MEVLANA'NIN DİLİYLE KÂFİRLER

Yayınlanma: 19.12.2024 14:46 Güncelleme: 19.12.2024 14:46

5689- “Kur’an lisan-ı Peygamberi’den sudûr etmekle berâber, her kim “Onu Hak söylemedi, Allah kelâmı değildir” diyecek olursa o kâfirdir.” 5755- “Kâfirler görüp anlayacaklardır ki onlar, toprak kadar da cömerdliğe nâil olamamışlardır.” 5756- “Kâfirlerin vücûdundan gül ve meyve yetişmedi. Bütün temizlikleri bırakıp fesaddan başka bir şey aramadı.” 9062- “İlâhi; ben senin sun’una/yaratıcılığına âşığım, ona karşı şükür ve sabrederim. Kâfir gibi nasıl masnu’un/yarattığının âşığı olurum.” 9063- “Allah’ın sun’una âşık olan muhteremdir, onun masnu’una/yarattığına âşık olan ise kâfirdir.” 9785- “Cenâb-ı Hak, müşrik neces demiştir. O necaset onun dışında değildir.” 9786- “Müşrik ve kâfirin dışı mülevves değildir. O necâset onun ahlâkında ve dinindedir.” 9787- “Bu zâhiri necâsetin pis kokusu yirmi adımlık yerden duyulur. Batınî necâsetin pis kokusu ise Acemistan’daki Rey şehrinden Şam şehrine kadar gelir.” 10749- “Enbiyây-ı izâm, kâfirlerin imanından me’yûs olunca, kendi kendilerine dediler ki: Ne vakte kadar şuna buna va’z ve nasihat edeceğiz?” 10750- “Beyhûde yere ne vakte kadar soğuk demir döveceğiz ve boş kafese üfleyeceğiz?” 10958- “Âdem evlâdının mü’minleri, bal arısı gibi bal madeni oldular; kâfirleri ise yılan gibi zehir menbaı...” 10959- “Zira mümin, nebâtın, -yani; rızkın- seçilmiş ve helâlini yer de, mahsulü hayat veren arı gibi olur.” 10960- “Kâfir ise irin şerbetinden içtiği için, rızkından kendisinde zehir peydâ olur.” 12742- “Ey itimad edilir kimseler, hakikaten, temiz şeyler, pisler için layık ve münasip değildir.” 12743- “Kâfirler, peygamberlere gelen vahyin güzel kokusuyla çarpıldılar ve kendilerini kaybettiler de (Tetayyyernâ biküm) diye feryat ettiler.” 12744- “Bu sözleriniz, bize zahmet veriyor, hastalanıyoruz. Ettiğiniz vâzu nasihat, bize iyi değil, meş’um gelmektedir.” 12745- “Biz oyunla, abes ve saçma şeylerle semirmiş kimseleriz, kendimizi nasihat dinlemeye alıştırmamışızdır.” 12746- “Bizim gıdamız, yalan, dolan ve letâfedir. Sizin tebliğ ettiklerinizden midemiz bulanıyor.” 13269- “Kâfirler kalp, pâk olanlar ise altın gibidir. Bu iki fırkada şehvet âlemi olan dünya potasının içindedir.” 13270- “Kalp olan şey, o potaya girince derhal simsiyah kesilir. Lakin altın girince onun altınlığı meydana çıkar.” 13271- “Altın, pota içinde hoş kulaç atar ve güzellikle ateşin yüzüne güler.” 13694- “Müşrik ve kâfirlerin amelleri üst üste zulmetlerdir. Kıyamet gününde onlar için ne akıl yardımcıdır ne de devlet ve saadet vardır.” 13695- “Ben kötülerde, kötülükten başka bir şey görmedim. Eğer sen görürsen, var selam söyle!” 14690- “Balıkçılar ağ attılar. Balık ağ içinde kaldı. Ahmaklık işte onu böylece ateşe attı.” 14691- “Ateş üstündeki kızgın tavanın içinde ahmaklığı dolayısıyla yanmaya ve kızarmaya mecbur oldu.” 14692- “Balık tavanın içinde ateşin hararetiyle kızarırken aklı: (Sana bir haberci ve halden korkutucu gelmedi mi?) diyordu.” 14693- “Ahmak balık, o işkencenin, o belânın içinde, Âhirette kâfirlerin diyecekleri gibi: (Evet, geldi) diyordu.” 14694- “Tekrar o balık diyordu ki: Eğer bu boyun kıran mihnetten -yani tavada kızarmak azabından- kurtulursam.” 14695- “Denizden başka bir yeri yurt ittihaz etmeyeyim, bir gölcüğü kendime mesken yapmayayım.” 15064- “Kâfirler, şeytanın hemcinsi bulundukları için, ruhları şeytanların çırağı olmuştur.” 15065- “Yine o kâfirler; şeytanlardan yüz binlerce kötü huy öğrenmişler, hakikati görmemek için akıl ve kalp gözlerini adeta dikmişlerdir.” 15066- “O kâfirlerin kötü huylarından en hafifi haseddir. O hased ki, şeytanın boynunu vurmuştur.” Not: Yorumsuz verdiğim bu beyitler, Tahiru’l-Mevlevi/Tahir Olgun Bey’in terceme ve şerh ettiği Mesnevi’deki beyit numaralarıdır.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız