MÜMİNLER HER SÖZÜ DUYARLAR, EN GÜZELİNE UYARLAR
Gülün güzelliğinde bütün insanlar renk, ırk, dil, din ayrımı olmadan herkes birleşirler. Tatlı dil, güler yüz, bal gibi sözde de birleşirler. “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır” demişler. İslam, Müslümanları öylesine inceltir ki, nezaketin zirvesine dikilmiş işaret çiçeği haline getirir. Rabbimiz, bu konuyu şöyle açıklar bize: “(Benim kullarım) Her sözü duyarlar, en güzeline uyarlar. İşte Allah'ın hidayete erdirdikleri onlardır. İşte onlar, akıl sahibi olanların ta kendisidirler.” (Zümer süresi ayet 39/18) Güzel söz, insana doğru yolu gösterendir. Akıl sahipleri de o yolda yürüyenlerdir. Peki de, “En güzel söz” hangisidir? Ben desem eksik olur. Benim güzellik anlayışım, köyüm, eğitimim, tecrübemle sınırlıdır. Bu ayetin, Bölümünü değerli hattatlarımızdan Hüseyin Kutlu Beyefendi’ye yazdırmış, altına da “Müminler herkesi duyar, en güzeline uyar” manasını, ressam Şadan Memiş Bey’e yazdırmış ve kızım Şifa Toptaş’a da tezhibini yaptırmış, aslını kendimde bırakarak, renkli fotokopisinden birini de, o günlerin duayen gazetecisi olarak bilinen karşı mahallede oturan yaşlı beye hediye etmiştim. Her şeyi, en güzel yaratan Rabbimiz haber verir: “Allah, sözün en güzelini (ayetleri) birbirine uyumlu, yer yer tekrarlanan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların derileri ondan (ayetlerden) ürperir. Sonra onların tüyleri ve kalpleri Allah'ın zikrinde yumuşar. İşte bu Allah'ın hidayetidir. Onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah kimi sapıtırsa ona yol gösterecek yoktur.” (Zümer süresi ayet 39/23) Allah’ın kelamını konuşan, o ayetlere göre hayatını güzelleştiren ve insanları yalnız Allah’a kulluğa davet edenden daha güzel davetçinin olmadığını haber verir. “Allah’a davet eden, ameli salih işleyen ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussılet süresi ayet 41/33) Biz, insanları Allah’ın kitabına davet ederken birçok kâfir kendi çıkarları için kendi kriterlerini kanun yapıp insanları ve ülkeleri kulluğuna davet ediyor ve kabul etmeyenleri öldürmek için yaralı aslan görmüş sırtlar sürüsü gibi saldırıyor. Biz, bütün dünya insanını bir tek Allah’a itaate davet ederken, boyunlarındaki boyunduruğu kaldırmaya çalışırken en güzel şekilde hareket etmemiz gerektiğini söylüyor Rabbimiz: “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve O, hidayette olanı da en iyi bilendir.” (Nahl süresi ayet 16/125) Hikmetle güzel nasihatle Rabbinin yoluna çağırın ve en güzel söz olan Kur’an’la onlarla mücadele edin. Kırıcı olmadan, yüreklerini yaralamadan, şahsiyet yapmadan, mantıklı, ilmi, nakle dayalı, oturaklı ve de ikna edici bir üslupla onlara anlat. En güzel sözü, insanlara tebliğ ederken de yine kendi sözlerimiz de güzel olsun, Firavun’a tebliğ için giden Musa aleyhisselama “Kavli Leyyin/ipek gibi yumuşak” kelimelerini kullanmasını emrden Rabbimizdir. (Ta-Ha 20/44) “Ehli kitapla en güzeliyle mücadele et. Ancak onlardan zulmedenler hariç. Şöyle söyleyin: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir. Biz O’na teslim olmuşuz." Ankebut 29/46) Her şeye rağmen, siyasi, ekonomik çıkarlarının engelleneceği, Makamının elden gideceği, kendine rakip olacağı, hasedi, kini kişiyi zalimliğe yöneltir, İslam’a ve Müslümanlara karşı zalimliğe kalkarsa, Nahl süresi ayet 16/126 nolu ayete göre Mukabele bilmisl/aynı şekilde karşılık verilir. Güneşi inkâr eden yarasalar, dolunaya uluyan köpekler, gülün kokusundan rahatsız olan sineklerin seslerine kulak asmadan: “Siz farkına varmadan, ansızın, size azap gelmeden, Rabbinizden size indirilen en güzele (kitaba) uyun.” (Zümer 39/55).