“insanlığımız Nerede?

Yayınlanma: 26.11.2013 10:00 Güncelleme: 23.05.2025 21:34

CHP BELEDİYE BAŞKAN ADAYI M. ÜNVER;

CHP Karaman Belediye Başkan Adayı Merih Ünver’in sosyalgündeminiz.com’da yazdığı, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele günü” ile ilgili köşe yazısını sizlere aktarıyoruz. İNSANLIĞIMIZ NEREDE? Bu gün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü. Tarih öyle durduk yere belirlenen bir tarih değil elbette. Tüm uluslararası günlerde olduğu gibi bu günde simgesel bir olay baz alınmış.... 1960’lı yıllarda Latin Amerika’nın küçük bir adası olan Dominik Cumhuriyeti’nde ezilenlerle ezenler arasında kıyasıya yaşanan mücadelenin olduğu günlerde, ağır baskı ve yıkım politikaları uygulayan Trujillo Diktatörlüğüne karşı haykıran insanlar onurlu mücadeleleri sonucunda önemli kazanımlar elde ederler.  Bu mücadele ile özdeşleşen üç kız kardeştir “Mirabel Kardeşler”. Tüm tehditlere rağmen mücadeleden geri durmazlar. 25 Kasım 1960 tarihinde bir uçurumun dibinde cesetleri bulunur. Bu ölümler için trafik kazası açıklaması yapan diktatörlüğün yalanı kısa sürede ortaya çıkar. Mirabel Kardeşlerin tecavüz edilerek katledildiği anlaşılır. Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadelenin öncülerinden olan Mirabel Kardeşler bu mücadele içinde sembolleşir ve “Kelebekler” diye anılır. 1981 yılında Kolombiya’da toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım tarihi Mirabel Kardeşlerin anısına “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edilir. *** Aradan geçen onlarca yıla rağmen hala kadına yönelik şiddet devam ediyor. Dünyadaki kadınların yarısı hala şiddete maruz kalıyor. Her 6 dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Uluslararası Göç Örgütü her yıl 2 milyon kadının sınır ötesi kadın ticaretinde kullanıldığını açıklıyor. Bizde durum farklı mı?  Türkiye’de kadınların %97’si şiddete maruz kalıyor. Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında aile içi şiddet nedeniyle dövülen ve öldürülen kadınların haberlerini okuyoruz. Namus ve töre cinayetleri, koca-baba-ağabey dayakları magazinleştirilerek veriliyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların bunu hak edip etmediği tartışılıyor.  Uygulanan politikalar ve yasalar eliyle normalleştiriliyor. Ekonomi ve savaş politikaları sonucu işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik aile içi şiddetin, cinnetlerin, intiharların, fuhuşun, tacizin ve hırsızlığın artmasına neden oluyor.  Her geçen yıl kadına yönelik şiddet ve ölümlerde yüzde binlerle ifade edilen oranlarda artış oluyor.  Sonra da dönüp medeniyetten bahsediliyor.  Giyimi, eğitimi, yaşam alanları sorgulanıp bir de utanmadan özgürlükler ve demokrasi adı altında kadınlar kullanılıyor.  Bunlara dur diyecek olanlar vicdanlı, eşitliğe inanan insanlar ve kadınlardır. *** Kadın! Doğuran, doyuran, ilk gördüğümüz gülümseme, ilk sıcak kucak, koruyan, büyüten ve bencillik duygularından arınmış ana... Yüreğimizin çırpıntısı, sıkıntılarımızın ve dertlerimizin ortağı, ocağımızın ateşi, dumanı, sıcacık dost eli, çocuklarımızın anası, yol arkadaşımız... Toplumun yüzde ellisi olan sayısal çoğunluk. Üzerinden hesaplar yapılan ama yok sayılan! Ayaklarının altına serilen cennet eşimiz, kız kardeşimiz ve kızımız olunca cehenneme dönen... Kızgınlıklarımızın, çaresizliklerimizin, içimizdeki kin ve nefretin boşaltıldığı kum torbaları! Namusumuz ve namussuzluğu muzun imgeleri görülen... Anamız, kardeşimiz, yarimiz...  Nasıl varır ellerimiz dövmeye, öldürmeye? Nasıl söyler dilimiz kötü sözleri?  İnsanlığımız nerede?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız