NE DERSİNİZ?
Önce aşağıdaki resme doya doya bakınız lütfen. Bu resmin olduğu köyde yaşamaya ne dersiniz? Üffff… Bittim bu resmi görünce. Aklıma gelmedi değil. Böyle bir yerde yaşamak şöyle dursun, ölmek bile güzeldir öyle değil mi? Bizim köyün bostanlıkları da böyleydi. Sol tarafta üzüm bağları hayal ettim. Hafif rampada, üzüm bağları. Daha yeni bozulmuş. Fakat tevekler arasında kalmış üzüm salkımları olur. Nasıl tatlı olur onlar bir bilseniz. Sonbahar soğuğunu yemiş, kütür kütür üzümler. Hafif buruşmuş. Yıkamadan tozuyla yenir onlar. Yolun ucunda küçük bir dere var gibi geldi bana. Hatta 100/100 ebadında ufacık bir göl. Su yüzeyini kaplamış sarı yapraklar. Etrafında yayılan(otlayan) besili koyunlarda vardır belki. Vakit ikindi sanki. Az sonra besili inekler geçer bu yoldan. Göğüsleri sütle dolu olarak. Arkalarında Kerim emmi ve Halime teyzeyle birlikte. Bastonlarından güç alarak ve laflayarak geçerler bu yoldan. Heybelerinde güz domatesi ve siyah turp vardır mutlaka. Ara sıra güçlüce esen ikindi yeli sarı yaprak yağdırır gökyüzünden. Bir ay sonra bu civarda yapraklı ağaç görülmez. Güz yağmurları tıpkı ölü gasleder gibi yıkar ağaçları. Daha sonra bembeyaz kefen giyer yıkanmış ağaçlar. Aralık ayıyla başlayan kar beyazla sarar bütün tabiatı. Tıpkı kefene sarılmış bir ölü gibi. Bu yoldan yürüyen hane halkı, yer sofrasında toplanır akşamleyin. Gömlek kolları yarıya kadar sığalı. Allah ne verdiyse. Nuriye gelinin maharetli elleriyle yaptığı acısı bol kemikli taze fasulyeyi, Bulgur pilavı eşliğinde yedikten sonra. Guzine soba üstünde demini almış sıcak mı sıcak çayın tadını ben anlatamam. İçen bilir. Köyün imamı akşamı okudu okuyacak. Kerim emminin kolu zaten yarı sığalı. Rabbim verdiğin sağlık ve sıhhate hamt ederiz. Sabah'a sağ uyanırsak aynı yolun sabah soğuğunu içimize çekmeye hazırız. Resmi bile insana neler düşündürüyor. Hakikisini yaşayanlara ne mutlu. Kalın sağlıcakla.