HALK, KENDİSİNİ YARATAN HAK’TA HAKİKATİ BULUR

Yayınlanma: 09.09.2025 13:24 Güncelleme: 09.09.2025 13:24

Peygamber Efendimiz, Mekke’den hicret etmiştir ama yine de bir insan topluluğu­nun olduğu yere Yesrib’e/Medine’ye hicret etmiştir. Yani tenha bir yere gitmemiştir. Yahudilerin ve Roma’nın zulmünden kaçan Hıristiyanlar gibi yeraltı şehirleri kurmamışlar. Gece dışarda ekmeklerini kazanıp gündüz uyumamışlar. Habeşistan’a hicret edip Kral Necaşi’nin ve ona uyanların Müslüman olmasına sebep olmuşlar. Mekke’de o kadar eza, cefa ve işkence vardır. Ama hiçbir zaman arkadaşlarına şöyle bir şey dememiştir: “Siz Kızıldeniz’in kenarına gidin veya Hint Okyanusu’nun kena­rındaki mağaralara yerleşin, orada biraz koyun, biraz deve tutun; sütünden, yününden yararlanın” dememiştir. Mekke’de işkenceye dayanamayan, daralan Müslümanlar Habeşis­tan’a gitmiştir. Afrika’nın kontrolünü sağlayan koskoca bir imparatorluk o zamanlar Habeşistan. İşte böyle bir im­paratorluğun göbeğine 83 tane sahabe gönderiliyor. Hicret oraya sağlanıyor. Hicret, tebliğe dönüşüyor; ve hedeflerine var­mışlar. Efendimiz, Taif’e gitmiştir. Yani Mekke’de daraldım, bu adamların eza ve cefası canıma yetti, şöyle bir kafa dinlendireyim diye tek başına bir dağın tepesine çekilme tarafına gitmemiştir. Mekke’den çıkmıştır, Taif’e gitmiştir ama orada beteri ile karşılaşmıştır. Şehrin ayak takı­mına taşlattırmışlardır. Oradan netice almış mıdır? Almıştır. Gayret… Siz tohum atarsanız hayatta tarla hiç inkâr etmez. Az verir belki, en verimsiz arazi az verir. Ama arazi ve­rimli olacak olursa bol verir. İslâm, görünen köy olmalıdır. İslâmî bir yönetim halka mal olmuş bir yönetimdir. Ve halk da her partiye göre bir partinin yaptığını öbür partinin yıktığı halk değil.  Yönetici Hazreti Ebubekir’in Emiru’l Mü’minin olmasında seçimle başa gelmesi gibi. Kim seçimle başa gelirse gelsin, o seçilen kişi, Müslümanların sayfaları elinde, lafız ve manası gönlünde olan ve Rabbinden gelen Kitab’a göre peygamberin anladığı ve uyguladığı şekilde hareket etmekle görevlidir. Bugün bütün dünyada başta İngiltere’de halkın kaçta kaçı devletin vazgeçilmez kriterlerini her gün okurlar mı? İslam’da ise adaletle ilgili ayetler, sosyal hayatla ilgili ayetler, kişi gelişimiyle ilgili ayetler… hem hayat bilgisi kitabıdır, hem ibadet kitabıdır, bütün hareketlerimiz ve ağzımızdan çıkan sözler kitaba uygunsa hepsi ibadettir. Halk da yöneticiler de bir tek Allah’ın ve Rasülü’nün ayet ve sünnetlerine bağlıdırlar. Günümüzde “Benim kriterlerime bağlı kalacaksınız” diyen binlerce put dolaşıyor dünyada. Ömer bin Abdü’l-Aziz, 1300 yıldır, beşinci halife olarak bilinir. Ordudaki askerlerinden birinin nasıl şehit olduğunu haber verirken küçümseme diliyle, “Bir adamcık katırdan düştü ve buz üzerinde şehit oldu” deyince, şehit askere “adamcık” dediğinden dolayı görevden alan, hilafeti zamanında Yemen’den Kudüs’e kadar en azından yirmi ülkeyi idare ederken bir gün arkadaşı Amr bin Mühacir’e “Bir gün benim Hak yoldan saptığımı görürsen, elinle entarimi tut ve beni salla, sonra bana ‘Ne yapıyorsun?’ de” diye uyarır. (Ebu Nüaym el Isbehani, Hılyetü’l-evliya 5/383) Halkla yan yana, iç içe yaşayan Ömer bin Abdü’l-Aziz) (Rh.), bizde “Yakasına yapışmak” dediğimiz yerine eteğini çeken ve onu sarsan ve ona “Ne yapıyorsun?” diyen arkadaşları var. Halkla devlet iç içedirler ve birbirinin yardım­cısıdırlar. Onun için Peygamber Efendimiz getirmiş ol­duğu ayet-i kerimelerde, “Ey iman edenler!” hitabı vardır. Bir hitapta “Ey insanlar!” vardır. Yani yalnız “Ey hukukçular”, “Ey avukatlar yalnız siz bilin bu işi” demez. “Ey in­sanlar, Rabbimin murad-ı ilahisi budur, emri budur, yasağı budur”. Bizde mademki bize “Ey iman edenler” diye başlayan ayet-i kerimeler vardır, insan olmamız sebebiyle o ayet-i kerimelere muhatabız, Mü’min olmamız sebe­biyle “Ey iman edenler” hitabına muhatabız, yani topyekûn Kur’an’ın hükmüne, İslam’ın kriterlerine, emirlerine, yasaklarına muhatabız. Ve bu muhatap ol­duğumuz bütün ayetler bütün Müslüman halkın hayatında hava gibi içimizi, dışımızı, amirimizi, memurumuz, erimizi generalimizi, öğrencimizi profesörümüzü, yöneticilerimizi yönetilenlerimizi aydınlatarak, Bize göz nuru veren, Görülecek güzellikleri yaratan, Allah celle celalühün ayetleriyle dünyadaki bütün kalpleri yaratanın kurallarıyla aydınlatmak için ayetleri alacağız, öğreneceğiz, okulumuzdaki ço­cuklara, gençlere, mahalledeki çocuklara anlatacağız, yal­nız lisedeki gençlere değil, mahalledeki gençlere de anla­tacağız. Yeryüzünde can taşıyan herkese…

Devamını Okumak İçin Tıklayınız