KENDİME GELEYİM
KENDİME GELEYİM Mahmut TOPTAŞ Dört yıllık ilköğretimi bitirip bu sene İmam-Hatibe gidecek olan torunumu kahvaltıya çağırmak için odasına girdiğimde yatağın üzerinde oturuyordu. Hayırlı sabahlardan sonra “kahvaltı hazır haydi” dediğimde, “Dur dede, kendime bir geleyim” dedi. “Neredesin de geleceksin?” dediğimde o da cevapsız kaldı. Ben de bu deyimi bu güne kadar hiç kullanmamıştım, hoşuma gitti ve kendine gelmeyle ilgili ayet ve hadislerde neler var diye baktım. Kur’an-i Kerimde kendini unutan Firavun, her gün ihtiyarladığını, belinin büküldüğünü, dişlerinin döküldüğünü, saçlarının ağardığını gördüğü halde Naziat süresinde haber verildiği gibi halkı meydana toplayıp, “Sizin Rabbiniz, yani yasamayı ben yaparım (Musa ve onun Rabbi değil) diyordu. Haşr süresinde Rabbimiz ahiret yolculuğumuzda yarınımız için ne yaptığımıza bakmamızı, yani kendi işlerimizi gözden geçirmemizi, kendimize gelmemizi, Allah’ı unutanın kendisini unutmuş olacağını şöyle haber verir: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (18) 18- Ey iman edenler, Allah'tan sakının. Herkes yarına ne ha¬zırladı¬ğına bir baksın. Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah yaptıkla¬rınızdan haberdardır. وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنْسَاهُمْ أَنْفُسَهُمْ أُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (19) 19- Allah'ı unutan ve Allah'ın da onlara kendile¬rini unutturduğu kim¬seler gibi olmayın. İşte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Haşr süresi ayet 18-19) Tarık süresinde: فَلْيَنْظُرِ الْإِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَ “İnsan neden yaratıldığına bir baksın خُلِقَ مِنْ مَاءٍ دَافِقٍ (Ana rahmine) atılan sudan yaratıldı.” (Tarık süresi ayet 5-6) Sudan ve topraktan yaratıldığını hatırdan çıkarmayan birinin kendine gelmesi an meselesidir. Kimseye hava atamaz, ırk, makam, rütbe, servet.. gibi şeylerin hiç birinin ona üstünlük sağlayamayacağını bilir ve Firavunlaşma tarafına gitmediği gibi Karun gibi cimri zenginliği de istemez. Rabbimizin yarattığı her şeyin bizim için delil, şahit, Rabbe işaret eden levhalar olduğunu ifade ederken: وَفِي الْأَرْضِ آَيَاتٌ لِلْمُوقِنِينَ “Yakîn (bilgi/iman) sahipleri için yeryüzünde ibretler vardır. وَفِي أَنْفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ Kendi nefislerinizde de (ibretler vardır) gör¬müyor musunuz?” (Zariyat süresi ayet 20-21) Beyninizle ilgili bilgiyi iyi bir uzmandan okuyun da görün Rabbimizin “Bedi’” isminin yüceliğini. Burnunuzu alın ve koyacak bir yer arayın teninizde de anlayın Rabbimizin “Musavvir” isminin güzelliğini. Kendinizi dinleyin ve seyredin de Rabbimizin: لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ Biz insanı en güzel kıvamda yarattık. ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ Sonra onu aşağıların aşağısına attık.” (Tin süresi ayet 4-5) En güzel kıvamda yarattığı bu can ve teni hayvanlardan daha aşağı seviyesizliğe atıp cehenneme odun yapmamaya dikkat edelim. Yahya bin Muaz’a, Süfyan bin Uyeyne’ye, Hazreti Ali’ye de nisbet edilen bir kibarı kelam, aynı zamanda hadis kitaplarının dışında kalan eserlerde Hadis olarak da verilmiş ama Sevgili peygamberimize nisbeti isbat edilememiş kelamı kibar olan: مَنْ عَرَفَ نَفْسَهُ عَرَفَ رَبَّهُ “Kendini bilen Rabbini bilir” sözü, kişiyi kendini bilmeye, insan olarak sınırlarını aşmamaya, Rab’lık iddiasına kalkarak yükselmeye, şeytanlık yaparak esfeli safiline düşmemeye dikkat etmeli. Bu dünyada Rabbin öğrettiği doğru yolda adam gibi yürürken, bazı sapmalar, gafletler, hıyanetler, isyanlar olduğunda hemen kendine gelip yola devam etmeli.