"Karaman Yunus'un yurdu. Ozanı da, şairi de eksik olmaz"

Yayınlanma: 02.02.2022 14:17 Güncelleme: 02.02.2022 14:43

“Şair söz ustasıdır. Bilinçli ve iyi bir gözlemcidir. Sözünün bilincinde olan kişidir. Hayal kuran, sorgulayan, toplumun gören gözü, söyleyen dilidir” diyor şair-yazar Hikmet Elitaş, şairliğinin tanımını yaparken...

Röportaj: Sultan Akbulut Fotoğraf: Yasemin Küçükcicibıyık Çocukluk yaşlarında Takvim yapraklarındaki mani ve atasözlerini biriktirerek başlayan ve sonrasında kendi duygularını dizelere dökerek başlayan şairlik tutkusuyla yazdığı birçok şiiri ödüller alan, hatta bestelenen Hikmet Elitaş ile Karaman için tarihi ve maneviyatı büyük olan Aktekke Mader-i Mevlana Camii ve Hacıbeyler Camisinin avlusunda karlar altında şiir, edebiyat, İLESAM ve Âşıklık geleneğini konuştuk… “İLESAM, Türkiye’de ilim ve edebiyat alanında faaliyet gösteren ilk ve en büyük meslek birliğidir” -İLESAM nedir, Karaman’daki faaliyetleri nelerdir. Kaç üyesi var? Hikmet Elitaş: Aslında bu uzun bir konu. İLESAM yani Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin Merkezi Ankara’dadır. Dernek veya vakıf değildir. Meslek Birliğidir. 1983 tarihinde Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birlikleri hükümleri uyarınca kurulmuştur. Kuruluşu ve faaliyet alanı Kanunla düzenlenmiştir. Bende uzun yıllardır Karaman Temsilciliğini yürütmekteyim. İLESAM’ın temel fonksiyonu, ilim ve edebiyat eseri sahiplerinin mali ve manevi haklarını korumaktır. İLESAM’ın koruma alanında bulunan edebiyat eser sahipliği alanları; hikâye, şiir, roman, deneme, fikir, araştırma, inceleme, edebi tenkit, hatıra, gezi, tercüme, biyografi, çocuk edebiyatı, fıkra gibi alanlardır. Zorunlu organları Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu, Disiplin kurulu, Haysiyet Kurulu, Radyo-Televizyon kurulu olup, Türkiye’de ilim ve edebiyat alanında faaliyet gösteren ilk ve en büyük meslek birliğidir. Üyelerinin eserler üzerindeki mali haklarının takibi, telif ücretlerinin tahsili ve bu ücretlerin dağıtımı İLESAM tarafından yapılır. Meslek Birliği, yetki vermiş üyelerin temsilcisi durumundadır. Bu hakları Meslek Birliğinden başka kuruluş ve kimseler takip edemez. İLESAM’ın üyelerin haklarını, telif alacaklarını korumak yanında mesleki yayınlar yapmak, lokaller açmak, yardım sandığı oluşturmak, TV ve radyolarla sözleşmeler yapmak, eser konusunda itilaf olduğunda mahkemelerde bilirkişi bulundurmak, üyeyi savunmak, izinsiz yayınlanan eserleri takip gibi birçok faaliyetleri var. Türkiye genelinde 3500 civarı üyeye sahiptir. Üç ilde Şubesi, Azerbaycan’da ve 70’e yakın ilde de Temsilciliği ve Üniversite temsilcilikleri vardır. Karaman’da İLESAM’a kayıtlı 20 üyemiz var. Karaman’daki üyelerimizle Genel Merkezin desteği ile zaman zaman edebiyat buluşmaları ve kültürel faaliyetlerde bulunuyoruz. Ayrıca büyük fuarlarda üyelerine ücretsiz fuar desteği sağlamak gibi bir faaliyeti oluyor. İLESAM’ın bazı yayınevleri ile de anlaşması var. Kitap yayını konusunda biz üyelere kolaylık sağlanıyor. Üyeler böyle faaliyetlerden yararlanabiliyor. Ücretli ve ücretsiz kitap ve dergi yayınları da mevcut tabii. Örgütlü olmanın faydaları var elbette. “Karaman Yunus’un yurdu. Ozanı da, şairi de eksik olmaz” -Bir dönem Karaman Âşıklar Derneği’nin başkanlığını da yaptınız. Derneğin Karaman’daki faaliyetleri devam ediyor mu Sayın Elitaş. Âşıklık geleneğinin Karaman’da günümüzdeki temsilcileri kimlerdir? Hikmet Elitaş: Evet. Dernek 1990 ve 2000’li yıllarda faaliyet gösterdi. 2007 yılında kapandı. Güzel faaliyetler yaptı. Ama dernek üyelere yeterli imkân sağlayamadı. Kısıtlı imkânlarla yöresel kaldı. Âşık Mevlevi, Zeyneli, İsa Oğuz, Cezayiroğlu, Mustafa Varel gibi üyelerin birçoğu rahmetli oldu. Hayatta olan arkadaşlar bireysel çalışmalarını bugün de sürdürüyorlar tabi… Karaman Yunus’un yurdu. Ozanı da, şairi de eksik olmaz. Derler ya göl yerinde su eksik olmaz diye. Âşıklık geleneği veya sanatı usta-çırak ilişkisinin sağlam olması gereken bir sanat. -Ne zaman şiir yazmaya başladınız? Hikmet Elitaş: İlkokul yıllarımda babam duvar takvimi olarak Ülkü takvimi alırdı.  Yaprakların arkasında manzum atasözleri ve maniler olurdu. Bunları yazdığım bir defter oluşturmuştum. Takvimdeki ve ilkokul kitaplarımdaki beğendiğim şiir ve sözleri bu deftere yazıyordum. Tabi zamanla kendimde bir şeyler yazmaya başladım. Yakın zamana kadarda saklıyordum. Taşınma esnasında kaybettim.  Böyle başladığımı düşünüyorum. Ortaokul ve lise yıllarımda devam etti. Ortaokul ve lisedeki arkadaşlarım şahittirler. İlk şiirim 1982’de Karaman’ın Sesi gazetesinde yayınlandı. O gazete nüshasını hâlâ saklıyorum. Sonrasında hep devam etti. “Bazıları şairler için söz sultanıdır derler. Bu tanım Yunus’a yakışır, Mehmet Akif’e yakışır”  -Size göre şair kime denir? Hikmet Elitaş: Şairin de şiirinde çok tanımı yapılmıştır. En önce şair söz insanıdır, kelimeleri iyi kullanan şiir ustasıdır, şuurlu insandır. Bilinçli ve iyi bir gözlemcidir. Sözünün bilincinde olan kişidir. Zaman zaman hayal kuran, zaman zaman sorgulayan kişidir, toplumun gören gözüdür, söyleyen dilidir. Şiiri de öyle kurar. Şiirde ne bir eksik ne bir fazla kelime kullanmaz. Şair, şiirde önce ne anlatmak istediğini çok iyi bilmeli. Olaylara bakmayı, görmeyi ve gönül süzgecinden geçirerek, en etkili kelime ve sözleri kullanarak yazmayı bilmeli. Bazıları şairler için söz sultanıdır derler. Bu tanım Yunus’a yakışır, Mehmet Akif’e yakışır bence. Bütün bunları toplarsak yine de şairi tarif etmiş olamayız belki de. Ama kısaca şair söz ustasıdır. -Yazdığınız şiirleri hiç yırtıp attığınız oldu mu? Hikmet Elitaş: Yırttığım şiirim çok azdır. Bir-ikiyi geçmez. Katlayıp, kıvırıp bir yerlere sokmuşumdur. Bir satır bile iki satır bile olsa saklamışımdır. Çünkü bir gün o şiire dönmeyi düşünmüşümdür. Birazda kıyamamış olduğumdandır belki de.  Ama bu şiir olmadı, olmayacak deyip beğenmediğim şiiri yırtmışımdır.  Ama bu durum çok azdır. -Birçok yarışmada ödüller aldınız, birçok şiiriniz bestekârlarca Türk Sanat müziğinin değişik makamlarında bestelendi ve TRT repertuarında yer aldı. Bu eserler hangileri? Hikmet Elitaş: Şiir olarak ta, şarkı olarak ta takdir gördüğümüz yerler oldu. Tabi şiir ile güfte biraz farklılık gösteriyor. Güfte tarzındaki bazı şiirlerim Abdullah Kantar, Murat Demirhan, Elif Sinem Olgun, Mehmet Erkoç, Aydın Tekindor, Sıtkı Sahil, Murat Ay, Suphi İdrisoğlu, R. Kaan Birkalır, Macit Güneş, Feyzullah Sarıkartal, H.Cemil Şensever, Hikmet Ulutaş, Murat Seçkin, Prof.Dr. Kubilay Kolukırık, TRT Şefi Ahmet Kadri Rizeli gibi yaşayan birçok bestekârlarca TSM’nin değişik makamlarında bestelendi, notaya alındı. Abdullah Kantar hocamla yaptığımız Kürdîlihicazkâr makamındaki “Koy bölünsün Uykularım ikiye” isimli eser altın elma ödülü aldı. TRT repertuvarında yer aldı, Tuğçe Pala tarafından da seslendirildi. Birçok şarkım halen kurulda bekliyor. Bir iki tane de ilahi var. TRT repertuarı zor bir süreç. Biz yani söz yazarları eser gönderemiyoruz. Bestekâr gönderebiliyor. Yıllar sonra olumlu veya olumsuz cevap geliyor. Tabi şarkının bestekarına. Oda isterse bize bilgi veriyor. Bazı eserlerim yani güftesini yazdığım şarkılar Kadıköy belediyesinin, Çekmeköy belediyesinin korolarında seslendirildi. Bu şarkılarda koroların arşivinde. Bazıları bestekâr veya okuyan ses sanatçısının katıldığı televizyonlarda yayınlandı. TRT Ankara Radyosu THM sanatçısı İmran Koç bir şiirimi türkü formunda bestelemişti. Yarım kaldı çalışma. Umarım tamamlanır. -Gençlerin edebiyata ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hikmet Elitaş: Gençler önemli, gençliğimiz önemli. Gençlerimizin edebiyata yeteri kadar ilgi gösterdiğini söyleyemeyiz. Herkesin edebiyatçı olmasını isteyemeyiz ama biraz ilgi bekleriz. Yaşadığı ülkenin değerlerini bilmesini isteriz. Dilini kültürünü tarihini bilmesini isteriz. Zaman zaman bilgi yarışmalarında gençlerimizin bu tür sorunlarına şahitte oluyoruz. Sosyal medyaya düşüyor yani.  Öğretmen arkadaşlarımızın da serzenişlerine şahit oluyoruz maalesef.  Burada bütün kabahati gençlere atmak da doğru değil. Tabii okuyan anlayan ilgi alaka gösteren, sorgulayan gençler var ama çok az. Sosyal medyaya, internete gösterilen ilgi kitaba gösterilmiyor. Başta eğitim sistemini sorgulamalıyız. Bu konuda anne-babaya, öğretmenlere büyük görev düşüyor. Ekonomik şartlarda göz önünde bulundurulmalı tabi. Bu konular yetkililerce masaya yatırılıp tartışılmalı, çözüm bulunmalı diye düşünüyorum. -Var mı Karamanlı genç şairler, ya da adaylar… Bu yolda yürüyen gençlere tavsiyeleriniz neler olurdu? Hikmet Elitaş: Zaman zaman bizi buluyorlar. Ulaşıyorlar. Abilik etmeye çalışıyoruz. Yüz yüze geliyoruz. Bazen telefondan görüşmelerimiz oluyor. Yazanlar uğraşanlar var. Karaman’dan olduğu gibi Çevre illerden de oluyor. Teşvik edilmeliler, ilgi görmek istiyorlar. Kendilerine söylüyoruz. Bu arkadaşlarımız, kardeşlerimiz edebiyatla uğraşacaksa şiir yazacaklarsa şiirin kurallarını-kaidelerini bilmeliler. Hece veznini, aruz veznini, imge kullanmayı bilmeliler. Şairleri okuyup bilmeliler. Çok okumalılar. Türk edebiyatını, yazarları, şairleri ve şiir tahlillerini okumalılar. Dünya edebiyatını okumalılar. Söylüyoruz mesela Cemile’yi okumayan eksiktir. Edebiyat toplantılarına şiir sohbetlerine katılmalılar. Edebiyat dergilerini okumalılar. Bir de yazı ve şiirlerin şehir dışına taşınması, aktarılması önemli. Türkiye geneli yayınlanan edebiyat dergileri var. Abone olunmalı, buralarda yazılmalı, yazılanlar kendi defterimizde kalmamalı, yayınlanmalı. Genç arkadaşlar bu hususta biraz çekiniyorlar. Ya olmadı derlerse, eleştiri alırsa diye.  Mesela ben yıllık beş-altı dergiye aboneyim. Sosyal medya haricinde edebiyatı takip etmeye çalışıyorum. Edebiyatta ne olup bittiğini anlamaya, öğrenmeye çalışıyorum. Zaman zamanda şiirlerim yayınlanıyor. -Kitap çıkaran Karamanlı şair ve yazarların sayısı gün geçtikçe artıyor. Karaman’daki ve kültür ve sanat yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hikmet Elitaş: Bunu çok önemsiyorum. Gerek şahıs olarak gerekse İLESAM Temsilcisi olarak desteklemeye çalışıyorum. Daha fazla olması lazım diye düşünüyorum. Bu konuda çevre illere göre biraz gerideyiz sanki. Ama ümitliyim. Bu artış bizim bu şehirdeki yaydığımız havaya bağlı biraz da. Yani edebiyat havasına. Yaptığımız faaliyetlere bağlı. Geçtiğimiz yıl Belediyemizce kitap fuarı açıldı. Önemli bir faaliyetti, güzel bir gelişme idi. Başkaca kültür faaliyetlerine de ev sahipliği yapmalı. Kültür sanat konusunda yerel yönetimlere, kurumlara, iş insanlarına da önemli görevler düşüyor elbette. Kültür sanat faaliyetleri yerel yönetimlerin asli görevidir. Karaman’da hâlâ neden bir musiki cemiyetimiz yok. Neden Belediyenin bir korosu yok. Tiyatrosu yok. Gelişmişlik göstergesi sadece yol kaldırım mı.  Böyle mi olmalı. Sosyal belediyecilik yardım yapma anlayışının ötesine geçmeli. Batı illerinde ‘’Kültürel Gelişmişlik’’ diye bir kavram var. Bu konuda Üniversitemize, Edebiyat fakültemize, Kültür Müdürlüğümüze önemli görevler düşüyor. Çevre illerle kıyaslayınca maalesef üzülüyoruz. Tabii yazar ve şairin yani edebiyatçının şahsi çabası, gayreti dışında yerel yönetimlerin, kurumların edebiyata, kültüre, sanata bakış açısı çok önemli. Bu son konuyu zaman zaman dile getiriyoruz. Edebiyat, sanat kıymet verilen yerde yaşar. Değer verilirse kökleşir. İtibar görmediği yerde de yaşamaz. Ama bu şehir Türk dilinin başkenti, Yunus’un yurdu. Edebiyatın, kültürün sanatın daha bir ilgi görmesi lazım diye düşünüyorum. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz Sayın Elitaş. Ben de teşekkür ederim.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız