İSLÂM'IN İKİ EMRİ
28 Haziran 2023 Çarşamba günü, Rabbimizin iki emrini yerine getirdik. Allah’ımıza hamdolsun. Biz, bir millet iken bizi ırk, mezhep, meşrep… nedeniyle parçalayan ve hepimize birer ad veren ve bizi parça parça yutmak isteyenlere şuurlu veya şuursuz bir şekilde “Biz, ayrılamayız” mesajını verdik. Her parti, dernek, cemiyet, vakıf… gibi kuruluşlarla kendi görüşlerini dillendiren ama kendisinin Müslüman olduğunu söyleyenlerin hepsi bir şekilde bu Kurban Bayramı’nda bayramla ilgili bir hizmetin bir tarafından tuttular. Modaya uyup, “Biz ateistiz” diyenlerin de mahallesine uzak yerlerde bayram namazına katıldıkları görüldü. Yıllardır, aylardır, haftalardır, anne ve babasını ziyaret etmeyenler de, bu mübarek bayram nedeniyle ziyaretlerini yaptılar. Hani televizyonda koyun sürüsü ile kuzuların kavuşma ve bir dakikada her koyun ve kuzunun yavrusuyla buluşması gösterilir ya, işte bu bayramda Müslüman insanların buluşmaları da gerçekleşti. Şemdinli’deki anne ve babasını ziyarete giden Ezine’deki bir görevli, Bodrum’dan Hopa’ya giden bir Müslüman’ın, bayram boyunca İstanbul sokaklarının bom boş olduğunu haber yapan televizyonların haberlerinden öğreniyoruz ki, milyonlarca ana kuzusu, anne ve babalarıyla buluştu bu kurban bayramında. Biz, küçücük bir meydanda, yüzlerce koyun ve kuzunun, bir dakikada nasıl buluştuklarına şaşarız da, milyarlarca Müslüman’ın dünya üzerinde nasıl buluştuklarını hatırımıza bile getirmeyiz. Olsun. Hatırımıza getirmediğimizi yapıyoruz ya, işte o bize yeter. İşte bu buluşmayı sağlayan Rabbimizin, Arapçasında üç kelimelik, Türkçesinde altı kelimelik emridir: “Fesalli lirabbike venhar/Rabbin için namaz kıl, kurban kes.” Rabbimizden gelen üç kelimelik bir emir, dünya genelinde annelerin, babaların, hocaların, büyüklerin, küçüklerin, yakınların, uzakların, zenginlerin, fakirlerin, generallerin, erlerin, işçilerin, işverenlerin... gönüllerini, mutluluklarını, sevgilerini, saygılarını, kasalarını… birbirlerine açtıkları günleri getiriyor. İstanbul, ülke ekonomisinin yüzde 48’ini üretirken 68 ilden daha fazla üretirken, Kurban Bayramı nedeniyle Edirne’den Hakkari’ye Muğla’dan Artvin’e kadar Türkiye’nin bütün şehir ve köylerinde, kıyılarda ve dağ başlarında, göl kenarlarında…34 plakalı arabalarıyla kazandıklarını dağıtmalarına da sebep olmaktadır. İslam’ın üç kelimelik iki emri sağlıyor bunu. Ayçiçekleri gibi yüz yüze gelip aynı hizada durup aynı yere dönerek, aynı kelimeleri “Allah’ü ekber/En büyük Allah’tır” sözünü tekrarlayarak, kimsenin diğerine büyüklük taslamasına gerek olmadığı hatırlatılırken yönümüzü kıbleye dönerek, “Ne Moskova, ne Pekin’e, ne Amerika, yalnız va yalnız bütün alemi yaratana kulluk” diyoruz. Namazdan selamla çıkarken sağımızda saf tutan her dilden, her renkten, her mezhepten, her meşrepten insana Allah’tan selamet, sağlık, afiyet dilerken ayrılıkları ve aykırılıkları İslam kalıbı içinde cennete layık hale getirmedir. Bayram namazında dokuz tekbirle dile getirdik ki, ölümlülerden kimse büyüklük taslayamaz. Büyüklük taslamaya kalkarsa firavun gibi denizin en derin yerinde ateşin içine atılır. “Ben Alemlerin Rabbine teslim oldum” diyen İbrahim Aleyhisselam da ateşin içinde bahar havası yaşar. Ya İslam’ın bütün emir ve yasakları uygulansa ne olur?