MAHRUMLAR KÖYÜ
Uykuyu düneği kaybettiğimde ben. Ne ham hayaller kuruyorum bir bilseniz. Madem kendisi yok, bâri hayali ile yaşa hoca diyorum kendime. Ne zaman mı kuruyorum bu hayalleri. Yukarıda söyledim ya işte. Uykuyu düneği kaybettiğimde. Yâni geceleri anlayacağınız. İki gün önce keçileri kaçırdım yine. Her halde iki saat uyumuşumdur. Bu yazıların pek çoğunu geceleri yazıyorum zaten. Geceler dinginliğin adıdır. Geceler bereketli zamanlardır Geceler ürkütücüdür. Geceler tefekkür ve tezekkür vaktidir. Ve hayaller zamanıdır geceler. İşte bir gecede yukarıdaki MAHRUM'LAR KÖYÜ nü kurdum ben. Anlatayım isterseniz. Biliyorum inanmayacaksınız. Geç hocam bunları diyeceksiniz. Biz çok gördük böyle atıp savunanları diyorsunuz şu anda. Olsa sen'de yapmazsın. Yörük sırtından kurban misali her gün kırk adet kesilir değilmi.? Belki de haklısınız. Çünkü işin ucunda PARA var. Para olunca şeytan da var demektir. Şeytan olunca vesvese zaten olur. Ya Allah bismillah. Hollanda da görmüştüm. "U" harfi şeklinde tek çatılı bitişik küçük evler. Çok kibar, kullanışlı yapılar. Filet diyorlardı galiba adına. İki katlı kırkardan toplam seksen (80) metrekare kadar. İşte o evlerden kurdum bir gecede. Yüz (100) hanelik bir köy. Adına MAHRUM'LAR KÖYÜ dedim. Nasıl mı oldu. Para olunca çabuk oldu inanın. Dedim ki: Allah'ım bana günlük yirmi bin (20.000) TL. net gelir getiren bir tesis verseydi. Yani ben çalışsam o'da lutfundan verseydi manasında. Torunlar dahil bütün ailemi ihya edecek şekilde hâşâ garantiye aldıktan SONRA: Karaman Kırın'dan yirmi bin metre karelik bir yer alsam. Bu filet evlerden yapsam. U harfi şeklinde. Her evin orta boşluğa çıkan bir kapısı olsa. O orta boşluk beş bin 5000 metre kare olsa. Kamelyalar, çocuk salıncakları, kaydıraklar ve ıhlamur ağaçları olsa. Bizzat birebir arayarak bulacağım yüz fakir aileyi yerleştirsem. Bir numaraya: Şu anda 1+0 bir yerde , tabanında tahta olmayan kilim üzerinde oturan Polat gili oturtsam. Otuz sene önce bir gece vakti kulağına ezan okuduğum kızın anne babasını iki numaraya yerleştirsem. Böyle böyle köy sakinleri MAHRUM'LAR dan oluşsa. Kira yok. Küçük örgü vs. İşleri yapsalar hanımlar. Günde dört defa belediye otobüsü uğrasa. Bütün donatı alanları olsa. İhtiyaçsız bir yaşam alanı yapsam. Ortada cıvıl cıvıl çocuklar oynasa. Anne babalar avluya bakan pencerelerinden onları izleseler. Ben'mi.? U harfinin ağız kısmına yirmi metre uzağa bir kule yapsam. On beş metre boyunda. Tamamen ahşaptan. Kırk metrekare. Orada okuyup yazsam. Arasıra avluya bakıp uzuuun uzun ağlasam. Tahta sedirimde, sünger yatağımda battaniye altında uyuyakalsam. Vasiyet etsem. Kabrimi MAHRUM'LAR KÖYÜ ne 500 metre uzağa kazın desem. Hece taşından ibaret bir kabir. Taşımda: Kozlubucaklı uysal hocanın kabridir. Sizden Fatiha bekler yazsa. Kabrim poyrazını bol alan bir yerde olsa. Eh vasiyette tamam uyuyabilirim dediğim anda; sabah ezanı başladı. Olsun. Bak bugün de sabahı ettik. Hem de bir köy kurmuş şekilde. Arzu eden arkadaşları bir başka gece MAHRUM'LAR KÖYÜ ne gezmeye götürebilirim. Varmısınız.? Kalın sağlıcakla...