İKİNCİ EL ARAÇ SATIŞLARINDA AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUK
Ülkemizde ticari hayatın önemli bir bölümünü araç satışlarının kapsadığı bir gerçektir. Bu araç satışları sıfır araç alımı olabileceği gibi ikinci el satışlar da olabilmektedir. Aynı şekilde satış türü itibariyle ticari veya adi bir araç satışı da gerçekleşebilmektedir. Bütün bunlar araç satışlarına uygulanacak olan hukuk kurallarının tespiti açısından önem arz etmektedir. İşbu yazımız açısından uygulamada daha çok karşılaşılan ikinci el araç alım satımları ve bunların ayıplı olması halinde tarafların hak ve yükümlülükleri incelenecektir. İlk olarak ayıp kavramının incelenmesinde fayda vardır. Ayıp; satıcının alıcıya karşı satılanda bildirdiği nitelikler ile satılanın kullanım amacı bakımından değerini veya ondan beklenen faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan niteliklerin satılanda bulunmaması halidir. Bir diğer ifadeyle ayıp, satıcının bildirdiği özelliklerin satılanda olmaması hali ile satılandan beklenen faydanın sağlanmasını engelleyen veya değerini düşüren eksikliklerdir. Araç satışları açısından ayıp örneklerine baktığımızda; aracın hasar kaydının olması, değişen parçalarının olması, kilometresi ile oynanmış olması gibi araca ilişkin her türlü kusur ayıp olarak kabul edilebilir. Ayıp kavramı hukuken açık ve gizli ayıp olarak ikiye ayrılmaktadır. Açık ayıplar; alıcının, satılanı teslim aldığı anda olağan bir gözden geçirmeyle tespit ettiği ya da edebileceği şekilde belli olan ayıplardır. Örneğin; araçtaki güneş yanıkları gözle görülebilen açık ayıptır. Gizli ayıp ise ilk etapta belli olmayan ve alıcı tarafından olağan bir gözden geçirmeyle tespit edilemeyen ancak zamanla ortaya çıkıp anlaşılan ayıplardır. Örnek olarak araç kilometresinin düşürülmüş olması alıcının tespit edemeyeceği sonradan ortaya çıkan bir ayıp türüdür. Ayıptan sorumluluk noktasında hukuken temel kural TBK/219-2’de belirtilmiştir. Buna göre satıcı ayıpların varlığını bilmese dahi ayıplardan sorumludur. Ancak bu kuralın birtakım kısıtlamaları vardır. Bunlardan ilki TBK/222’ye göre satıcı, kural olarak açık ayıplardan ve alıcının bildiği ayıplardan sorumlu değildir. Yani alıcının basit bir gözden geçirmeyle fark edebileceği ayıplardan dolayı satıcının sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak satıcı bu tür ayıpların bulunmadığını ayrıca üstlenmişse o halde sorumluluğu doğacaktır. Örneğin; araçta bulunan çizikler ve ezilmeler açısından satıcı, araçta herhangi bir ezik/çizik olmadığını sözleşmede taahhüt ederse sorumlu olacaktır. Satıcının sorumluluğunun doğabilmesi için bir diğer şart alıcının muayene ve ihbar külfetini yerine getirmesi gerektiğidir. Buna göre alıcı, satılanı devraldıktan sonra uygun bir süre içerisinde imkân bulur bulmaz satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıbın olup olmadığını kontrol etmek ve varsa bunu satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Aksi halde satılanı o haliyle kabul etmiş sayılacaktır. (TBK/223) Gizli ayıplar açısından da ayıbın ortaya çıkmasıyla birlikte satıcıya bildirilmesi gerekir. Aksi halde satıcının sorumluluğu doğmayacaktır. Ayıpların satıcıya ihbar edildiğinin ispat yükümlülüğü alıcıdadır. Bu nedenle noter kanalıyla ihtarname çekmek ya da iadeli taahhütlü mektup aracılığıyla bildirimde bulunmak alıcı tarafa ispat kolaylığı sağlayacaktır. Özetleyecek olursak satıcının ayıptan sorumlu olabilmesi için; ayıbın devir anında satılanda var olması, alıcının ayıbı bilmemesi ve alıcının muayene ve ihbar külfetini yerine getirmesi gerekmektedir. Elbette ki bu hususların her biri ayrıca başka soruları da doğurmaktadır. Ancak yazımızın muhtevasını genişletmemek adına değinilmeyecektir. Yalnızca Yargıtay kararlarına konu olan birkaç durumdan bahsedilecektir. Bu doğrultuda Yargıtaya göre alıcının aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü yoktur. (Yargıtay 13. HD. 2016/26690 E. 2019/9299 K.) Aynı şekilde aracın piyasa değerinin altında satın alınması ayıpların bilindiğine karine teşkil etmemektedir. (Yargıtay 13. HD. 2016/22567 E. 2019/4145 K.) Yine ekspertiz raporunda belirtilen eksiklikler sebebiyle satıcının sorumluluğu kalkmaktadır. Zira alıcının artık bu ayıpları bildiği varsayılır. Aracın ayıplı olduğu ve satıcının da bu ayıplardan sorumlu olduğu bir halde alıcıya kanunda bazı seçimlik haklar tanınmıştır. Bunlar; Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek SÖZLEŞMEDEN DÖNME, Satılanı alıkoyup ayıp oranında SATIŞ BEDELİNDE İNDİRİM İSTEME, Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere SATILANIN ÜCRETSİZ ONARILMASINI İSTEME, İmkân varsa, satılanın AYIPSIZ BİR BENZERİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTEME Alıcı bu seçimlik haklardan istediğini satıcının kabulüne bağlı olmadan kullanarak, uğradığı zararın giderilmesini satıcıdan talep edebilecektir. Ancak alıcı seçimlik haklarını kullanırken sınırsız bir yetkiye sahip değildir. Öncelikle ikinci el araç satışları açısından aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi fiilen mümkün değildir. Yine satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı ancak sözleşmeden dönme veya ayıpsız misliyle değiştirilmesini isteme haklarını kullanabilecektir. Bunu dışında sözleşmeden dönülmesi halinde satıcı büyük zarara uğrayacaksa onarım veya satış bedelinde indirim kararı verilecektir. Uygulamada da alıcıların büyük çoğunluğunun satış bedelinde indirim veya sözleşmeden dönme haklarını kullandıkları görülmektedir. Söz konusu seçimlik haklar dışında alıcının uğradığı zararlar sebebiyle tazminat isteme hakkı olduğu da unutulmamalıdır.