı ibadet, kitap okumak ve yazı yazmak zamanı yazı yazmak.Evimde eşim, çocuklarım ve torunlarımla vakit geçiririm.Sosyal aktivitelere de zaman ayırırım.Her elzem hususa planlı zamanım vardır.Herkese tavsiye ederim.En çok ne sever? Sorunuza... Spor yapmayı, kitap okumayı, yemek yemeyi ama azar azar. - Mutfağa yemek yapmaya girer misiniz? Sami ÖZDAĞ: (Gülümsüyor) Çok nadir. Eşim zaman zaman göreve davet ederse. Ama bana kıyamıyor. Ama callayı iyi yaparım ve eşim, çocuklarımız ve eşleri ve torunlarımla oturur yeriz. - En sevdiğiniz yemek hangisi? Sami ÖZDAĞ: Patlıcanlı incik kebabı ve calla.Ama soframızda genel olarak Ege mutfağını daha çok kullanıyoruz. - Neler okuyorsunuz? Sami ÖZDAĞ: Daha çok işletme, finans, yönetim gibi mesleki kitaplar,Yönetim bilimi ve kişisel gelişim kitapları okurum.Yakın tarihte;Yusuf  Yıldırım’a ait “Yunus Emre’nin Karaman’daki kültürel mirası.”Yine Sekasar Aile Vakfımızın kültürel hizmeti olan “Yunus Emre” kitabını okudum ve de ekonomist Geoff Mulgan’a ait “Büyük Akıl” kitabını okuyorum. -Ömür sermayesinden bir yılı daha uğurluyoruz.2021 için neler söylemek istersiniz? Sami ÖZDAĞ: Güle güle demekten başka ne denebilir. Salgının verdiği sıkıntılar, salgında sağlık sıkıntıları hafifledi ama geçmiş yıllardaki kapanmaların menfi yansımaları hafifleyerek devam ediyor.2021’de dünyada salgından arta kalan emtia ve metal, tahıl  ve lojistik maliyetlerinin artışının ülkemize enflasyon açısından menfi yansımasının etkileri ile dolu bir yıl geçirdik. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Yeni yıl için dilekleriniz neler olacak? Sami ÖZDAĞ: Yeni yılın tüm Karamanlı hemşehrilerime, ülkemize ve insanlığa sağlık, huzur, barış getirmesini; Her şeyin herkesin gönlünce olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Bu vesile ile Karamanlı hemşehrilerimize de saygı, sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız