KARAMAN EVİNİN KAPISINI GÜLEN YÜZÜYLE AÇTI

TAKİP ET

İhsan Duru ile bir iş adamı olarak değil, içimizden biri olarak konuştuk bu kez.

 

İ.DURU, “AKLIMA KOYDUĞUMU DEĞİL DE, YAPABİLECEKLERİMİ AKLIMA KOYUYORUM”

“Bir Maniniz Yoksa Size Geleceğiz” dedik…

İHSAN DURU KARAMAN EVİNİN KAPISINI GÜLEN YÜZÜYLE AÇTI

*İhsan Duru ile bir iş adamı olarak değil, içimizden biri olarak konuştuk bu kez… Pilot olma hayalinden, ata binme sevdasına kadar İhsan Duru’nun bilinmeyenlerine kısa bir perde araladık.

* Gençlere tavsiyeleriniz neler olurdu ? “Zamanlarını daha akılcı kullanmaları. Telafisi olmayan tek şey zaman. Teknolojinin faydalarını zamanlarını öldürmek için değil, üreterek, katkı sağlayarak kullanmalarını tavsiye ederim.  

 

 “Bir Maniniz Yoksa size geleceğiz” diye sorduğumda, her zaman ki nezaketiyle bizi evinde ağırlamayı kabul eden Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru, bugüne kadar özel yaşamıyla ilgili göz önünde olmayı çok sevmedi aslında… Meslek yaşamım boyunca bu saklanışı, bu mütevazılığı ve bizden biri oluşunu hep çok sevdim. Karaman’ı güzel ve başarılı kılan ender insanlardan birisi o… Bu güzelliği kaleme almak, benim için ise çok büyük sevinç ve onurdur.

            Çocukluğu ve gençliği 70’lerden geçenler çok iyi bilirler “Bir Maniniz yoksa size geleceğiz” sıcaklığını… Yeni röportaj dosyama bu ismi vermemin sebebi de budur aslında. İçimizden biri saydığımız konuklarımızı kendi evlerinde ziyaret edeceğiz. Sıcak ve samimi bir ortamda akıp giden sohbetimizi, siz değerli okurlarımızla buluşturacağız.

            Bulgur kazanları arasında büyüyen bir çocuk İhsan Duru… Duru Bulgur’un bir dünya markasına dönüşmesindeki inanç öyküsü, aslında O’nun yaşam hikayesi…

             Peki, nasıl bir çocuktu İhsan Duru, bu hayatta pişmanlıkları oldu mu? Olmazsa olmazları nelerdir? Yemek pişirir mi? … İşte bütün bu soruların cevabını almak üzere, sözleştiğimiz gün ve saatte Karaman ruhunu yansıtan bahçe evinde buluşuyoruz İhsan Duru ile…

            İlk adımımızı attığımız andan itibaren hayranlık duyduğumuz şahane bir Karaman evinin bahçe kapısında bizi karşılayan İhsan Duru her zaman olduğu gibi nazik, samimi ve gülen yüzüyle bizi içeriye buyur etti.

            Güneşli ve sıcak bir Haziran başında, eski Karaman evinin serinliğinde başlayan sohbetimiz, biraz hüzünlü, biraz neşeli ama çokça mütevazı bir şekilde devam etti.

            Çünkü İhsan Duru, yazımın başında da ifade ettiğim gibi göz önünde olmayı, kendisini uzun uzun anlatmayı çok sevmeyen birisiydi.  Yani işim pek kolay değildi, tek şansım  Sayın Duru ev sahibi, ben de misafiriydim. Misafir olmamın en keyifli yanı da buydu diyebilirim.

         Bir Maniniz yoksa size geleceğiz dedik, İşadamı İhsan Duru’nın hayat hikayesini dinledik

            Sırtımızı Karaman sedirine yaslayıp başlıyoruz sohbetimize…

*Sayın Duru, nasıl bir çocuktunuz, çocukluk yıllarınıza dair en çok özledikleriniz nelerdir 

İhsan Duru:  Çocukluğumdaki bitmeyen arife günlerini, akşamı çabuk olan yaz gecelerini, Babamla ve ailenin tüm çocuklarıyla birlikte ikindi namazlarından sonra at arabası ile bulgur haneye gidişlerimizi ve bunlar gibi birçok güzel anı içinde mutlu bir çocuktum.  

*En büyük çocukluk hayaliniz neydi?  Soruma gökyüzü ve bütün evreni seven bir kalple cevap veriyor İhsan Duru…

İhsan Duru:“Pilot olmak…” 

*Çocukken en çok oynamayı sevdiğiniz oyunlar… 

İhsan Duru: Tahtadan yaptığımız bilyeli tekerle çalışan ve bir nevi bisiklete benzeyen tornet diye adlandırdığımız araçlar ve bu araçlarla istasyon caddesinde yaptığımız yarışlar.  

*Çocukluk arkadaşlarınızla görüşür müsünüz peki…

İhsan Duru: Evet, görüştüğüm epeyce bir çocukluk arkadaşım var. 

*Çocuklar nasıl bir dünyada yaşamalı sizce… 

İhsan Duru: Mekanik olmayan, doğal bir ortamda özgürce oyunlar kurabilecekleri, hayal dünyalarını besleyebilecekleri bir dünyada yaşamalılar. 

-Babanız Ziya Duru nasıl bir babaydı? Nasıl bir baba-oğul ilişkiniz vardı? Babanızdan öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu? 

İhsan Duru: Babam ciddi görünümünün altında ailesine ve çocuklarına düşkün, sevecen ve anlayışlı bir insandı.  

Peki, babanıza benziyor musunuz?

İhsan Duru: Muhakkak… Her alanda işini en doğru ve kusursuz yapmak ve bunun için çaba sarf etmek en belirgin benzerliğimiz. 

Siz nasıl bir baba olmaya çalıştınız peki… .

İhsan Duru: Yerine göre bir arkadaş, yerine göre yönlendirici ve destekleyici bir baba. 

Bir de torun var tabii… Torun deyince, neler söylemek istersiniz? Diye sorduğumda, gözlerindeki ışığın bir tarifi yok aslında…

İhsan Duru: Çok farklı bir duygu, iş yoğunluğunu azalttığınız bir zamanda kucağınıza bırakılan bir sevgi yumağı içten bir arkadaş. 

Bayramlarınız nasıl geçer? (eski bayramları özleyenlerden misiniz?) 

İhsan Duru: Geçmişe özlem içimizde hep var. Eskiyi bayramları bize özleten şey;  ebediyete intikal eden aile büyüklerinin yoklukları… Gidenlerimizle eksilirken özlemenin buruk bir tadı var, tesellimiz; ailemizin yeniden büyümesi… yani aile fotoğrafımız hep geniş aslında sadece resimdekiler değişiyor o kadar.  

-spor yapar mısınız?  Sorusunun cevabı kesinlikle “evet” olmalı… Doğal beslenmeye verdiği önem, bahçesinden belli olan İhsan Duru son derece sağlıklı ve dinç görünüyor. Ben yine de sorumu yöneltiyorum.

İhsan Duru: Sporu hiçbir zaman bırakmadım. Yaşımıza göre yürüyüş, yüzme ve zaman zamanda ata biniyorum. 

- Hangi takımı tutuyorsunuz 

Galatasaray  ve Karamanspor

Ne tarz müzik dinlemeyi seversiniz? Söylemeyi sever misiniz?

Türk Sanat ve Türk Halk müziği 

Müzik aleti çalıyor musunuz?   

Amatörce ud çalıyorum. 

 Başka ne tür hobileriniz var? 

Toprakla ve hayvanlarla vakit geçirmeyi seviyorum. 

Sayın Duru, 

Aklınıza koyduğunuz her şeyi yapar mısınız? 

Aklıma koyduğumu değil de, yapabileceklerimi aklıma koyuyorum demek daha doğru olacak. Dolayısıyla evet, aklımdaki her şeyi hayata geçiriyorum.  

Kitap okumayı sever misiniz? 

 Çok iyi bir okuyucu değilim ama severim. 

Şu an ya da en son okuduğunuz kitap hangisi? 

İskender Pala’nın Şah Sultan  

İhsan Duru’nun farklı bir kültür birikimi de farklı coğrafyaları tanımak için gezdiği dünya ülkeleridir. Bu satır araları, sohbetimiz sırasında geçti. Duyduğum her şahane şeyin hepsini yazamıyorum tabii… Toplumumuzda az rastlanan güzel vasıflara sahip olan ender isimlerden birisi olan İhsan Duru, bu güzel özelliklerinin bilinmesini,  kendini anlata anlata bitiremeyen insanlara benzemekten endişe duyduğu için “bunu yazmayın isterseniz” diye nazik ve yumuşak ses tonuyla röportajımıza bir tırnak açıyordu.

Bir kez daha görgü denilen kavramın önceden ve sonradan olması arasındaki o ince çizgiyi iliklerime kadar hissediyorum. Neyse kalan sorularımı eleye eleye sormaya devam…

Televizyonda neler izlersiniz? İzlediğiniz dizi var mı mesela…

İhsan Duru: Televizyon izlemeyi sevmiyorum. Sadece Diriliş Ertuğrul dizisini seyrediyorum. 

Size göre bu hayattaki en büyük başarınız ne oldu? 

İhsan Duru:  Duru Markası.  

Anadolu’dan çıkan bir bulgur markasının 5 kıtada tanınması ve bilinmesi en büyük başarımız.   

Karaman’ı büyüten ve gelişmesine katkı sağlayan bu başarının hak edilmiş sevincini yazıyor olmaktan çok mutluyum. Türkiye’nin çeşitli illerinde karşılaştığımız bu başarıya duyduğumuz gurur ve sevinçten biz de payımıza düşeni yaşadık her zaman… Teşekkürler Duru Ailesi.

 

Geçmişe duyduğunuz hürmeti biliyoruz. Karaman evi fikriniz nasıl oluştu? Bu evde mutlu musunuz? Neler hissediyorsunuz? Burada olmak size neden iyi geliyor… 

Geçmişe özlem hiç bitmiyor içimizde. Biz kuşak olarak kerpiç evden betonarme evlere geçiş dönemini yaşadık. Ama geride bıraktığımız bahçeli müstakil kerpiç evlerin tadını hiç unutamadım, bunu yaşatmak ve gelecek kuşağa miras bırakmak istedim. 

Gazoz kapağı biriktiren, hatıra defterine yazılar yazan, komşuda pişenin paylaşıldığı, yanan iki lambadan birinin söndürüldüğü tutumlu, neşeli, hoşgörülü ve en güzel yılları simgeleyen bir evde bu röportajı gerçekleştirmek, insanı o yıllara alıp götürüyor aslında… İhsan Duru’nun çalışma odasındaki eskiyi anımsatan onca eşya da geçmişin bütün parmak izine rastlamak mümkün… 

Bu evin bir de yapılış öyküsü var tabii… (Anlatmak ister misiniz?) 

Abbas mahallesinde Karaman’ın eski bulgurcularından Ali Sandıkçı amcanın evini restore etmek istedik. Nasip olmadı bunun üzerine yeni bir ev yapmaya karar verdik. 

Bu hayatta pişmanlıklarınız oldu mu? Nasıl tamir edebildiniz kendinizi… 

Muhakkak oldu… Zaman her şeyin ilacı oluyor. 

İnsan yaşadıklarından payına düşeni parlatabilmeli…  Anladım ki, o zaman ışığı farklı oluyor insanın…

Size göre disiplinli bir hayat nedir peki…

İrade gücüdür. 

Karaman deyince: …. (boşluğu siz doldurunuz lütfen)  

Evimiz 

Bugüne kadar kaç kişi, kaç röportaj yaptım sayısını hatırlamıyorum. Ama bu soru benim klasiklerim arasındadır. İtiraf etmem gerekirse, bugüne kadar duyduğum en sıcak cevaptı “evimiz”…

Nasıl bir Karaman’da yaşamak isterdiniz… 

Yeşillikler için de geçmişini de sahiplenmiş bir Karaman.  Çünkü geçmişine sahip çıkmayan Karaman geleceğine yön veremez.

Son yıllarda Karaman’ın gelişimi ya da gerilemesi, kısacası Karaman’ın karne notu hakkında neler düşünüyorsunuz? Ve size göre, Karaman’ın öncelikli meselesi ne olmalıdır? 

Karaman’ın kültür-sanat ve eğitim hayatına gösterdiğiniz bilinen ve bilinmeyen kocaman bir desteğiniz var. Bu üçgende Karaman’ı nasıl değerlendiriyorsunuz, bu düzey sizce yeterli midir? 

Karamanın hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Karaman; doğal, kültürel ve tarihi varlıkları barındıran bir şehir. Bu unsurların daha fazla ön plana çıkarılarak tanıtımının yapılması gerekiyor. Sanayisiyle, tarihe yön vermiş önemli şahsiyetleriyle tanınmayı hak eden illerin başında geliyor.   

Nasıl bir gençlik hayaliniz var? 

Vatanını, devletini ve milletini seven disiplinli, çalışkan ve üreten bir gençlik.  

Yeri gelmişken gençlere tavsiyeleriniz neler olurdu… 

Zamanlarını daha akılcı kullanmaları. Telafisi olmayan tek şey zaman. Teknolojinin faydalarını zamanlarını öldürmek için değil, üreterek, katkı sağlayarak kullanmalarını tavsiye ederim.  

“Yaşadığınız şehre faydalı olmak nasıl bir duygu” diye sormak geçiyor içimden…

Çok farklı bir imajınız var. Oldukça sakin bir tavrınız ve mütevazı bir duruşunuz var,  deyim yerinde olacaksa şatafattan, basından uzak bir İhsan Duru var karşımızda (kendimi bu röportaj için açıkçası çok şanslı hissediyorum, yeri gelmişken bir kez daha teşekkür ederim) Siz bu imajdan mutlu musunuz? Bize biraz kendinizi anlatın lütfen… 

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! Babamızdan aldığımız en önemli disiplinlerden biri de budur.  Kendimizi anlatmayı çok doğru bulmuyoruz, yaptığımız işlerle anılmak bizi mutlu ediyor.  

İş adamı olmasaydınız, hangi mesleği seçerdiniz? Ne olmak isterdiniz? 

Pilot  

İş yaşamınızda asla taviz vermediğiniz, olmazsa olmazınız ne oldu… 

İtibar ve kalite 

Çalışanlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?  Nasıl bir işveren olmaktı hayaliniz… 

Çalışanlarımızla aramızda özel bir bağ var. Birçok çalışanımız “Abi” olarak hitap eder. Onları sadece bir çalışan değil, ailemizin bir ferdi olarak görüyoruz.  

Karaman’ın yüz akı Duru Bulgur sizin için neler ifade ediyor? 

Teşekkürler. Bu vasıfla bizi nitelendirdiğiniz için.  

Sinemaya vakit ayırır mısınız?  

Nadiren… 

Şiir sever misiniz? (en sevdiğiniz şair ya da bir dörtlük) 

Şiir severim ve Yunus Emre en sevdiğim şair.  

Yol odur ki doğru vara 
Göz odur ki Hak'kı göre 
Er odur alçakta dura 
Yüceden bakan göz değil  

Arkadaşlarınızla buluşur musunuz? 

Arzu ederim ama aileler büyüdükçe biraz zorlaşıyor, herkesin öncellikleri değişiyor.  

Sosyal medya ile aranız nasıl…(facebook, twitter, instagram) kullanıyor musunuz? 

Sadece facebook kullanıyorum ama düşük düzeyde. Sanalın soğuk bir duvarı var, gerçek sıcaklığın ise bir kahve eşliğinde yapılan sohbette olduğunu düşünenlerdenim ama tabi ki zamana da ayak uydurmaya çalışıyoruz.  

Bize sıradan bir gününüzü anlatmanızı istesem… (sabah kaçta kalkarsınız ve gün nasıl biter? ) 

Sabah 5.00 gibi kalkıyorum. 7.00 de kahvaltı, ardından 9.00 da fabrikaya geçiyorum.  17-18.00 gibi eve dönüyor ve 22.30 da benim için gün bitiyor.  

En sevdiğiniz yemek nedir? 

Ispanak yemeklerini çok severim. 

Peki, yemek yapar mısınız? (yapıyorsanız hangi yemek) 

İş başa düşerse evet… Her türlü ızgara,  calla gibi yemekleri yapıyorum.  

Beslenmenize dikkat eder misiniz?  

Evet doğal ürünler tüketmeye özen gösteririm.  

Tam da bu sırada mis gibi taze çiftlik sütlerimizi içtik.  Bahçesini, bostanlığını gezdik. Et kabağı ekmişler o şahane bahçeye, ilk üründen gönderirim diyor İhsan Duru, acemisiyim bu yemeğin, yanında tarifini de istiyorum.

            Bahçede her türlü meyve ağacına rastlamak mümkün… Fakat bahçenin en favori ağacı yaz kış yaprağını koruyan meşe ağacı dikkatimizi çekiyor. İhsan Duru, meşe ekimi konusunda da kararlı görünüyor. Bin yıl kadar yaşadığı bilinen bu meşe ağaçları nedendir bilmem beni duygulandırıyor.

Sebze meyve yetiştirmeyi sever misiniz? 

Evet seviyorum doğal ürünler yetiştirmek beni mutlu ediyor. 

Ata biniyorsunuz… Bu ilgi nereden geliyor? 

Babamın atlara karşı sevgi ve merakı vardı. Bu özellik bize de geçti. Kardeşim de at konusunda sürekli teşvik etti.  

Nasıl giyinmeyi seversiniz? (modayı takip eder misiniz? ) 

Rahat spor giyinmeyi severim. Modayı, insanın kendisine yakışanı giymesi ve giydiğinin de içinde rahat etmesi olarak görüyorum.  

Kendinizi hiç anlatma ihtiyacı hissetmediniz siz, bu keyifli sohbetiniz için size çok teşekkür ederim.  

Biz teşekkür ederiz. 

Sona yaklaşırken, “çok şükür” diye sevinç duyduğunuz bu hayattaki en önemli şey ne oldu? 

Çok şükür diyebileceğim hayatta birçok sevincim var: eşim, çocuklarım, torunum kısaca ailem ve işim bunlardan bazıları.  

“Aile: ……..” Sizce nedir?  

Mutluluk kaynağı, birlikteliğimizi inşa eden, güven duyduğumuz iyi günde kötü günde sığınabildiğimiz kurum. 

Aşk nedir peki… 

Sadece bir kadına veya erkeğe değil, Yaradan’a ve tüm yaratılana duyulan sevgi, muhabbet.   

En sevdiğiniz çiçek hangisi?  

Gül 

Sohbetimizin başında babanız Ziya Duru’yu konuştuk. Anneniz nasıl bir kadındı peki… 

İyilik dolu kalbi olan çalışkan, fedakâr ve tutumlu bir ana. 

Bu hayattan öğrendiklerinizi üst üste koyunca “tecrübe”  nin sizdeki tarifi nedir? 

En pahalı bilgi. 

Gelecekle ilgili plan yapıyor musunuz peki… 

Duru markasının ve bulgurun dünyada daha fazla tanınması ile ilgili planlarımız bulunuyor. Bu yönde projeler geliştiriyoruz.  

“Bir Maniniz Yoksa Size geleceğiz” başlığı hakkındaki duygularınızı paylaşmak isterim. 

İhsan Duru: Çok güzel bir başlık olmuş, bana çocukluğumu anımsattı.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim, son olarak söylemek istedikleriniz… 

Keyifli röportaj için biz teşekkür ederiz .      

Çocukluk, gençlik ve şimdi ki İhsan Duru… Bakışlarını hep aynı buldum.

 Birlikte baktık siyah, beyaz fotoğraflara, bazen okul yaramazlıklarını anlattı gülerek, bazen elinde fotoğraf sustuğu oldu.  Haylaz bir çocuk olabileceği pek aklıma gelmemişti doğrusu, ancak okul yıllarını anlatırken neşeli ve çok mutluydu.

Şimdi ki zaman çocuklarının belki de hiçbir zaman yaşayamadığı bir duyguya şahitlik ediyorum aslında… Anı biriktirmek, anlatırken bir daha yaşamak ve gülümsemek sanırım hiçbir maddi güçle boy ölçüşemez.

            Uzun uzun anlatamadı yine kendisini…” ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” dedi. Bir inancın öyküsünde aile terbiyesi, görgü görenek, itibar ve istikrarlı olmanın ilkeleri var elbet. Bu ilkeleri üzerinde o kadar güzel taşıyor ki İhsan Duru, sohbetimiz sırasında bütün kelimelerini özenle seçti. Kısa ve net cevaplar vererek sohbetini sürdürdü. Çoğu kez parantez açtı “bunu yazmasanız” diye…

            Oysa övülmeyi gerçekten hak eden bir yanı var İhsan Duru ve ailesinin… Fakat bu konu onun en hassas olduğu konu diyebilirim. Bir kez daha hayranlık duyarak vedalaşıyoruz.

            Çiftliğindeki atı, tavukları, köpekleri, yeni doğmuş buzağı sevdik. Toyga çorbamızı içtik bakır tas kokan eski Karaman mutfağında…  çiftlikteki modern besi tesisi hakkında çok sevindiren bilgiler edindik.

            Ve ilk konuğum İhsan Duru’nun bilinmeyenlerine küçük bir perde araladık.  Ev sahipliğine, o eşsiz, kibar,beyefendi  ve sevgi dolu yüreğine şahsım ve Uyanış Gazetesi adına çok teşekkür ederim.

            Daha yazılacak çok şey var bilin istedim.  Ama bazen sözler gerçekten kifayetsiz kalıyor…

            Sevgiyle kalın.