Şairin Mirası (3)

Yayınlanma: 23.02.2019 19:52 Güncelleme: 23.02.2019 19:52

ahmetalitek@gmail.com    Ekmeğim Suyum Karaman kitabını değerlendirmeye çalıştığım yazının sonuncusunu okuyacaksınız. Kimi okur, bir kitap için bu kadar uzun yazılır mı diye yakınıyor olabilir. 65 yıllık ömrün nakış nakış dokuduğu bir emeğe bu yazdıklarımın çok görülmemesini rica ederim.    Kitaptaki favori şiirim ‘Gece’den, “Yıldızlara sırt üstü şiirler okutan Siyah ve sihirli bir tüldür Gece, İlham perimin ta kendisidir Şairliğimin sebebidir.” dizelerini okuyunca, Ahmet Mısırlıoğlu’nun şiir yolculuğunun ilk durağını öğrenmiş oluyoruz.     Kitap 112 sayfa ve 68 şiirden oluşuyor. Yazarın yaşı mı 68 diye düşündüm, değilmiş. Yaşı kadar şiir yer alsaydı böyle anlamlı bir tarafı da olabilirdi. Bir eleştiri de, kitapta yazarın fotoğrafının bulunmamasıdır. (İkinci baskıda, kapakta yer almasa bile Ahmet Mısırlıoğlu’nun özgeçmişinin yer aldığı sayfada fotoğrafının kullanılmasını öneririm.)     Bir şiirinde de büyükşehirde yaşıyor olmaktan kibirlenen mazideki bir sevgiliye, “Ben hala Sapına kadar taşralıyım” diyerek, sitem ediyor ve meydan okuyor.    Yunus Emre şiirinde ise “Hayrı bilmez idik ortak olurduk her günaha” diyerek müthiş bir tespitte bulunuyor.    Kitapta adı geçen kişilerle mekanların dökümünü çıkardım. Herkesin karşılaştıklarında içtenlikle gülümseyeceği ne çok kişi gördüm. Kaybolan sokaklar, yıkılan evler, güzel atlara binip güzel diyarlara giden tanıdıkları hatırlatan şiirler var. Hasreti çekilen sevgili de var, geride kalan çocukluğumuz da.    Şiirde altını çizdiğim bazı cümlelerden çıkardığım tanımlamalar şöyle: Muammer Baran: Karaman’ın yürüyen süslü vazosu. Yine Muammer Baran: Ama o boynuna asılı çalışmayan kocaman saatiyle. (Necip Fazıl’ı hatırladım: “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum.”) Hambal Halis: Dünyanın yükünü çeken adam. Ramazan Calla: Aklı midesindeki adam. Yine Ramazan Calla: Ölçü kusurlu arkadaş. Abdülkerim Kılınç: Güzel söyler ne söylerse. Durmuş Öz: Günlük hayatta fular takar, rugan pabuç giyer. Bekir Sıtkı Erdoğan: Aman ki aman, ne güzel söylemiş amcamız. Uğur: Fisandon’a balığa gidilecek arkadaş. Muazzez: Yüreğin en nadide köşesinde baş misafir. Behçet Bacak: Sakin bir koy, güvenli bir liman, her zaman. Hikmet Bacak: Adamın hası, adamın Avrupası. Sıhhiye Emin: Küçük dev adam. Koca Karaman şehrinin iğnecisi. Yattığı yerden el eder. Karamanlı İsmail: Dışı yenilikçi, içi gelenekçi, “Harika” İsmail Bey.    Kitapta ismi geçenler: Müzisyen Ahmet, Kel Mahmut, Matbaacı Hüseyin, Demokrat Hasan, Berber Abit Öztan, Ahmet Hilmi, Hambal Halis, Muammer Baran, Arap Ramazan, Gara Şükrü, Kemik Kıran Naci, Ramazan Calla, Büfeci Süreyya, Pastacı Omar, Komşu Kızı Semra, Cevdet Abi, Aksaraylı Ruhat Teyze, Zehra Teyze, Uğur, Süheyla, Meltem, Hasan, Anne’nin Ahretliği, Necla, Necla’nın Süt Annesi Dursun Teyze, Ahmet Ocak, Seyyit Ahmet Amca, Kürt Arif, Macuncu Hüseyin, Kerim Kuru, Elif, İrebiş, Onbaşı, Davut, Namık, Tevfik, Ziya, Avukat Abdülkadir Amca, Hacı Yusuf, Yunus Emre, Mevlana, Mısırlı Ahmet Dede, Eskiciler, Şalkacılar, Kara Ali Dayılar, Pala İbo, Meyhaneci Şiho, Abdülkerim Kılınç, Bay Haşmet Asil Mert, Durmuş Öz, Mehmet Emin, İsa, Karamanoğlu Mehmet Bey, Faruk Nafiz, Mehmet Akif (üstü kapalı şekilde), Atatürk, Mevlit, Kör Salih Amca, Ali Beke, Yavuz Bülent Bakiler, Esat Okur, Rasim Ay, Muammer Özgen, Bizim Bayram, Masalcı Herodot Cevdet Hoca, Bekir Sıtkı Erdoğan, Ali Baba, Diş Doktoru Mustafa Bey, Frederich Barbarossa, Muazzez (Abacı), Zeki (Müren), Necdet Amca, Uğur Işık, Bakkal Osman Amca, Eskici Rahim Amca, Abdal Safiya Teyze, Terlikçi Diba Amca, Münir Nurettin (Selçuk), Osman, Mahir, Fatma Yenge, Nimet Öğretmen, Kazım, Habibe, Ağa Bacak, Hikmet Bacak, Behçet Bacak, İğneci Emin, Zela, Feyzan, Karamanlı İsmail, Cengiz, Ertuğrul, Kel Eyüp, Şapkacı İmamettin ve kızı Meryem Yenge, Fatma Yenge, Kör Kamil. (Liste telefon rehberi gibi oldu ama eksiği var, fazlası yok.)    Yer İsimleri: Birtat Lokantası, Sevil Pastanesi, Işık Eczanesi, Aktekke, İmaret, Pala’nın Gavesi, Şamkapı, Reis Sokağı, Kervansaray, Hacıbaba, Karadağ, Gazalpa, Porsuk Bahçeleri, Hacıbeyler Çeşmesi, Hisar, Kale, Hüyük, Hamza Zindanı, İstasyon, Kırmahalle, Tekke, Fenari, Cambaz Kadı Türbesi, Topraklıtepe, Boklubent, Bacak’ın Havuzu, Şiho’nun Meyhanesi, Cumhuriyet Parkı, İspanyol Meyhanesi, Karaman, Pınarbaşı, Koca Pınar, Konya, Hanya, Urumeli, Hindiçin, Şam, Ali Beke’nin tay gezdirdiği yerler, Ankara, İstanbul, Doğubeyazıt, Arpaçay, Gökçe Çamlığı, Değirmenbaşı, Sertavul Geçidi, Şifalı Su, Alahan Manastırı, Yalnız Kayalar, Mut, Kargıcak, Göksu, Silifke, Çoban Çeşmesi, İsmet Paşa Caddesi, Fisandon, Karalgazi, Hancı Orhan’ın Sineması, Ağdışar, Yunus Emre Caddesi, İstasyon Parkı, Hecceler, Baloğlu Mescidi, Çarşı Çeşmesi, Konya Erkek Lisesi, Kalamış, Ereğli, İvriz, Bakanlıklar, Sakarya Caddesi, Tombiko Restoran, Mersin, Tarsus, Bilecik, Sincanlı, Erdemli, Eskişehir, Odunpazarı, Porsuk (Eskişehir).    Hayat gibi, rüyaların da tekrarı yoktur. Ama Ahmet Mısırlıoğlu geçmişe özlemini dindirmenin çaresini yazmakta bulmuş. Bunlar da veda dizeleri olsun:   Yastığımı çeviriyorum soruyorsanız niçin Derin bir uykuya dalıyorum Aynısını Bir daha görebilmek için.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız