MANDA YÖNETİMİNE DOĞRU

Yayınlanma: 03.10.2025 14:49 Güncelleme: 03.10.2025 14:49

Şikari’nin yazdığı “Karamanname (Karamanoğulları Tarihi) kitabına göre, Fatih’in vefatıyla başa geçen oğlu Bayezit, kardeşi Cem Sultan’la birkaç yerde savaştıktan sonra Cem Sultan, Karamanoğlu Kasım Bey’e sığınır. Kasım Bey de Torosların Bolkar  mevkiinde gizlenmektedir. Birlikte birkaç sene geçirirler. Cem Sultan, Rodos’a gitmek istediğini Kasım Bey’e söyler.  Karamanoğlu cevap verir: “Biz, kâfir ile imtizac edemeyiz (kaynaşamayız). Gel sen sözümü tut, seni Mısır’a sultan yapayım. Halep beği ile müşaverem vardır.”   Cem Sultan cevap verir: “Kâfir taifesinin ahdi ( sözü) dürüsttür, Arap taifesinin değildir” der.  Karamanoğlu: “Ey Cem, gel, bir alay dinsiz kâfirin arasına varma. Bolkar dağında ölünceye kadar kal. Süleyman’ın cinleri bile Bolkar dağına çıkamazlar. Gel vazgeç” dedi. “Cem sultan, Rodos beğinin gönderdiği gemiye bindi, Rodos’a geldiler, merasimle karşıladılar, sonra melunlar sözlerinden döndüler ve Cem’i hapsettiler, başlarına çok felaketler geldi…” (Bak Şikâri, Karamanname, baskı 2005, Karaman Valiliği ve Karaman Belediye Başkanlığı yayını, varak 166b-167b, çeviriyazı sayfa 243) Şimdi Cem Sultan’ın çocuklarından Müslüman olarak kalan bir tek kişi yok. Son Osmanlı ailesi sürgüne gönderildiğinde, bir kısmı Avrupa’ya giderken, Avrupa’da Sultan hanımı bir lokantanın bulaşıkçılığını yaparken görüp ağlayan Menderes vardır. Avrupa’ya gidenlerin çocuklarından çok azı kendisini koruyabildi ama Mısır’a, Suriye’ye, Lübnan’a gidenler, yani Müslümanların yanına gidenler dinlerini korudular, dünyaları da Avrupa’ya gidenlerden daha iyi oldu. Bazı şeyleri ben kendimden kıyas ederim; Çocuklarımdan ve bütün dünyadaki çocuklardan birisinin: İslam’ın tarif ettiği imanı tanımadan, haram helal demeden, kâfirliğin dibine varıp, haramın zırvasına inip, dolardan yastık, Euro’dan yatak, altından karyola, gümüşten penceresi olan boğazdaki yalıda kâfirce yaşamaktansa, Yemen dağlarında bir mağarada yaşayıp ağaç kökleri ve yapraklarıyla ayakta dimdik durup, boğazdan geçen harami devletlere haddini bildirerek İslam dinine göre yaşamak, bana daha sevimlidir ama benim ve hepimizin dini olan İslam, hem bu dünyamızın güzel, hem ahiretimizin güzel olmasını ister ve her namazımızın son oturuşunda, “Rabbena”ları okuruz. Ölüm var ölüm. Gazze için tek taraflı yazılan barış anlaşmasının 21 maddesi yayımlandı. Hani Sadi Şirazi, soğuk bir beldeye vardığında beldenin köpekleri saldırırlar. Onları kendinden uzaklaştırmak için yerden taş almak için yere eğilir, soğuk sıfırın altında olduğundan taşlar bile buzla yere bağlandığından taşı alamaz ve Sadi, “Burası nasıl bir beldeki, köpekleri salıvermişler ama taşları bağlamışlar” demiş. Saldırganlar, 65 bin Müslüman’ı öldürenler, ülkeyi harabeye çevirenler ellerinde silahla dolaşacaklar, mazlum ve mağdurlar evlerinde silah sayılabilecek her malzemeyi İsrail’in emrinde çalışacak komisyona teslim edecekler. Saldırgan köpeklere taş atanlar, evini ve yurdunu korumaya çalışanlar yönetimde olmayacaklar. Saldırganların cezalandırılmaları gerekirken, Kudüs’ü ve üzerinde secde ettiği vatanını korumaya çalışanlar, saldırganlar tarafından afvedileceklermiş… Mücahitlere karşı olan teknokratlardan bir hükümet kurulacakmış… Biz bu numarayı biliyoruz. Derim kiiiii Yani Ölüm ani Olma cani Dünya fani Ol Rabbani Olma şeytani Yarın anlaşma maddelerine bir göz atalım.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız