İSRAİL OĞULLARI GİBİ OLMAYALIM

Yayınlanma: 08.10.2025 12:48 Güncelleme: 08.10.2025 12:48

Kendinden büyüklerden korkan, onlara yakın duran, onların artıklarıyla geçinen, kendinden küçükleri boğup öldüren ve yiyen sırtlan, kaybolmuş, bir iki gün aramışlar ve görülmeyivermiş. Ondan korkan hayvanlar, uzaktan aramaya, gidip geldiği yerleri ve kaldığı yerleri korkarak ve içten sevinçle aramaya başlamışlar. Bir gün haber gelmiş filan ağacın gölgesinde yatarmış. Uzaktan bakmışlar hâlâ sağmış. “Ne yapalım” toplantıları yapmışlar; karar: Aleyhinde laf etmemeye, haberleri yokmuş gibi davranmaya karar vermişler. Derken oradan geçen aslan, bunların titrek hallerini görünce, “Ne oluyor burada?” demiş. “Sırtlan, birkaç gündür görünmüyor, yanına yaklaşamıyoruz, uzaktan canlı olduğunu tüylerinin sallanmasından anlıyoruz” demişler. Aslan gitmiş, bakmış, ölmüş; almış leşini de, önlerine atmış. Çocukluğumda Toros dağlarındaki bazı köylerde sırtlanın adı, alçak, kurnaz olduğu ve hep artık yediği anlatılırdı ama bizim köylerde hiç sözü edilmezdi ve hâlâ yok. Her hayvan kendi yaratılış kanunlarına uyar. Onun için, sırtlanı bile aşağılama niyetim yok. Yaratılış kanununu değiştirme özelliğini Allah,  yalnız insana vermiş. Rabbimiz, bu dünyayı imtihan salonu yaptığından insan, isterse Allah’a kulluk yapar bu dünyada insanca yaşar, dilerse kula kulluğu seçer, hayvanlardan aşağıya düşer. Kula kulluk nasıl olur, kula kul olanlar nasıl aşağılanır bunu ABD Başkanı Trump en kötü bir şekilde dünyanın gözüne sokarak gösteriyor. Rabbimiz buyurur: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten yasaklayan bir cemaat olsun. İşte kurtuluşa erenler onların ta kendisidir. Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, ayrılığa düşen ve parçalananlar gibi olmayın. En büyük azap işte onlaradır.” (Al-i İmran süresi ayet 3/104-195) İnsanlık, kula kulluğu kabul edişinden sonra eğitimli inkârcıların, ateistlerin, deistlerin, hırsızların, uluslararası dolandırıcıların, soyguncuların, ülke toprağı çalanların, kadın tacirlerinin, uyuşturucu tüccarının… artmasıyla kula kulluktan memnun olanlar bile rahatsız oluyor, şikâyetini sesli söylemeye başlıyor. Sizin aranızda bir ümmet bulunsun. O ümmet ne yapacak? İnsanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülüklerden yasaklayacak, koruyacak. İşte kurtuluşa erenlerde bunlardır. Bir başka ayet-i kerimede Allah (C.C.), “Biz sizi orta bir ümmet kıldık” diyor. (Bakara 143) Yani en hayırlı ve orta bir ümmet kıldık. İslâm ümmetinin dünyada yaşayan bütün insanlardan hayırlı olduğuna dair bu ayet-i kerime vardır. Bir başka ayet-i kerimede Allah (C.C.), “İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek için çıkarılan en hayırlı ümmetsiniz” diyor. (Al’i imran 110) Buna benzer Yahudiler hakkında da ayet nazil olmuştur. “Ey İsrail oğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın” (Bakara süresi ayet 2/47) diyor. Üstünlükleri nereden? Yahudi ırkından olmaları nedeniyle değil, Hz. Musa’ya iman etmeleri, Tevrat’a göre hareket etmeleri nedeniyle üstün kılınmıştı. Allah (C.C.) Hristiyanlar hakkında da, Al-i İmran 55. ayetinde; Hz. İsa’nın talimatı doğrultusunda hareket edenleri, kıyamete kadar üstün kılacağını zikrediyor. Ama o İncil’e, o Tevrat’a, o Musa’ya ve o İsa aleyhisselamlara karşı gelmeleri; “Sen bu çağı bilmiyorsun, biz, daha iyi biliriz” diyerek kendilerini Rab yerine koydular ve bu şikâyet ettiğimiz olaylar çoğaldı. “Hayırlı ümmet”in vasıflarını sayıyor Rabbimiz. Bütün insanları hayra davet edecek. Hayırdan kasıt İslâm’dır. Hayırlı bir ümmet olmak için iyiliği emredecek, iyilikten kasıt nedir? Allah’ın (C.C.) helal kıldığı ve emrettiği ve Resulünün anlayıp açıkladığı şeyler. Münkerden kasıt, Allah’ın ve Resulünün yasak ettiği şeylerden sakınmaktır. Bu üç görevi yerine getirecek olursa, “İşte onlar kurtuluşa erenler onlardır” diyor. Uluslararası anlaşmazlıkların, harplerin, terörün temelinde de, “Benim dediğim dedik, çaldığım düdük” mantığı yatar. Yönetim Müslümanların eline geçerse söz Müslümanların olmaz. Bütün insanlar tarağın dişleri gibi eşittirler ve Allah’ın sözüne muhataptırlar. Kim daha fazla Allah’ın kelamına bağlılık gösterirse o Allah’a daha fazla yaklaşır. İyiyle-kötüyü, meşru olanla meşru olmayanı insanlar belirlemeye kalkarsa sekiz milyar insan sayısınca iyi veya kötü tarifi ortaya çıkar. Bugünkü kanunlara göre, polisin vesika verdiği kadın zina yaparsa meşru, vesikasız yaparsa fuhuş yapmış olur. Birisi birinin cebinden bin lira çalarsa hırsız olur, başka birisi devletin cebinden milyarları götürürse iş bilen, iş bitiren adam olur. 200 devletin başkanları, kendi dediğinin doğru olduğunu iddia eder. Dünyadaki her siyasi partinin de kendine göre doğrularını parti programı olarak sunar ve çatışmalar, hakaretler, iftiralar, susturmalar… başlar. Hayırlı ümmet ise bütün partilerin, devletlerin başkanlarını ve onlara oy verenleri yaratan Allah celle celalühün emir ve yasaklarını önerir tüm insanlığa. İyi ile kötüyü belirleme hakkını insanlara verirseniz iş karışır. Müslümanlar dünyadaki hukuki, siyasi, ahlâki karışıklıkları önlemek için Allah’ın emrettiklerini peygamberinin anladığı ve uyguladığı şekilde insanlara duyurup yapılmasını istemek zorundalar. Sahip oldukları imkânlar/olanaklar oranında, bu günlerde İslam’ı yaşama yolunun ilk adımını, dünyaya gösteren Filistinli Müslümanlar, ilk adımda, insanların İslam’a bakmasına sebep oldular. Bizler de, İsrail oğullarının arkasında giderken düşmanla karşılaştıklarında, Hazreti Musa aleyhisselama: “Musa'nın kavmi: ‘Ey Musa, onlar orada kaldıkça biz oraya hiçbir zaman girmeyiz. Sen ve Rabbin gidiniz ve onlarla harp ediniz. Biz burada oturacağız’ demişlerdi.” (Maide süresi ayet 5/24) Biz de, böyle diyenlerden olmaktan kendimizi kurtaralım.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız