RIZA DURU..

TAKİP ET

Uluların ulusu,gönüllerin sultanı,büyük Türk Mutasavvıfı,Halk Ozanı,Gönül Adamı,sevgi insanı… Daha niceleri…

YUNUS EMRE KARAMANLIDIR; İŞTE DOĞDUĞU EV
Rıza DURU

İşte Yunus Emre’nin Doğduğu Ev
Uluların ulusu,gönüllerin sultanı,büyük Türk Mutasavvıfı,Halk Ozanı,Gönül Adamı,sevgi insanı…
Daha niceleri…
Şu gelip geçici dünyada,bir insan için takılabilecek ad veya onu anlatabilecek sözcüklerin en fazla kullanıldığı kişi,Yunus Emre olmalıdır.
Bu kadar sevilmesinin,bu isimlerin  verilmesinin de bir nedeni var elbette
Neden?diye sorduğumuz zaman;
Tıpkı bir güneş gibi etrafına ışık saçan, onları  ısıtıveren,bir insandır yunus Emre..
Oluşturduğu sevgi halkalarını Anadolu’dan başlatıp,tüm dünya’ya genişletendir….
Halk arasında yaşayıp,onlar gibi giyinen,onlar gibi konuşandır …
Tanrı Sevgisinin ,insan sevgisinden geçtiğini anlatandır,Yunus Emre…
Bu isimleri hak edecek,o isimler ile anılacak,yüzlerce,binlerce özelliği vardır,bu Türkmen Koca’nın…
O, insan sevgisini,Allah Sevgisini,yaşamda doğru ve düzgünlüğü,barış ve Kardeşliği,savunmuş,savaşların,kavgaların olduğu bir dönemde,şiirlerinin konularını hep bu yönde oluşturmuştur.
Yüz yıllardır gönüllere taht kurmuş,insanların yaşamlarına örnek olmuş,adı sevgi ile anılan bir gönül adamı , bu büyük insan Yunus Emre’nin,yaşadığı yer  hakkında açık bir ifade kullanmaması,hayat felsefesi ile uyumlu bir davranış olarak anlaşılmakta,dünyevi değerlerin onun için önemsiz olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Tıpkı;
Sevelim,sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz,dizelerinde olduğu gibi…
Yaşadığı yer,onun için önemli değildi.
Yaşadığı yerde ki maddi varlıklar ise hiç önemli değildi.Önemli olan sevgi idi;Hem Allah sevgisi,hem de insan..
Yaradılanı severim,
Yaradandan ötürü
Demesi bu felsefesini bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır.
Yaşadığı yer,zaman ve koşullar onun için önemli değildi ama bizler ,yani Anadolu’da yaşamını sürdüren insanlar için aynı sözcüğü kullanmak çok doğru olmayacaktı.
Böylesine büyük,dünyanın sevgisini kazanmış bir gönül erinin,bölgemizde yaşamış olması,onun adım izleri ile adımlarımızın aynı yerde olması,bizlere çok büyük bir onur vereceği ortadadır.
Onun soluduğu havayı soluyor olmamız,gurudur,şereftir,ayrıcalıktır…
Bu yüzden Anadolu’da çok sayıda yerleşim birimi Yunus Emre’ye sahip çıkmış,yaşadığı yer ve ebedi istirahatgahı olarak kendi bölgelerini göstermişlerdir.Çoğu için aynı dönemlerde,bir yerlerde Yunus adının geçmesi bile yeterli oluyor,burasının Yunus Emre’nin yaşadığı topraklar olarak gösterilmesinde sakınca bile görülmüyordu.Hatta o yöreden yetişmiş veya yakınlığı olan araştırmacılar,bu konuda bir lobi oluşturarak siyasi baskılar ile de sonuca ulaşmaya çalışıyorlar,bu yönde her türlü yöntemi kullanıyorlardı. 
Peki,başarılı olmuşlarmıdır?
Bu soruya yanıtımız,evet şeklinde olacaktır.
Hiçbir somut delil taşımayan bulgular veya sanılar ile yörelerine Yunus Emre’yi oturtup,Devlet Televizyonları ve resmi kutlama törenleri ile de,bu işi perçinlemeye çalışmışlar ve  başarılı da olmuşlardır.
Yunus Emre’ye ev sahipliği yaptığının en somut delilleri elinde bulunduran Karaman ile  alt edebilmek için etik olmayan uygulamalara bile başvurmuşlar,kendi yörelerini her zaman ön planda tutmuşlardır..
Ama güneş balçıkla sıvanmayacak,bir gün gerçekler yerini bulacaktır.
Bizler Yunus Emre Karaman’lıdır,türbesi de Karaman’da bulunmaktadır,diyerek,alt yapısı olmayan,dayanaksız bir tez ortaya atmıyor,aksine gerçekleri haykırıyoruz.
Yaşadığı 13. YY.’da,Orta Asya’da ,artan Moğol baskıları insanları yıldırmış ve bu insanların sığınacak yer arayışına girmelerine neden olmuşlardır.Bu baskılar nedeni 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra açılan Anadolu Kapılarını fırsat bilen Oğuz Boyları’na bağlı Türkmenler , akın halinde AnadoluYa göç ederek,değişik bölgelerde yaşamlarını devam ettirme kararı almışlardır.
İşte,Yunus Emre’nin Karaman Hikayesi burada başlamaktadır.
Yunus Emre’nin büyüklerinden  İsmail Hacı sözü geçen ve etrafı olan bir insandır.Çevresindeki insanlar ile Horasan’dan gelerek Karaman’da yer talebinde bulunmuş,İbrala yakınlarında şu anda da içinde Tekke harabeleri bulunan Arazilere yerleştirilmişlerdir.Burada Yunus Emre’nin kardeşi  Musa Paşa ve  onun oğlu Güveği Çelebi’de bir  zaviye kurarak yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
Karamanoğlu İbrahim Bey’den ,cemaat adına Yerce olarak anılan bu araziyi alan Yunus Emre,öldükten sonra  oğullarına bırakmıştır.
Bu arazi içerisinde bulunan zaviyeye ait binalar hala dimdik ayakta durmakta,geçtiğimiz yıllarda yerel olanaklar ile restore edilerek,ilgililerinin ziyaretine açılmış bulunmaktadır.İçerisinde mezarlıkların,geçimlerini sağladıkları hayvancılık ile ilgili binaların ve ikamet ettikleri odalarında bulunduğu bu kompleksde yapılan bir gezinti,Yunus Emre’nin o günkü yaşamını hissetmenizi sağlıyor,bir anda olsa onun gibi yaşamın örneklerini görüyorsunuz.
Yapılan bu işlemlerin tümü bulunan belgelere dayanmakta,hiçbir şekilde abartma veya yanıltma düşüncesi bulunmamaktadır.