KESOB BAŞKANLAR KONSEYİ 2018 YILINI DEĞERLENDİRDİ VE ÜYELERİNİN SORUNLARINI DİLE GETİRDİ

TAKİP ET

Karaman Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine bağlı 16 esnaf odasının başkanlarının katıldığı, 2018 yılının değerlendirildiği, esnaf ve sanatkarlarımızın sorunlarının dile getirildiği toplantı, Karaman Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğimizde 31 Aralık 2018 Pazartesi günü saat: 11.00’de yapıldı. Birlik yönetim kurulu başkanı Bayram Uysal toplantıda yaptığı konuşmada; “Değerli arkadaşlarım biz bir aileyiz, 2018 yılını geride bırakıyoruz, 2019 yılına umutla bakıyoruz, 2019 yılının başta sizlere, ailenize, esnaf ve sanatkarlarımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum.”dedi.

Bayram Uysal, Defter tasdiki, Defter tutma hadleri, iş yeri kiralarında stopaj uygulamasının kaldırılması, Bağ-kur sigorta primlerinin yükseltilmemesi, basit usul, sicil, imar affı, oda aidatları, sekreterleriz izin konuları, bina ortak giderleri, tüp konusu, 31 mart 2019 seçimleri için adaylıklar, muhabese ücretleri v.b. konularda oda başkanlarımıza bilgiler verdi.

Birlik yönetim kurulu başkanı Bayram Uysal; “Özellikle Defter Tutma hadlerinin yeniden belirlenmesi, defter tasdiki, iş yeri kiralarından stopaj alınmaması, Bağ-Kur primlerinin yükseltilmemesi v.b. konularda Karaman Milletvekillerimize faks çektik, onlar da isteklerimizi Maliye ve Hazine bakanımıza ileteceklerini dile getirdiler. Bunları sizlerle ve basın kuruluşlarımızla da paylaşmak istiyorum.”dedi.

Camiamız için önem arz eden konuları ana hatları ile başlıklar halinde aşağıda arz ediyorum.

1. DEFTER TUTMA HADLERİ YENİDEN BELİRLENMELİ

Bilindiği üzere, bilanço usulüne göre defter tutma hadleri Vergi Usul Kanununun 177. maddesinde belirlenmiştir. 2018 yılı için belirlenen hadlere göre, aylık 15.833 TL’nin üzerinde mal alıp 21.667 TL’nin üzerinde mal satanların bilanço usulüne göre defter tutmaları gerekmektedir. Bu hadlere göre, aylık 22.000 TL tutarında sigara satan bir bakkal, sigara dışında hiçbir ürün satmasa bile bilanço usulüne göre defter tutmak zorunda kalmaktadır. Bu tutar ilk bakışta yüksek gibi görünse de günde yalnızca 50 adet sigaraya denk gelmekte ve bu miktarda sigara satışının aylık kârı da yaklaşık 250 TL olmaktadır. Bir başka ifadeyle, sadece sigara satışından dolayı aylık 250 TL kâr eden bir bakkal, büyük bir sanayi işletmesiyle aynı defterleri tutmak zorunda kalmaktadır.

Bu sorun, Gelir Vergisi Kanununda da daha önce ortaya çıkmış, çay, şeker, tütün ve tütün mamulleri gibi kar marjı, emsal ürünlere göre oldukça düşük olan ürünler için basit usul hadleri ayrıca belirlenmiştir. Nitekim, GVK’da basit usule tabi olmanın özel şartlarının belirlendiği 48. maddenin 2. fıkrasında, “Milli piyango, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine nazaran bariz bir şekilde düşük olarak tespit edilmiş emtia için, bu maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı hadler yerine ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca belirlenecek alım satım hadleri uygulanır.” denilmektedir.

Özellikle son yıllarda zincir marketlere karşı ayakta durma mücadelesi veren bakkal ve bayilerin en fazla satışları ekmek, sigara ve gazetedir. Bu malların kar hadleri son derece düşük olmasına karşın kayıtlı olarak çalışan bakkalların toplam satış hasılatı yüksek çıkmakta ve bir taraftan zincir marketlere karşı rekabet etmeye çalışan esnaf diğer taraftan bilanço usulüne göre defter tutmak zorunda kalmaktadır. Nitekim Türkiye genelindeki bakkal ve bayilerin çok büyük bir kısmı sadece sigara satışından dolayı bilanço usulüne göre defter tutmaktadır. Bu nedenle, defter tutma hadleri belirlenirken, tıpkı GVK 48/2. maddede olduğu gibi Maliye Bakanlığına veya Cumhurbaşkanlığına yetki verilecek şekilde VUK 177. maddesi yeniden düzenlenmelidir.

2. BASİT USUL HADLERİ YENİDEN BELİRLENMELİDİR

Gelir Vergisi Kanununun 48/1. maddesinde basit usule tabi olmanın özel şartları belirlenirken alım satım faaliyetinde bulunanlar için yıllık hasılat sınırı 130.000 TL olarak belirlenmesine karşın, 2 numaralı bentte hizmet faaliyetinde bulunanlarda hasılat sınırı 43.000 TL olarak belirlenmiştir. 2018 yılından itibaren defter-beyan sisteminin uygulamaya girmesiyle beraber bir taraftan basit usulde faaliyette bulunan esnafın kayıt dışılık son derece azalırken, buna karşın hizmet sektöründeki oldukça düşük hasılat sınırından dolayı kayıtlı ekonomiye geçişteki gönüllü uyum mümkün olamamaktadır. Hizmet sektöründeki esnafın büyük bir kısmı defter beyan sistemine destek vermekte ve kayıtlı ekonomiye geçişte gönüllü uyuma hazır olduğunu bildirmektedir. Bunun için hizmet sektöründeki hasılat sınırının yükseltilmesi, en azından alım satım faaliyetine bulunanlar için belirlenen 130.000 TL tutarına yaklaştırılması sağlanmalıdır.

3. İŞYERİ KİRALARINDA STOPAJ UYGULAMASI KALDIRILMALI VEYA ORANI DÜŞÜRÜLMELİDİR

Stopaj uygulaması, bazı gelir türlerinde yansıtılabilme özelliği nedeniyle bir tahsilat yöntemi olmaktan çıkmakta, vergi yükünün bir başkasına yansıtılmasına neden olmaktadır.

Özellikle işyeri kiralarında kira gelirinden doğan vergiyi, kira gelirini elde eden mükellef değil, kiracı konumundaki esnaf ödemektedir. Dolayısıyla, işyerleri kiralık olan esnaf ve sanatkârlar, ticari faaliyetlerinden dolayı zarar dahi etseler, bir başkasına ait olan bu vergiyi ödemekle yükümlüdürler. Diğer taraftan, 30.000 TL’yi aşan kira gelirlerinde işyeri sahipleri beyanname vermekte, ancak vergi ödemeyerek vergi iadesi almaktadır. Bu da konunun adil olmayan bir başka yönünü ortaya koymakta, esnaf ve sanatkârların, gayrimenkul sahibi olanlar adına ödedikleri verginin iadesini vergiyi fiilen ödeyenlerin değil hem kira geliri elde edip hem de bir kuruş vergi ödemeyenlerin almasına yol açmaktadır.

Diğer taraftan, gelir idaresinin bilgi işlem altyapısının son derece gelişmiş olması, gmsi elde edenlerin tespitini de aynı şekilde kolaylaştırmış ve bunun sonucu olarak son

10 yılda gmsi mükellefi sayısı 2,7 kat artarak Temmuz 2007’de 698.111’den Temmuz 2017’de 1.898.852’ye yükselmiştir. Bu da göstermektedir ki kira geliri elde edenlerin tespiti kolaylaştıkça işyeri kiralarında stopaj uygulamasına ihtiyaç kalmamaktadır. Kaldı ki konut kirası elde edenler tek taraflı bir bildirimde bulunurlarken, işyeri kirası elde edenler, kiradaki işyerleri ile birlikte çift taraflı bir bildirimde bulunmaktadırlar. Dolayısıyla işyeri kira geliri elde edenlerin tespit edilmesi, mesken kira geliri elde edenlere kıyasla daha da kolaydır.

Bununla beraber, AVM ve zincir marketler karşısında rekabet gücü giderek zayıflayan esnaf ve sanatkârlar için, stopajdan doğan vergi yükü her geçen gün daha da ağırlaşmakta, bu da vergi tahsilatının giderek daha da düşmesine neden olmaktadır. Nitekim, Muhasebat Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre yapmış olduğumuz çalışmada, gelir vergisi tevkifatında tahsilat oranının 2008 yılında %76,64 iken 2017 yılında %66,66’ya düştüğü belirlenmiştir.

İşyeri kiralamalarında gerek haksız vergi iadesinin önüne geçmek, gerekse vergi adaleti sağlanırken aynı zamanda tahsilat oranının artmasını sağlamak amacıyla stopaj uygulamasının kaldırılması veya en azından stopaj oranının %5’e düşürülmesi gerekmektedir.

4. BAĞ-KUR SİGORTA PRİMLERİ YÜKSELTİLMEMELİDİR.

Bilindiği üzere; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ilgili maddeleri gereğince en düşük Bağ-Kur sigorta prim tutarı, +brüt asgari ücretin %20’si malullük, %2’si kısa vadeli sigorta kolları ve %12.5’i genel sağlık sigortası primi olmak üzere toplam brüt asgari ücretin %34.5’i olarak hesaplanmaktadır.

2018 yılında brüt asgari ücret 2.029,50-TL olduğundan en düşük Bağ-Kur sigorta prim tutarı 700,17-TL olarak belirlenmiştir. Sigorta primini düzenli ödeyen ve %5 indirimden faydalanan esnaf ve sanatkarlarımız için ise bu tutar 598,70-TL’ye düşmektedir.

2018 yılı enflasyon oranları karşısında asgari ücretin arttırılması gerektiği aşikardır. Ancak, asgari ücretin yükselmesi başta Bağ-Kur sigorta primleri olmak üzere, asgari ücret üzerinden hesaplanan çok sayıda kaleme etki edecektir.

Esnaf ve sanatkarlar tarafından Konfederasyonumuza Bağ-Kur sigorta primlerinin mevcut haliyle bile zar zor ödendiği, asgari ücrette ciddi bir artış olması halinde ise, buna bağlı olarak belirlenen Bağ-Kur sigorta primlerinin çok daha fazla yükselerek tamamen ödenemez hale geleceği belirtilmektedir.

Esnaf ve sanatkarların kendi sigorta primlerinin yanı sıra, yanlarında çalıştırdıkları işçilerin de sigorta primlerini ödemek zorunda oldukları da gözetilerek, 2019 yılında Bağ-Kur sigorta primlerinin yükseltilmeyerek aynı seviyede tutulması için behemahal yasal düzenleme yapılması zorunlu görülmektedir.

5- SİCİL HARÇLARININ DAĞILIMI YENİDEN DÜZENLENMELİDİR.

5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun “Kayıt ve Tescil Harcı” başlıklı 69’uncu maddesi hükmü gereğince, esnaf ve sanatkarların sicile kayıt ve tescil harçlarının tutarı 492 sayılı Harçlar Kanununun Ticaret Sicili Harçları hükümlerine göre hesap edilecek harcın yarısı olup, alınan bu harcın red ve iadeler düşüldükten sonra kalan tutarının % 25’i ilgili birliğe gelir kaydedilmek üzere aktarılmaktadır.

Yine, harca konu sicil hizmetini sunan Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlikleri dışında, hizmet sunumunun hiçbir aşamasında katkısı bulunmayan aşağıda belirtilen kurum ve kuruluşlara da esnaf ve sanatkar sicil harçlarından pay aktarımı yapılmaktadır.

İlgili kanunlarında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde alınan bu harçlardan;

1. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 180. maddesinin (a) bendi uyarınca Barolar Birliğine %3,

2. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Büyükşehir Belediyelerine % 6,

3. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Büyükşehir İlçe Belediyelerine % 4,50,

4. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Büyükşehir Dışındaki Belediyelere % 1,50,

5. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca İl Özel İdarelerine % 0,5

oranında pay aktarılmakta olup tahsil edilen harcın, işyerinin bulunduğu yere bağlı olarak %61,5 ila %70’i hazineye gelir kaydedilmektedir.

Bilindiği üzere; harçlar, vergilerden farklı olarak bir hizmet karşılığında bu hizmetten yararlananlar tarafından ödenen bir kamu geliri türüdür. Esnaf ve sanatkârlara sicil hizmetini (tescil, tadil, terkin) veren kurum, esnaf ve sanatkâr odaları birlikleri bünyesinde oluşturulan esnaf ve sanatkâr sicil müdürlükleridir.

Bu hizmetin verilebilmesi için yapılan giderlerin tamamı esnaf ve sanatkâr odaları birliklerince karşılanmakta, ancak tahsil edilen harcın yalnızca %25’i hizmeti sunan birliklere gelir olarak aktarılmaktadır.

Diğer taraftan, belediyeler, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca işyeri açılışları sırasında vermiş oldukları hizmetler nedeniyle İşyeri Açma Ruhsat Harcı tahsil

etmelerine rağmen, esnaf sicilinde verilen hizmet karşılığında ödenen harçlardan da pay almaktadırlar.

Bununla beraber, işyeri açılışları sırasında hiçbir hizmet sunmayan Türkiye Barolar Birliğine de yukarıda açıklanan mevzuat gereğince harcın %3’ü aktarılmaktadır.

Buna mukabil, esnaf ve sanatkarlarımızın içinde bulunduğu ekonomik koşullar her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır. Bu husus dikkate alınarak ve sorumlu davranılarak esnaf ve sanatkarlarımızın yükünü daha da arttırmamak için son iki yıldır meslek kuruluşlarımızın en büyük gelir kalemi olan kayıt ücreti ve yıllık aidatlarda hiçbir artış yapılmamıştır.

Ülke genelinde birçok birliğimizin gelirleri, giderlerini karşılamaya yetmemektedir. Bu yüzden, zorda olsa Konfederasyonumuzdan yapılan mali yardımlar sayesinde sicil hizmetleri hiçbir aksama olmadan sunulabilmektedir.

Bu nedenle, esnaf ve sanatkârlara tescil hizmetini sunan Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliklerimizin bu hizmet karşılığında tahsil ettikleri sicil harçlarından aldıkları payın arttırılması; 5362 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca verilen görev ve sorumlulukların eksiksiz bir şekilde yerine getirilebilmesi, esnaf ve sanatkarlara yönelik hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesi açısından gerekli görülmektedir.