(KARTAP)
İnsanlar kısacık yaşamında, kendisi için amaç oluşturur. Yaşam mücadelesini de, bu amaç doğrultusunda sürdürmeye, çizdiği çizginin dışına çıkmadan bu mücadeleden galip gelmeye çalışır.
KARAMAN’DA SANATIN VE SANATCILÇIĞIN ADI,OSMAN GÖZEL…. (KARTAP) Ama her insanın yaşama verdiği değer ve yaşam amacı değişik şekiller göstermektedir. Öncelik ile rızkını sağlamak ve soyunu sürdürmek her insanın birinci amacı, yaşam içerisinde olmazsa olmazıdır. Her insan için geçerli olan bu birinci özelliğin yanında, çevremizden gözlemleyeceğimiz farklı yaşam tarzları da önem göstermektedir. Bu çeşitlilik içerisinde bir kısım, ben rızkımı sağlayayım da, başka hiçbir şey önemli değil diyen, yaşamlarını bu çizgide yürüten insanlardan oluşmaktadır. Onlar için günü kurtarmak, kendini kurtarmak yaşamak için çizdiği yol olarak görülmektedir. Dünyanın geleceği, ülkenin geleceği önemli olmadığı için, hiçbir sosyal veya kültürel etkinlikte göremediğimiz bu gurupta ki insanlar, biyolojik olarak soylarını sürdürseler de, birkaç nesil sonra ismen unutulmaya mahkum olacaklarının farkında olmadan, yaşamlarını sürdürmektedirler. Diğer bir kesim ise, rızkını sağlamak ve soyunu sürdürmek gibi asli görevi dışında, sosyal sorumluluğunun da olduğunun bilincinde olan kesimdir. Kendisini yaşadığı ortam, dünya veya insanlığa borçlu olarak gören, yaşam çizgisi de bu doğrultuda olan sorumlu kişileri, yaşamın her noktasında görmemiz mümkün olmaktadır. OSMAN GÖZEl Hoca’da işte böyle birisi. Kendini yaşadığı dünya’ya borçlu hisseden, sosyal sorumluluğu olan birisi. Osman Hoca, öğrenimini gördüğü ve rızkını sağlamak üzere görev aldığı, İmam ve Hatip’LİK mesleğini devam ettiren, evli ve iki çocuk babası olan, çok yönlü sanatçımızdır. On parmağında, yirmi marifet var diyebileceğimiz Osman Gözel Hoca’nın, yeteneklerini saymakla bitmediği için, hata yapmamak adına, onu n yazdığı şekilde aktarmak doğru olacaktır; • Açık öğretim fakültesi ilahiyat ön lisans mezunu. • Yaklaşık yedi yıl hattad Mehmet Efendi den hüsn ü hat dersleri, dört yıl merhum dr. Ali Kemal Belviranlı dan usul ve musiki dersleri, iki yıl kültür bakanlığının açmış olduğu kurslardan ebru eğitimi, iki yıl iranlı sanatçı Esmail Madadi Erahşan beyden plastik sanatlar heykel traş ve kalıp sanatı, arcan özel eğitim merkezinden bir yıl çinicilik eğitimi dersleri aldı. • Okçuluk federasyonu 1. kademe okçuluk antrenörü. • Türkiye’de ilk ve tek akustik ağaçlardan ney yapan kişi olarak kültür bakanlığı ney yapım sanatçısı . • 2008, 2009, 2010 yılları arasında Diyanet işleri başkanlı tarafından düzenlenen Güzel Ezan okuma yarışmalarında ilk üçün içerisinde dereceler yaptı.2008 yılında Milli Eğitim Bakanlığı nın yapmış olduğu türk halk müziği yarışmasında Türkiye altıncısı oldu. . 2010 yılı Diyanet işleri başkanlığı Türk Tasavvuf Musikisi korosu seçmelerini kazandı ve halen bu görevi sürmekle beraber din görevlisi bulunduğu 75 yıl camii imam hatipliğim devam etmekte. Deyim doğru olursa, tepeden tırnağa kültür, sanat ve yaşam sevgisi… Daha şimdiden,gelen konukların uğramadan geçemeyeceği ve tur programcılarının en güvendikleri aktivist oluvermiş.. Tatlı dili, gülen yüzü, her şeyden önce içten duruşu öne çıkmış, el becerileri, sanatçı ruhu ile çok güzel kombinasyon oluşturmuş. Uzun süren uğraş, yılmayan ve pes etmeyen bir istek sonrası, PİRİ REİS KÜLTÜR MERKEZİ’nde amacına uygun kullanabileceği bir oda temin ve tefriş ederek, yeteneklerini paylaşabileceği bir ortam oluşmasını sağlamış, belki de yaşamında en çok istediği, arzuladığı olayı gerçekleştirmiş… Artık, çok büyük sorumluluk taşıyordu. Bu sorumluluğunun farkında olarak çalışmalarını sürdürmek ve yeteneklerini başkaları ile paylaşmak gibi çok güzel bir düşünceyi yaşama geçirmek kendi ellerinde idi. İstediği ortam oluşmuştu. Karaman’da Kirişhane’si bulunan Yunus Emre’nin yaptığı kirişleri taşıyan oklar, şimdi kendi yaptığı kirişleri taşıyor, onun mesleğini sürdürmenin gururunu yaşıyordu. Sevgi güvercinlerini Karaman’dan dünya’ya uçuran Yunus Emre’nin şiirlerini, o güzel sesi ile okuyordu. Ney üflerken, Hz.Mevlana’yı ve Karaman’da yatan ailesini getiriyordu akıllara. Yaptığı ebrular, hayal alemini zorluyor, renk ve biçim birlikteliğinin en güzel örneklerini ortaya koyuyordu. Hat sanatının hünerlik isteyen estetiğini, unutulmaması için, unutturmamak için inadına yapıyordu, inadına asıyordu tabloları duvarlara. O özlediğimiz dost ortamını, sohbet geleneğini yaşatmayı gösteriyordu, yaptığı programlarla. Evet, hoca bu idi. Açtığı sanat galerisi ile, sanal ortamda değil, gerçekte paylaşımda bulunmayı amaçlamış ve başarılı olmuştu. Bu merkez onun yaşam kaynağı, hayat okulu idi Çıktığınız her basamak sizi daha da yoğunlaşan kültür ve sanat ortamına sürüklüyor, alışık olmadığımız bir dünyayı algılamamızı sağlıyordu. Bu güzel galeriyi gezdikten sonra söylenecek söz kalmıyor, diyebileceğimiz tek sözcük kalıyordu, “Eline, koluna, diline sağlık Hocam” Kültür Merkezi’nin basamaklarını çıkarken, her basamakta bunları hissediyorsunuz. Ve her adımda, kültür ve sanat ortamı yoğunlaşıyor, attığınız her adım sizi alışık olmadığınız dünyalara götürüyor.