ÖZÜME HÜZÜN DEĞDİ...
Bazı şiirler, bazı yaralara merhem misali... Şair, kalemi eline alır da bir türlü söz dinletemez ona. O kalem ki, doludizgin koşturan küheylan gibi dört başı mamur mısralar sıralar ak kâğıdın ak alnına... İşte bendeki hâl de buna emsal. Sözü hiç uzatmadan, sırayı nazmın dupduru sularında kalbimizi yıkamaya verelim. Buyursunlar efendim! Gelsin o şiir. Katmerli iftirâkın, ışık vermez bir zindan; Yalnızlık mahzeninde, özüme hüzün değdi! Gizliyorken yüzünü, ne anladım ben bundan? Perde indi bir anda, gözüme hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Şu ömrümün güzünde, her ân seni andım ben; Dön ne olur dön artık, hasretine kandım ben! Sensizlik çöllerinde, ateşlere yandım ben; Hasretin ocağında, közüme hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Hiçbir ilâhî kitap; yok ki, olsun ayetsiz; Hadi üç beş söz sarf et; ama fakat şayetsiz! Sükût etti tüm hurûf, kelâmım kifayetsiz; Bak lal oldu bu dilim, sözüme hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Ben aşkı imbiklerden, süzüp de tadandım; Ta ezelden sunaktım, ben aşkına adandım! Aşkı sürgün vermemiş, bir küçücük fidandım; Bükülünce bu eynim, pozuma hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Kimi Âşık Veysel'dim, kimi gün de Neşet'tim; Gördüm âmâ gözlerle, yüreğimi kuş ettim! Dertlerimi bozlağımla, çaldım yere tuş ettim; Tekne sustu, tel sustu, sazıma hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Okuduğum her şiir, hep seni hatırlatır; Gün dönerken Güneş'i, o gözlerinde batır! Guruba bakıp seni, yazdımsa satır satır; Aşkımı anlattığım, yazıma hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Yürek denen bu Anka, Kaf Dağı'na sürüldü; Çelik zırhlı duvarlar, etrafına örüldü! Ellere meydan; bana, zindan reva görüldü; Güneş küstü, Ay küstü, yüzüme hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Soydular çırılçıplak, fistanı alıverdiler; Ellerinde coplarla, hücreme dalıverdiler! Cezan bitti diyerek, birden salıverdiler; Yâre giden yollarda, izime hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Dönüyorum bilsinler, haber salın civara; Dönüşüm müjde olsun, gözü yaşlı o yara! Günler sonra varınca, Mardin denen diyara; Tırmanırken yokuşu, dizime hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Divaneydim; sen benim, başımdaki aklımdın; Harâmî sofrasında, savunduğum haklımdın! Eğer çözmeselerdi; nihanımdın, saklımdın! Esrarımken sen benim, gizime hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! Doğduğum gün başladı, bu bendeki vaveylâ; Gayrı düşmem peşine, sen olsan da bir Leylâ! Ritim tutmaz feryadım, ne tamburla ne nayla; Yürekteki naleme, sızıma hüzün değdi; Bu gam yükü başımı, yerlere kadar eğdi! 09 Temmuz 2025 Saat: 03.37 Mersin