ÖRNEĞİMİZ VE ÖNDERİMİZ
Kur’an’ın ifadesiyle bize cenneti, afvı, mağfireti müjdeleyen Mübeşşir (Ahzab 45), cehennemden, zilletten, inkârdan, haramdan, fuhuştan, günahtan sakındıran uyaran Nezir (Hıcr 89), doğru yolda yürümemiz için bize iyiliği emreden, kötülüklerden alıkoyan Amir ve Nahi (A’raf 157), bizi Allah’a çağıran Dai (Ahzab 46), bizim iyilikler yapmamız konusunda çok hırslı, bize karşı şefkatli ve merhametli olan Haris, Rauf ve Rahim (Tevbe 127, 128), kıyamete kadar gelecek insanların yolunu aydınlatan Sirac’ül-münir (Ahzab 45), Ahmet (Saff 6), Muhammed (Feth 29), Rasülüllah (Feth 29), Nebi (Enfal 64), Şahid (Ahzab 45), Şehid (Bakara 143), Hatemünnebiyyin (Ahzab 40) gibi isimlerle övülerek bize örnek kılınan Sevgili Peygamberimiz’i her geçen gün daha fazla sevelim ve yolunu izleyelim. Bizim önder ve örneğimizi Allah celle celalüh övüyor. Herkesin önderleriyle mahşer yerine geldiği günde kiminle beraber olmak istiyorsak bu dünyada onu örnek alalım. “And olsun, Allah'ı ve ahireti uman ve Allah'ı çokça zikreden sizler için, Allah'ın Rasülü'nde en güzel örnek vardır.” (Ahzab 21) Allah’ın Rasülü bizim için en güzel örnek olduğuna göre onun hayatını okurken, öğrenirken kültürümüz artsın, televizyon yarışlarını takip ederken bileyim diye öğrenmeyelim. Hayatımızı yönlendirsin diye öğrenelim. İbn-i Hişam 1/196, Hakim, Müstedrek 1/458, Ezraki, Ahbaru Mekke 1/99’de haber verildiğine göre Sevgili Peygamberimiz, 35 yaşlarında iken, henüz kendisine peygamberlik görevi verilmemişken Mekke halkı, Kâbe’yi temelden yıkıp yeniden tamir ederlerken Hacerü’l-Esved’in yerine konması konusunda kabileler arasında ihtilaf çıkar. Her kabile, bu şerefin kendilerine olmasını ister. Bu kanlı zalimlere, bir kap dolusu kan getirilir ve elleri kana bulanır, kabile savaşlarına başlamak üzere iken Ebu Ümeyye bin Muğire, “Durun, hakeme başvuralım; şimdi Kâbe’ye ilk gelen adamı hakem yapalım” der. Hepsi kabul eder. Biraz sonra bütün Mekke halkı tarafından sevilen, sayılan, güvenilen Muhammed çıkagelir. Hepsi sevinir. Çünkü O, Mekke’nin en güvenilen adamıdır. Bu olayı hepimiz biliyoruz. Hatta birçoğumuzun adı Muhammed “Mehmet Emin”dir veya yalnız “Emin”dir. Onun adını taşıyorlar. Peki, biz çevremizdeki Müslüman veya Müslüman olmayanlara güven verebiliyor muyuz? Kâbe’nin, Ebu Kebşe kapısından giren Muhammed’den hakem olmasını isterler. O da bir elbise getirtir ve Hacerü’l-Esved’i o elbisenin üzerine koyar, sonra dört köşenin birinden kabile reisi Utbe bin Rabia, ikinci köşeden Zem’a, üçüncü köşeden Ebu Huzeyfe bin Müğıra, dördüncü köşeden Kays bin Adiyy tutarlar kaldırırlar, tam hizaya gelince Sevgili Peygamberimiz köşeye koyuverir. Günümüzde iyi niyetli kapitalistlerin, komünistlerin ve bütün … ist’lerin bu insanlık ailesinin iyiliği için kafa yorduğunu, o iyiliğe ulaştırmak için ellerini kana buladıklarını görüyoruz. Bizler, her fikir sahibinin iyi ve güzel taraflarını alarak, herkese bu mübarek görevde hizmet vererek, kan akıtmadan da bu işlerin yürüyebileceğini göstererek örnek olmamız gerekir. Köşe olanlar değil, köşe taşını yerine koyanlardan olalım.