KURA’N’LA KONUŞANLAR

Yayınlanma: 28.08.2015 11:21 Güncelleme: 28.08.2015 11:21

KURA’N’LA KONUŞANLAR  KUR’AN’I DOĞRU ANLAMAK Mahmut TOPTAŞ İkrime b. Ammar der ki: Bana, Ebu Zümeyl, Abdullah b. Abbas’tan bu konuda kendine şöyle dediğini anlattı: “Hariciler, yurtlarında (Nehrevan’da) altı bin kişilik bir orduyla toplandığı zaman ben, Hz Ali’ye “Ya Emiral-mü’minin, öğle namazını acele etmeyip de öğle sıcağı geçene kadar tehir etsen. Belki şu heriflerle bir daha konuşsam. Çünkü ben onların sana isyanından korku içindeyim.” dedi. Sonra İbni Abbas (ra) çok güzel iki kat elbise giydi. Zaten kendisi gayet güzel bir zat idi.  İbni Abbas der ki: “Kalkıp bu adamların yanına geldim. Beni görünce “Merhaba İbni Abbas! Bu elbise ne böyle!” dediler.  Ben, “Bu elbise güzel diye mi böyle alaycı şekilde soruyorsunuz. Ben Peygamberin üzerinde elbiselerin en güzelini gördüm.” deyip sonra onlara  قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللَّهِ الَّتِي أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ  32- De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı temiz, hoş ziynet ve rızklar¬dan bir kısmını haram kılan kimdir?" (A’raf süresi ayet 32) ayetini okudum. Onlar da “Seni buraya hangi hizmet getirdi?” dediler.  Ben de: “Ben size müminlerin emiri Ali’nin ve Peygamberin arkadaşlarının yanından geliyorum. Onun ashabından aranızda hiç kimse görmüyorum. Geldim ki onların söylediklerini size aktarayım, sizin görüşlerinizi de onlara ulaştırayım. Siz Peygamberin hem amcaoğlu olan hem de damadı olan bir zattan neyin intikamını alıyorsunuz?” dedim.  Onlar birbirine bakıp sonra “İbni Abbas’la konuşmayın zira Allah cc. bu gibiler hakkında:  بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ (58)  “Üstelik onlar düşman bir kavimdir.” buyuruyor. (Zuhruf süresi ayet 58) dediler.  İçlerinden biri “Peygamberin amcaoğlu ile konuşmamıza bir engel yok.” dedi.  Onlar da:  —Biz Ali’den üç özellik sebebiyle intikam alacağız.  Birincisi, Ali Allah’ın dininde insanın hakemliğini kabul etti. İnsanların Allah’ın hükmünde ne müdahelesi var ki.  İkincisi: Ali Şamlılarla hem harp etmeyi helal sayıp çarpıştı, ama onları ne esir alıyor ne de kalan mallarını ganimet sayıyor. Eğer onlarla savaşmak helal ise esir alınıp köle yapılması da helaldir. Yoksa esareti haram olanla harp de olmaz.  Üçüncüsü de: Hakem vesikasından “Müminlerin emiri” kelimesini sildirdi. Ali, Müminlerin emiri değilse müşriklerin emiridir.” dediler.  Ben de “Başka itiraz noktanız var mı?” dedim. “Bu yeter!” dediler. Ben de: -Peki, ben size Allah’ın kitabı ve Peygamberin sünnetinden bunların cevabını bulup çıkarırsam siz fikrinizden dönüp cemaate katılacak mısınız?” dedim onlar da “dönmemize ne engel olur?” dediler.  Ben de onlara:  1- Sizin onun “Allah’ın dininde hakem tayin ettiği” ithamınıza gelelim. Ben Allah’ın kitabında Allah’ın يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ) “Sizden adaletli iki kişi hüküm verecek.” (Maide süresi ayet 95) buyurduğunu görüyordum. Buradaki hüküm hacda avlanan bir tavşan ve benzeri irilikteki hayvanların kıymeti dört dirhemlik bir şey hakkında bile Allah bu konuda hüküm verme yetkisini insana bırakıyor. Dilese bu konuda istediği hakem gibi hakem tayin ederdi. Hem Allah: وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ وَحَكَمًا مِنْ أَهْلِهَا  “Eğer karıyla koca arasında bir ayrılık olacağından korkuyorsanız bir hakem koca tarafından bir hakem de hanım tarafından gönderin.” (Nisa süresi ayet 35) buyuruyor. Ne dersiniz bu konuda Kuran’dan delilinizi çıkarttım mı?” dedi.  “Evet” dediler.  2- Ben onlara siz “Ali hem savaştı hem de esir alıp köle yapmadı.” diyorsunuz. “Evet, almadı, zira sizin Anneniz olan Hz Aişe’yle savaştı. Allah (cc) Ahzab süresi 6 ıncı ayetinde  وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ “Peygamberin hanımları onların analarıdır.” buyuruyor. Şimdi siz, Aişe anamız değil diyorsanız kesin kafir oldunuz.  Eğer o anamızdır diyorsanız onu esir almanız size asla helal olmaz.  Şimdi siz bu konuda iki ayrı sapıklık içerisindesiniz. Nasıl buna da delil getirdim mi?” deyince,  “Evet.” dediler. Ben “Adından “Müminlerin emiri” kısmını sildirmesi iddianıza gelelim. Siz bilmiyor musunuz ki Hudeybiye sulhu yapıldığı gün Rasulullah ile Süheyl b. Amr arasında yapılmıştı. Rasulullah (sav): “Ya Ali, şu vesika Muhammed Rasüllah’ın üzerinde anlaşmaya vardığı vesikadır.” diye yaz. Buyurunca Mekkeliler “Biz senin peygamber olduğunu bilsek seninle harp etmezdik. Yazacaksan seninle babayın adını Muhammed b. Abdillah diye yaz” diye itiraz edince Nebi (sav): “Allah’ım sen biliyorsun ki ben senin Rasülünüm!” buyurup sonra antlaşma yapılan sayfayı aldı ve “Rasülüllah” kelimesini bizzat eliyle silip ardından “Ya Ali “Bu vesika Muhammed b. Abdullah’ın üzerinde anlaşmaya vardığı vesikadır.” diye yaz.” buyurdu. Vallahi bu olay Peygamberi peygamberlikten çıkartmamış idi. Bu da tamam mı?” dedi. “Evet” dediler. Ebu Zümeyl der ki: Haricilerin üçte biri fikirlerinden geri döndü, üçte biri, Kufe’ye geri gidip harbe katılmadı. Geri kalanları da bu sapık fikirleriyle savaşa katılıp öldürüldü. (Zehebi, Tarih’ül İslâm, M. Can tercemesi, Cantaş yay. 6/340)      

Devamını Okumak İçin Tıklayınız