MESNEVİ'DEN | NAHİVCİ İLE GEMİCİNİN HİKÂYESİ
‘Hakiki İlim Aczi İdrak Marifetullaha Vuslattır’ Mevlâna Celâleddin Rûmi’nin Mesnevî’sinin Birinci Defter’inde geçiyor hikâyemiz. Günlerden bir gün bir dilbilimci yolculuk için küçük bir gemiye -tekneye- binmişti. Teknenin denizde açılmaya başladığı sıralarda sohbet amaçlı bir soru sormak istedi. Mağrur (gururlu) bir halde gemiciye döndü ve dedi ki: "Nahiv (dil bilgisi) okudun mu?” Hayatını denizlerde geçiren rızkını bu kulvarda arayan bu adam cevaben "Hayır” dedi... Dil bilgini buna çok şaşırdı. Kendi mesleğine olan sevgisi onu öyle yüceltmişti ki gemiciye “Ömrünün yarısı hebadır (boşa gitmiştir)!” deyiverdi... * Gemici kızdı ve gönlü kırıldı O an konuşmayıp sustu darıldı Yel gemiyi girdaba attı birden... Gemici ve dil bilgini artık devrilmiş tekneye tutunmuş bir halde birbirlerine bakarken, Gemici dilciye bağırdı: “Hey sen, yüzme bilir misin?” Dil bilgini son bir defa kendi ilmini konuşturmak istedi: “Ne gezer! Ey hoş sözlü, güzel yüzlü er! Ama denizde dil bilgisi değil yüzme bilgisi gerekiyordu... Gemici bağırarak cevap verdi: Ey dilci, yok oldu ömrünün tümü, Zira şu girdapta batacak gemi!... Ve Celâleddin Rûmi (ks) der ki: Nahvı değil mahvı (yokluğu) bilmeli ey can! Mahvı bildiysen suya dal korkmadan Ölüyü baş üstünde taşır okyanus Denizden nasıl kurtulur sağ olan Şu insanlık özelliklerinden öl de Sırlar denizi tutsun baş üstünde Ey halkı eşek diye adlandıran Eşek gibi buz üzre kaldın şu an Boştur allame de olsan cihanda Fanidir bu zaman da bu cihan da Dilciyi buraya ekledik niçin? Size mahv dilini öğretmek için Yokta bulursun ey dost dinle beni Fıkhın fıkhını ve dilin dilini... Kıssadan Hissemize Düşenler Ömrünü denizlerde, okyanuslarda geçiren bir kimsenin temel eğitimini aldıktan sonra ileri düzey dil bilgisine pek ihtiyacı yoktur. Çünkü denizde yüklemin, tümlecin değil dalganın, rüzgârın, suyun bilgisi önemlidir. Kişi her mesleğin bilgisine tam manasıyla ulaşamaz ve usta olamaz. Mühim olan helal bir meslek edinmek ve o mesleği layıkıyla icra etmektir. Gemiciye nahiv (dil bilgisi) gerekmediği gibi, Kimya ilmi de gereksizdir Psikoloji ilmi de. Akla şu gelebilir, ahşap bir geminin suya temasıyla oluşabilecek kimyevi halleri de bilinmeli yahut kederli bir ruh haliyle denize açınılmaması gerektiği de. Elbette aslında her insan günlük hayatında birçok ilimden pratik bilgilere sahiptir. Lakin bu bilgiler bizi hiçbir zaman bilim adamı kılmaz... Hikâyede değindiğimiz bu değerli bilimlerin önemsiz olduğu manası çıkarılmaz. Asıl olan, zaman ve zemine göre gerekli olan bilgiyi edinmektir. Bildiklerimizle övünmek kimseye fayda sağlamaz. Ne kişiye ne de küçük düşürülen insana. Varlıklarımızdan bahsetmek, aciz olduğumuzu unutturmamalıdır. Bilgiyi cahilleri rencide etmek için değil bizi Hakk’a ulaştırması için talep etmeliyiz. Zahiri bilgilerle mahvolunmaz yani yok olunmaz. Kendimizi yok saymadan asıl Vâr’a ulaşamayız. Unutmayalım ölüyü başında taşır deniz. Yükselmek istiyorsan nefsinden; baş tacı olmak istiyorsan başından vazgeçmelisin. Cenab-ı Allah katında yüce bir makamda olmak istiyorsan O’nun yolunda her şeyini feda etmeye hazır olmalısın. Tüm ilimler, bizi ilimlerin yaratıcısı olan Cenab-ı Hakk’a ulaştırmalıdır. O yüzden kişi ne kadar çok bilirse bilsin Rabbini tanımıyorsa, O'nun marifetini ulaşmak için çabalamıyorsa asıl cehalet ve gaflet ağına düşmüş olur. İmam Rabbanî (k.s). Hazretleri ebedi kurtuluş için dünyadayken üç şeyin elde edilmesinden bahseder, Bunlar ilim, amel ve ihlâs... Kaynakça 1) Mesnevi, Mevlâna Celaleddin Rumi, Haz. Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, T.C Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Cilt 1 2) Mevlana’nın Mesnevisindeki “Nahivci ile gemici” hikâyesinin Mantıku’t-Tayr’da İşlenişi, Prof. Dr. Bekir Çınar