Öğretmen - Rol Model
Öğretmen öğretir.Öğretmen eğitir.O yüzden yapılan işin adı Eğitim-Öğretim ameliyesidir.Öğretmen Eğitim öğretim işini nasıl yapar?Birinci unsur olarak duruşuyla yapar.Duruş, muhatapların gözünde kabul edilmiş olan mertebenin yeridir. Öncelikli olarak da öğrencilerinin… Bunun önemli bir parçasına da saygınlık deriz.Bu duruşu, sağlam meslek bilgisiyle, engin genel kültürüyle ve bireysel davranış biçimleri ile kazanır, korur ve ilerletir. O yüzdendir ki, öğrencilik yaşamımızda hiç unutamadığımız ve büyük bir saygınlıkla bahsettiğimiz, andığımız zaman duygulandığımız ve hatta ağladığımız öğretmenlerimiz vardır. Tam aksine, adını dahi duymak istemediğimiz, anmak zorunda kalırsak çok hayırla bahsetmediğimiz öğretmenlerimiz de az değil.Bu duruşu kazanmak öğretmenin yetişmesi veya yetiştirilmesi ile doğrudan ilgili olmasına karşın yeterli değildir. Ailesinin, seçtiği veya kendisini içinde bulduğu çevrenin ve mesleğine olan bağlılığı ve sevgisi sonucunda sürekli olarak yaşam boyu kendisini geliştirme çabaları ile kazanır. Mesleği ve yaşamın bütün alanları ile ilgili olarak kesintisiz olarak yaptığı bir yığınak oluşturamaz ise ailesi, aldığı eğitimin kalitesi son derece sınırlı kalır. Yani duruş kazanmanın kahramanı ağırlıklı olarak bizatihi kendisidir. Kendinizi test ediniz. Yaşama karşı duruşunuzda yukarıdaki birinci olarak saydığımız öğretmenlerimizi taklit etmiyor muyuz? Kırk elli yıl geçmesine rağmen onları yaşam veya rol modellerimiz olarak almıyor muyuz? Bildiklerimizin çoğu da onların öğrettikleri değil mi? Çünkü sevdiklerimize karşı beynimizi ve gönlümüzü açıyoruz. Sevemediklerimize ise kapanıyoruz. Onlarla öylesine bütünleşmiş olduğumuz alanlar var ki hiç farkında olmadan onlar olarak yaşıyoruz. Tıpkı, biraz anamız ve biraz da babamız olarak yaşadığımız gibi.Bir öğretmen için bu durum dünyayı sırtına alan adamın yani Atlas’ ın yükü kadar ağırdır. Peki, öğretmenlerimiz bu ağırlığı ve onun getirdiği sorumlulukların yeteri kadar farkında mı? Keşke bu soruya gönül rahatlığı ile evet diyebilseydim. Yazıyı okuyan öğretmen arkadaşım basit birkaç adım ile kendisini test edebilir. Örneğin; -Bir yılda okuduğu kitap sayısı kaç adettir? Bu kitapların kalitesi ve alanı nedir? Okuduklarının ne kadarı doğrudan eğitim- öğretim bilimi ile ilgilidir? Meselâ, “Öğrencilerimize kitap okuma alışkanlığı nasıl kazandırabiliriz?” gibi özgün bir kitabı okumuş mudur?-Mesleğini icra ederken, kendisini geliştirecek kurslara, seminerlere, konferanslara katılmayı arzu etmekte midir? Ediyorsa bu konudaki etkinlikleri takip etmekte midir? Bu konularda idari engel ve zaafiyetler varsa onları ortadan kaldırmak için mücadele etmekte midir?- Okumanın ötesinde bir şeyler yazmaya ve yaşadıklarını ve bildiklerini toplumla paylaşmaya çabalamış mı? Bu konuda öğrencileri teşvik eden bilimsel çalışmalar yapmış mı?- Giyim ve kuşamının öğrenci üzerindeki bıraktığı olumlu veya olumsuz etkiler konusunda yeterli fikir sahibi midir? Serbest giyim adı altında pespaye giyimi tercih eden arkadaşlarımızın, öğrencilerinin gözündeki saygınlığının ne olduğu konusunda bir çalışmayı yapmış veya yapılan bir çalışmayı incelemiş mi? İncelediyse sonuçlarda memnun kalmış mı? Devlet bu konuda ipin ucunu kaçırmış durumda. Öyleyse düzgün ve kaliteli giyim kuşam konusunda sendikaların başlatacağı bir çalışma başlatmayı uygun buluyor mu? Rol Model Öğretmen olabilme konusundaki yapılması gerekenler üç beş kitap doldurur. Ben içinden ikisini seçtim. Bu ikisi bile bize bir rota çizmemiz konusunda yardımcı olur diye düşündüm. Değerli arkadaşlarım, meslekdaşlarım bu öğretmenler günü maaş, sosyal haklar, sendikalar yerine bunları konuşmak içimden geldi. Elbette kutsal bir iş yapıyorsunuz ama her kutsal iş gibi ağır bir yük taşıyorsunuz. Yani geleceğimizi sırtlamışsınız. O zaman kendimizi de bu ağırlığa uygun olarak tahkim etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Saygı ile gününüzü kutluyorum.