KAMULAŞTIRMA DAVALARI

Yayınlanma: 27.08.2025 13:37 Güncelleme: 27.08.2025 13:37

            Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı bazen bireyler tarafından değil doğrudan idare tarafından ihlal edilebilmektedir. Bu durumun en çok görüldüğü hallerden biri de kamulaştırma işlemleridir. Kamulaştırma en kısa tanımıyla devletin kamu yararı amacıyla özel mülkiyete el koymasıdır. Her ne kadar mülkiyet hakkının ihlali gibi görünse de kamulaştırma işlemi meşruiyetini Anayasa madde 46’dan almaktadır. Buna göre kanunda gösterilen usul ve esaslara uyulması şartıyla idari makamlar özel mülkiyetteki taşınmazları uhdelerine katabilmektedir.             Buradaki temel kaide kamulaştırma işleminin mevzuata uygun olarak yapılmasıdır. Aksi halde “kamulaştırmasız el atma” gündeme gelir ki bu durum, idarenin hukuka aykırı şekilde taşınmaza müdahalesi anlamını taşımaktadır. Bu hallerde idare tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmamakta doğrudan bireylerin taşınmazlarına rızaları dışında müdahale edilmektedir. Örneğin; elektrik direği dikilmesi, boru hattı geçirilmesi gibi. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla kabul edildiği üzere kişiler idarenin bu haksız tecavüzüne karşı iki farklı dava imkânına sahiptir. Bunlardan ilki müdahalenin men’i (el atmanın önlenmesi) davasıdır. Bu dava ile taşınmaz maliki idarenin, haksız fiili müdahalesinin sona erdirilmesini ve taşınmazının eski hale getirilmesini talep etmektedir. Ancak eski hale getirme bedeli taşınmaz bedelinden yüksek ise mülkiyetin idare adına tesciline kara verilmektedir. Bunun dışında uygulamada bedel davası olarak da bilinen kamulaştırmasız el atma davası da açılabilir. Bu dava ile malik, taşınmaza müdahale edilen kısmın dava tarihindeki bedelini idareden almakta karşılığında ise ilgili kısmın mülkiyeti idareye geçmektedir. Bir anlamda bu dava ile idarenin hukuka aykırı işlemine meşruluk kazandırılmaktadır. Ayrıca bu davalarla birlikte ecrimisil davası açılabilmesi de mümkündür. Bahsi geçen davalar idarenin kamulaştırmaya dair herhangi bir işlem tesis etmeden doğrudan taşınmazı işgal ettiği hallerde söz konusu olmaktadır. Anayasa ve kanunlara uygun bir kamulaştırmadan bahsedebilmek için; *Kamulaştırmaya “yetkili bir idarenin” bulunması, *Kamulaştırmayı zorunlu kılan bir “kamu yararı” bulunması, *Kamulaştırılacak taşınmazın “özel mülkiyete konu taşınmaz” olması, *Kamulaştırma bedelinin “peşin ödenmesi” gerekmektedir. Elbette ki bu şartlar genel nitelikte olup özel kanunlarda düzenlenen usullere de uyulması elzemdir. Bu şartların sağlanmasının ardından kamulaştırılacak olan taşınmazın tapu siciline kamulaştırma şerhi verilmektedir. Akabinde taşınmaz bedelinin tespitinin yapılabilmesi için kıymet takdir komisyonu kurulur. Bu komisyon kamulaştırılacak taşınmazın malikine ödenecek bedeli ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekirse mahalli emlak bürolarından sorarak tahmini bir bedel ortaya koymaktadır. Bu bedelin belirlenmesiyle birlikte idarenin ve bireylerin menfaatlerini dengede tutabilmek üzere taşınmaz maliki idare tarafından uzlaşmaya davet edilir. Uzlaşmada komisyon tarafından belirlenen bedel üzerinden pazarlık ile taşınmazın satın alınması denenmektedir. Tarafların anlaşması halinde bedel, malike ödenerek taşınmazın mülkiyeti idare adına tescil ettirilir. Böylece başkaca bir davaya gerek kalmadan kamulaştırma işlemi tamamlanmış olmaktadır. Ancak tarafların uzlaşamaması halinde Kamulaştırma Kanunu md. 10 uyarınca idare tarafından malike karşı “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılmaktadır. Bu dava ile idare, kamulaştırılan taşınmaz için malike ne kadar bedel ödenmesi gerektiğinin belirlenmesini ve taşınmazın mülkiyetinin adına tescilini istemektedir. Dava sonunda bilirkişiler aracılığıyla belirlenen bedel malike ödenerek idare taşınmazın mülkiyetini kazanmaktadır. Aynı zamanda taşınmaz maliki; kamulaştırma işleminin hukuka aykırı olduğu, kamu yararının bulunmadığı ve kamulaştırma sürecinin eksik ya da hatalı yürütüldüğü iddialarıyla idareye karşı idari yargıda “kamulaştırma kararının iptali davası” açabilmektedir. Böyle bir davanın açılması halinde yukarıda belirtilen kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası işbu davayı bekleyecektir. Ancak iptal davası açısından birtakım sürelerin olduğu da unutulmamalıdır. Son olarak kamulaştırmaya ilişkin açılabilecek davalardan biri de “kamulaştırılan malın geri alınması davasıdır.” Belirtmek gerekir ki kamulaştırılan taşınmazlar özgülendikleri kamulaştırma amacı dışında başka bir amaca tahsis edilemezler. Kamulaştırma amacı dışında kullanılan ya da özgülendikleri amaç için kullanılmayan taşınmazlarla ilgili olarak, kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren beş yıl içerisinde taşınmazların eski sahiplerinin geri alma hakları bulunmaktadır. Konuyla ilgili Yargıtay belediye hizmet alanı olarak kamulaştırılan taşınmazın LPG istasyonu yapılması için ihaleye çıkarılmasını geri alma davasının kabulü için hukuka uygun bir sebep saymıştır. Sonuç olarak yazımızda genel hatlarıyla belirtilen kamulaştırma her bir aşamasıyla dikkatli yürütülmesi gereken bir süreç olup taşınmaz maliklerinin ve hak sahiplerinin mağdur olmaması adına hukuki destek almaları önem arz etmektedir.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız