Yiğit, Annesinin Gününü Hastane Bahçesinde Kutladı

TAKİP ET

Yiğit henüz 4 yaşında. Dün, Anneler günüydü ve Yiğit'in annesi hastanede nöbetçiydi. Yiğit sabah kalktı, annesi çoktan işine gitmiş, görevini devralmış ve hastalara belki de diğer çocuklara şifa oluyor, sevgisini onlara veriyordu.

 YİĞİT, ANNESİNİN GÜNÜNÜ HASTANE BAHÇESİNDE KUTLADI

Yiğit henüz 4 yaşında. Dün, Anneler günüydü ve Yiğit’in annesi hastanede nöbetçiydi. Yiğit sabah kalktı, annesi çoktan işine gitmiş, görevini devralmış ve hastalara belki de diğer çocuklara şifa oluyor, sevgisini onlara veriyordu.

Yiğit televizyonu açtı. Sürekli anneler günü reklamları ve mesajları yayınlanıyordu. Ama onun annesi yanında değildi. Annesine onu çok sevdiğini söylemek, annesinin gününü kutlamak istiyordu. Karar verdi annesi yanında yoksa o annesine gidecekti ve annesine sarılıp anneler gününü kutlayacaktı.

Babasına koştu, düşündüklerini dili döndüğünce anlatmaya çalıştı. Babası  “tamam” demişti ama acele etmiyordu. Yiğit biran önce annesinin yanına gitmek için huysuzlanıyor, babasına ısrar ediyordu. Evden çıktılar, önce çiçekçiye gidip güzel bir buket yaptırdılar. Hastaneye geldiklerinde Yiğit çok heyecanlıydı. Annesinin çok mutlu olacağını düşünüp,  babasını da mutluluğuna ortak etmek için sürekli konuşuyordu.

Annesi acil serviste çalışıyordu. Hastanede nasıl davranması gerektiğini biliyordu Yiğit. Çünkü daha önce çok kez annesini nöbetlerinde ziyaret etmişti.  Alışıktı. Çünkü doğduğundan beri annesi nöbet tutardı. Öyle ki, daha küçücük bir bebekken  babası annesini emsin diye onu hastaneye annesine götürürdü. Ateşlendiğinde yine hastaneye, annesine hasta olarak giderdi. Annesi o hastayken bile sadece onunla ilgilenemezdi. Oysa herkesin annesi başındayken, onun annesi diğer hastalara bakıyordu.  Annesi ona bu yaşadıkları hikâyeleri masal gibi çok kez anlatmıştı.

Yiğit ve babası acil servise girdiler, annesine bakındılar. Ortalıkta görünmüyordu annesi.  Sürpriz yapacakları için telefon etmemişlerdi. Babası diğer çalışanlara sordu. Annesi durumu ağır bir hastanın yanında Konya’ya başka bir hastaneye gitmişti.  Yiğit’in başta canı sıkıldı. Ama sonra babası onu ikna etti. Annesini beklemeye başladılar.    Bir süre içerde, bir süre hastane kantininde, bir süre de bahçede… Annesi bir türlü gelmiyordu. Saatler geçti. Artık Yiğit çok sıkılmıştı. Elindeki bukette çok ağırlaşmıştı, taşıyamıyordu. Hatta bir ara babasının dizine yatıp uykuya bile dalmıştı.

Sonunda annesi geldi. Yiğit annesine koştu. Sarıldı, annesine vereceği çiçekleri almak üzere bu kez de babasına koştu, çiçekleri alıp annesine verdi. “Anneler Günün Kutlu Olsun” dedi. Annesi yol yorgunuydu ve karnı açtı. Ama bu yaşadığı sürpriz hepsini unutturmuştu.  Yiğit’e sarıldı, öptü. Çok duygulandı. Yiğit te annesi Nurgül’de çok mutluydu.

Nurgül sağlık çalışanıydı. Nice bayramlarda, özel günlerde daha pek çok sağlık çalışanı gibi, nöbet tutarak çalışıyordu. Kendi anneler gününü bile unutarak, kendisini işine ve çok sevdiği hastalara adamıştı. 

Halkımızın sağlığı için, bütün zorluklara rağmen, gece gündüz demeden onurlu ve kutsal bir görevi özveriyle yerine getirmeye çalışan tüm doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez.  Kendi sevincini,  acısını, hastalığını unutup ihtiyacı olan insanlara verdikleri değerin, bakımın, harcadıkları emeğin karşılığında bekledikleri de sadece bir teşekkür ve tebessüm.