Neymiş?
“Yurtta Barış, Dünyada Barış” öyle ağza geliniverip de söylenmiş bir söz değilmiş.
DERS ALINIR MI BİLMEM? Osman Nuri KOÇAK Neymiş? “Yurtta Barış, Dünyada Barış” öyle ağza geliniverip de söylenmiş bir söz değilmiş. Birilerinin bu gün Cuma Namazı kılmayı düşledikleri ülkelerin başkentlerinde savaşmış insanların tecrübelerinin bir sonucuymuş. Neymiş? İsmet İnönü’ nün yakasına sarılıp “İkinci dünya savaşına girmeyerek bizi erkekliğimizden ettin” diyen kişiye; “Erkekliğinden kaldın belki ama babasız kalmadın ey oğul!” diyaloğunun bir daha düşünülmesi gerekiyormuş. Neymiş? “Vatan savunması dışında yapılacak bir savaş cinayettir” diyenlerin bu coğrafyayı, “Emir ver usta Moskova’ ya gidelim” safsatacılarından daha fazla tanıdıkları vaki imiş. Neymiş? Emperyalist devletlerin bölgemizdeki projelerine eşbaşkanlık yapılamaz. Sonuçta zararı biz öderiz. Bunun bedeli vatanın bir parçası veya tamamı olabilir diyenlere; “Bizim Derin Stratejilerimiz var” denilmişti. Komşularımızla iyi geçinmeliyiz, emperyalistlerin kışkırtmalarına aldanmamalıyız diyenlere burun kıvırdık. Şimdi Suriye’ ye dürbünle bakıyoruz. Demek ki İnönü’ nün “Büyük devletlerle ilişkiler, ayı ile yatağa girmek gibidir, önlemini ona göre alacaksın” sözünü bir iyice özümsemeleri gerekiyormuş. Neymiş? Fransa’da, İspanya’ da olduğu gibi, milyonlar sokakta teröre karşı neden tek yumruk olamıyoruz? Doksan yıllık enkaz, iki ayyaş, sessiz devrim teraneleri ile bu ülke kardeşliğini ve dirliğini bozarsınız, en zor günlerde dahi bir araya gelecek kimseyi bulamazsınız, diyenlere, “Eyyy! Diye başlayan parçalayıcı, zedeleyici, onur kırıcı, ötekileştirici sözlerin hiçbir değeri yok imiş. Neymiş? Terörden nemalanan mahfiller kurutulmadan terörü masada bitireceğiz diye yürütülen bir sürecin, kardeşliğimize daha büyük darbeler vurur, terörü şehirlere indirir, bölünme iradesini güçlendirir diyenlere, “Bunlar insanlık düşmanı, anaların gözyaşlarının durmasını istemeyenler, kanseverler” denilmişti. Şimdi derya deniz bu kan ne? Demek ki devleti yönetmekle bir şirketi yönetmek farklı şeylermiş. Neymiş? “MİT vb. İstihbarat Kurumları, Hukuk Kurumları, Eğitim Kurumları, Basın Yayın Kurumları, Güçlü Sivil Toplum Kurumları sadece kendi işleri ile uğraşsınlar, siyasete bodoslama bulaşmasınlar, yoksa kendi içlerinde parçalanırlar ve acze düşerler ve iş göremez hale gelirler.” denilmişti. Bu kurumların aczi ülkemizin kalkınma ve gelişmesini engeller, kardeşliğimizi zedeler, güç birliğimizi bozar denilmişti. Demek ki diyenlerin bir bildikleri var imiş. Neymiş? Üçüncü Ankara Katliamı benim gibi her Türk Vatandaşının bağrını dağladı. Ama bakın Fransız ve İspanyol Halkının gösterdiği birlik ve beraberlikten eser var mı? Bakın dünya liderleri Ankara’ ya toplanıp “Hepimiz Türk’üz! Her yer Ankara!” diye slogan atıyorlar mı? Sonuç olarak; Neo Osmanlıcılık, Derin Strateji, Bırak Usta Moskova’ ya gidelim, Cuma namazını Emevi Camisinde kılalım sözleri kulağa hoş geliyor gibi de “En hoş geleni YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” tır. Siz gene de onu dinleyin. Tüm yaşadıklarımızdan ders alınır mı bilmem. Emperyalistlere güvenerek yola çıkan ayazda kalır. Çünkü sorunun asıl aktörleri onlar. Özen göstereceğimiz tek şey iç barış, iç huzur ve topyekün kardeşlik içinde güçlü bir kalkınma başarısı göstermek. TÜM TÜRK MİLLETİNİN VE İNSANLIĞIN ANKARA’YA AĞLADIĞI GÜN BEN DE GÖZYAŞLARIMI GİZLEYEMİYORUM. AMA MİLYONLARLA BİRLİKTE TERÖRE KARŞI YÜRÜMEK İSTİYORUM. İNSAN KANI İÇEN HERKESE HERŞEYE LÂNET OLSUN… LÂNET OLSUN… LÂNET OLSUN…