Karaman İş Mahkemesi

TAKİP ET

Karaman İl Özel İdaresi'nde 2014 yılında, 'Norm Fazlalığı' gerekçesi ile 58 işçinin zorunlu emekliye (tazminatları ile birlikte) çıkartılması ile ilgili, işçilerin 'işe iadeleri' ile ilgili Karaman İş Mahkemesi'ne açtıkları davanın..

Reddedilmesinin ardından, temyize giden karar, Yargıtay 22. Hukuk Dairsi tarafından bozulması ile yeniden Karaman İş Mahkemesine gönderilen dosya ile ilgili Karaman İş Mahkemesi de 7 Ocak 2016 tarihli duruşmasında, Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda işçinin İşe İadesine karar verdi.

    İşte Karaman İş Mahkemesi’nin konu ile kararı;
“Mahkememizce yapılan yargılama, davacı vekilinin ve davalı vekilinin beyanı SGK. ve işyeri kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre; hizmet sözleşmesinin işletmesel ekonomik sebeplerle ve geçerli nedenle, usul ve yasaya uygun olarak feshedildiği kanaat varılarak, ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiş, Mahkememiz karının temyizi sonucunda Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 07/04/2015 tarih ve 2015/7894 Esas, 2015/129 uygulayıp uygulamadığı, iş sözleşmesi feshedilen işçilerin seçiminde dikkate alınan kritere kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek gerekirse işyerinde keşif yapılarak; Bu işyerinin faaliyet konusunda uzman, biri muhasebeci veya mali müşavir ve diğeri bir insan kaynakları uzmanından oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile belirtilen hususlar açıklığa kavuşturularak sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. 
Bozmaya  uyularak işverenin norm kadro fazlalığı konusunda aldığı kararı tutanak olarak uygulayıp uygulamadığı, iş sözleşmesi feshedilen işçilerin seçiminde dikkate alınıp kriterin objektif ve genel olarak uygulanıp uygulanmadığı, davacı işçinin  hizmet sözleşmesinin feshinde keyfi davranıp davranmadığının kuşkuya yer everemeyecek şekilde tespit edilmesi amacıyla işyerinde keşif yapılarak konusunda uzman insan kaynakları müdürü, yeminli mali müşavir ve inşaat mühendisi öğretim üyesinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Her ne kadar bir önceki kararda serbest piyasa şartların göre davalı kurumun durumu değerlendirilerek ekonomik sebeplerle geçerli bir fesih yapıldığı sonucuna varmış ise de davalı kurum basit bir ticaret şirketi değildir.
İl özel idaresi, yerinden yönetim sisteminin belli bir yöre itibariyle uygulanması sonucu ortaya çıkan yerel yönetimlerden biridir. merkezi idarenin taşra örgütü olan il, aynı zamanda bir yerel yönetimdir. 
il özel idaresinin görevleri, aslında merkezi idare tarafından yürütülen hizmetlerin bir kısmının ol il sınırları içinde yaşayan insanların ortak gereksinimlerini karşılamak üzere, o il sınırları içinde yürütülmesi ve gerçekleştirilmesinden ibarettir.
Mahallinde yapılan keşif sırasındaki gözlemlerden ve dinlenen tutanak tanığın beyanlarından; davalı kamu kurumunun asli sahibi ve sorumlusu olduğu kamu hizmeti ekipler hallinde çalışan işçiler elimiyle yerine getirdiği, bu ekiplerde hem kadrolu, hem mevsimlik hem de aracı firma işçilerinin bulunduğu, işçilerin bir kısmının ise Köylere Hizmet Götürme Birliğinden geçici olarak temin edildiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamından, davalı Kurumun fesihten önce hizmet alımı yolu ile fesihten sonra da yeni kadrolu işçi istihdam etmek suretiyle işgücü ihtiyacını gidemeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Hizmet alımı yapılmak suretiyle işgücü ihtiyacının giderildiği bir işyerinden hizmet alımı yapılan işlerde çalışan kadrolu işçiler, ihtiyaç fazlası olarak nitelendirilemez.
Demokratik, sosyal bir hukuk devletinde kamu hizmetinin bu şekilde derme çatma yöntemlerle yürütülmesi kabul edilemez bir durum olup; böyle bir uygulama devlet hastanesinde sağlık kamu hizmetin hem kadrolu, hem mevsimlik hem de aracı firma işçisi doktorlar eliyle yürütülmesi kadar tuhaf ve sakıncalı olduğu gibi; kaynağını Anayasadan alan toplu iş sözleşmesi hakkını ihlal eden ve 1/3 maliyetle sendikasız ve güvencesiz işçi çalıştırma amacını taşıyan objektif hüsnüniyet kurallarına aykırı bir uygulamadır.
Davalı kamu kurumu tarafından yapılacak iş, kendisine hatırlatıldığı halde işini yapmamakta ısrar eden işçilerin hizmet akitlerine haklı nedenle son vermek, objektif ve makul performans kriterleri getirerek bu kriterleri sağlamayan işçilerin hizmet akitlerine geçerli nedenle son vermek ve norm kadro seviyesine ulaşıncaya kadar yeni personel almamaktan ibarettir. 
Yapılan yargılama, toplanan deliller  ve tüm dosya kapsamına göre, sübut bulan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
a- İşveren yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalıya ait işyerindeki işine İADESİNE,
b-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen işverenin, süresi içinde davacıyı işe başlatmaması halinde, davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının, davacının 4 aylık ücreti tespitine,
c- Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 alık ücret ve diğer haklarının davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine.”