MÜNAFIK

Yayınlanma: 30.08.2016 14:57 Güncelleme: 30.08.2016 14:57

MÜNAFIK Mahmut TOPTAŞ Kur’an-ı Kerim-i okumaya başlarken Bakara suresinde başta beş ayetle müminin anlatıldığını, on üç ayetle münafığın ve iki ayetle kafirin tanıtıldığını görüyoruz.  Kafirûn suresi kısacık bir suredir ama Münafikûn Suresi onun en az 10 kat uzunluğunda bir suredir. Bu da gösteriyor ki münafık kafirden daha tehlikeli ki Rabbim Kuran-ı Kerim’de bunun üzerinde çok durmuş.  Kafir karşına dikilmiş, silahlarını kuşanmış alenen plan ve programlarını uygulamaya çalışan bir adamdır.  Münafık ise insan postuna bürünmüş bir canavar gibi yanı başında duruyor. Senin dilini kullanıyor. Hatta Münafikun suresinde “konuştuğu zaman çok hoşuna gider” buyuruluyor. Ama çok katı bir düşmanlığı içinde saklamaktadır.  Münafığın Türkçe karşılığı “iki yüzlü” demektir. Akîf merhum, “Eskiden ikiyüzlüleri hiç sevmezdim şimdi sevmeye başladım çünkü bin yüzlü insanlar görülmeye başlandı” diyor. Münafıklığın böyle çeşitlerinin çok olabileceğini ifade etmiş oluyor.  Kur’an-ı Kerim’de Münafık anlatılırken “Ne o taraftandır, ne bu taraftandır” diye tarif ettiği “la ilâ hâülâi velâ ilâ hâülâi” şeklinde medlerin çok olduğu ayeti kerimeyi okurken iyi bir hafızın münafığın tarifine sesi bile yetmez.  Sevgili peygamberimiz de münafığı tarif ederken “iki sürü arasında kalmış bir kurt gibidir” buyuruyor. Sürünün birini gördüğü zaman ona koşuyor sonra diğer sürüyü görüp ona dönüyor. İkisinden de istifade edemiyor. Halkımızın da kullandığı “Ne İsa’ya yarandı ne Musa’ya” sözü aynı hadisin deyimleşmiş şeklidir. “Ne o taraftadır ne bu taraftadır” ayetini bu hadis açıklıyor.  Ayetteki ifade soyut.  Zaten Kur’an’ın kıyamete kadar önemini ve özelliğini muhafaza etmesinin sebebi soyut ifadelerle birçok hadiseye ışık tutuyor olmasıdır.  Baskı ortamlarında münafık daha çok olur. Bir tarafta bir güç var. O güç insanların fikrini beyan etmesini, özgürce hareket etme kabiliyetini geliştirtmiyor.  Bizim hep konuştuğumuz dinde münafıklık üzerinedir. Mesela İnsanlar eğer menfaat, çıkar, çevre edinme, dünyada mal, makam, rütbe edinmeye doğru ayarlanarak yetiştiriliyorsa, nifak ortamının zemini hazırlanıyor demektir.  Mesela herkes çocuğunu okula gönderirken “İyi oku ha... Okumazsan aç kalırsın” diyerek gönderiyor. Bir kere eğitimde bu söz yanlıştır. Söylenecek olan “iyi oku haa... Okumazsan cahil kalırsın” dır. Çocuk okulunu para kazanmak için okumaya başlıyor.  Derken yolda giderken bakıyor ki zeka özürlü bir çocuğun babası trilyonları kazanıyor. O zaman ben de böyle karışık işlere girersem para kazanırım diyor. Yani her türlü işi yapmaya hazır bir insan oluşuyor.  Münafık deyince bizim aklımıza hep Medine’deki münafıklar gelir. Halbuki günümüzde münafıklığın hareket kabiliyetini artıracak o kadar geniş bir alan, kullanabileceği o kadar malzeme, insanları münafıklığa iten o kadar çok sebep var ki.  Münafıklık, iman zaafından kaynaklanıyor. Yalnız menfaat zaafından kaynaklansa o zaman kafirlerin hepsinin münafık olması gerekirdi.  Her münafık kafirdir ama her kafir münafık değildir.  Sevgili peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Şu üç şey kimde bulunursa onda münafıklık alameti vardır; vaad eder va’dini yerine getirmez, sözünden döner, insanlara gadreder (arkadan vurur).”  Bu ifadeler amelde münafıklıklığa işaret etmektedir. Biz böyle bir insanın imanından şüphe etmiyoruz. Namazını kılıyor, orucunu tutuyor ama amelde günahlar işliyor. Mesela Maide suresinde Rabbimiz “Akitlerinizi yerine getirin” buyuruyor. Müslüman bu emri uygulamayınca günaha giriyor ama kafir dediğimiz münafıklardan kabul edilmiyor.  Kafir olduğu halde münafık olanlara gelince onlar bir kere İslam dinine inanmıyor. Ama inanıyor görünüyor.  Konuştuğunuz zaman “Ben de Müslüman’ım ama...” diyor. Sonra İslâm’ın hayata, topluma, ekonomiye, zamana uymadığını delillendirmeye çalışıyor. Müslümanları aşağılamaya çalışıyor, yanlışa düşen Müslümanlarla diğer Müslümanları vurmaya çalışıyor. Bütün fiilleri kendisinin İslâm dairesi dışında olduğunu gösteriyor ama o hâlâ “Ben de Müslüman’ım” diyor.  Müslüman, aldanmaz. Siz isterseniz “Münafikun” süresini benim eserim olan “Şifa Tefsiri”nden bir okuyuverin. İstemek için Cantaş yaynevi telefon: (0212) 5111085      

Devamını Okumak İçin Tıklayınız