Kefenli Meke

Yayınlanma: 25.04.2019 14:01 Güncelleme: 25.04.2019 14:01

Ahmet TEKahmetalitek@gmail.comZülfü Livaneli’nin ‘Mutlluluk’ adlı romanından aynı isimle sinemaya uyarlanan 2007 yapımı filmi, eğer izlememişseniz izlemenizi öneririm. Bu yazıda, Abdullah Oğuz’un yönetmenliğini yaptığı ve Özgü Namal, Murat Han, Talat Bulut, Lale Mansur’un aralarında olduğu zengin bir oyuncu kadrosuna sahip filmin giriş sahnesinin çekildiği mekanı anlatacağım. Yazıya devam etmeden önce lütfen internetten Mutluluk filminin ilk beş dakikalık bölümünü izleyin.    İzlediğiniz görüntüler artık yok. Filmde değil, gerçek anlamıyla yok. Burası dünyanın ‘Nazar Boncuğu’ olarak adlandırılmıştır. Bu adlandırma resmî bir adlandırma değildir. Çünkü resmiyetin dili incelikten yoksundur. Nazar Boncuğu ifadesi 1990’larda bir derginin, güzel fotoğraflarla bezeli haberinin başlığından sonra kullanıma girmiştir. Derginin kullandığı havadan çekilen fotoğraflar, dron henüz icat edilmediği için, yelkenkanat adı verilen, paramotor ve yamaç paraşütü benzeri bir araç kullanılarak elde edilmişti. Kuşbakışı çekimlerde ortaya çıkan fotoğraf kareleri, iç içe olan volkan konileri bir siyah nokta, genişçe halka oluşturan göl yatağı mavi rengiyle ve çevresindeki lav kalıntıları ise simsiyah görüntüleriyle nazar boncuğuna benziyordu.    Bahsettiğim yer, Karapınar İlçesi yakınlarındaki Meke Gölü’dür. Meke, dünyanın en güzel coğrafi oluşumlarındandır. Günümüzden 4.5 milyon yıl önce meydana gelen bir volkanik patlamadan sonra oluşan krater, su ile dolarak göle dönüşmüş. Yine 9 bin yıl önce ikinci bir volkanik patlama meydana gelmiş ve bir önceki kraterin içinden yeni bir volkan konisi oluşmuş. İç içe iki krater veya volkanik koniye sahip olması Meke Gölü’nü dünyada eşsiz kılmıştır. Çünkü benzer oluşum başka yerde yoktur. Güzelliği, serpiştirilmiş gibi duran adacıklar tamamlar. Türkçede nazar boncuğu eşi, benzeri olmayan, tek anlamına da gelir. Meke Gölü ister görüntüsü, ister eşsizliği açısından olsun, nazar boncuğu benzetmesini hak etmiştir. Meke Gölü çevresinde, volkanik patlama sonucu ortaya çıkan curuflar, lav kalıntıları geniş bir alana yayılmıştır. Göl kenarında tuzcul çayırlar ve 17 endemik tür vardır. Alan otlatma amaçlı kullanılır. Koyun yetiştiriciliğinin merkezlerinden olan Karapınar’ın etinin, sütünün, yoğurdunun ve peynirinin lezzeti buradaki bitki örtüsünden kaynaklanır. Karapınar’ın yağlı tulum koyun peynirinin lezzeti de eşsizdir. Divle peynirinden daha lezzetli bulanlar vardır ve ben de onlardan biriyim.Meke Gölü 2005 yılında Ramsar Alanı olmuştur. Ramsar Alanı statüsü kazanmak, uluslararası yarışmada altın madalya kazanmak gibidir. Türkiye’de 300 sulak alandan sadece 13’ü Ramsar Alanı’dır.Meke Gölü ve çevresi beni hep etkilemiştir. Fırsat buldukça gittim, seyrettim, fotoğraf çektim, çevresinde yürüdüm. Avustralya’nın Aborijinler için ayrılan bölgesinin renk tonlarına sahiptir ve bana uzak ve yoksul diyarları çağrıştırır. Meke artık bir göl değil. Ölmüş, cesedi kefenlenmiş. Upuzun, yer yer lekeli, beyaz bir kefen. Volkanik çukurun tamamının üzerine kefen örtülmüş. Daha yakınlarda gördüm, bölgenin en çok yağış aldığı yılın, en yağışlı ayında Meke Gölü’ne gittim. Bir damla su yoktu. Kuş yoktu. Koyunlar yoktu. Çevredeki ağaçlandırmalar için gelmiş 15 kadar kadın işçi vardı. Baharın en güzel günleriydi ve kelebekler yoktu, arılar yoktu, böcekler yoktu. Lav kalıntıları arasından boy veren değişik tür ve renkte çiçekler açmaya başlamışlardı. Gidebilseler, çiçekler de Meke’yi terk ederlerdi. Suyun can verdiği ne varsa suyla birlikte buhar olup uçmuş ya da yerin altına çekilmişlerdi.Meke, 6 yıldır su tutmuyor. Yüzeyi tuz tabakası ile kaplı. Göl havzasının tamamı çoraklaşmış. Araçların teker izleri, her çeşit içki şişesi, teneke kutular, sigara paketleri, plastik poşetler, gölün üzerinde bir beyaz örtü gibi gözüken tuz tabakasında kirli benekler olarak dikkati çekiyor.    Araştırmalarıma göre, Türkiye’de son 40 yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alan (Karaman ilinin tarım arazisi toplamı 346 bin 848 hektardır) kurutma, doldurma, su sistemlerine müdahaleler ve kirlilik nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliğini yitirmiş. Türkiye’de toplam sulak alanların 2.5 milyon hektar olduğunu hatırlarsak, 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettiğimiz görülür.Not: Bir bölümü Karaman’da çekilen ve Mavi Yolculuk güzergahından olağanüstü görüntüler içeren Mutluluk filmine ilişkin bir yazım Karaman BAKIŞ dergisinde yayımlanmıştı. İşi bilmez, işi ciddiye almaz, kültürel altyapıdan noksan memurların bir meziyetini (!) içeren yazıda, Mutluluk filminin  Karaman’da çekildiğinden kimsenin haberinin olmadığına işaret etmiştim. (Devam Edecek)

Devamını Okumak İçin Tıklayınız