İnsanlığın özü gittikçe bozulurken, seni çok özleyeceğim Talat Amca.

TAKİP ET

    Gittikçe azalıyor beyefendi ve hanımefendi insanlar ömrümüzden…


Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
    Bazı vedalar çok zor. 
Bazı vedalar çok üzüyor insanı…
    Sana güle güle derken; Cebindeki ütülü beyaz mendile, pille çalışan el radyondaki şarkılara, “Benimle bir ıhlamur içer misiniz Yasemen” deyişindeki nezaketine, daktilo sesine, ucu yırtılmış Karaman için biriktirdiğin arşiv yazılarına, beyefendi kalbine, mütevazı kişiliğine ve daha pek çok şeye veda ediyor olmak acıtıyor içimi…
    Her söyleşimizin, sohbetimizin sonunda söylediği bir laf vardı “faydalı olabildiysem ala”
Bunu söylerken, nasıl mütevazı, nasıl kibar, nasıl beyefendi bir duruşun vardı. Bir de beni yüreklendirmek için “Sen sorunca, benim uzun uzun anlatasım geliyor Yasemen” derdin…
    İşte benim bütün meselem de bu…
    Ben uzun zamandır sormuyorum kimselere…  Çünkü kimselerin vakti yok faydalı olmaya, nezakete, dürüst kalmaya, halden anlamaya, görgüye, bilgiye, sevgiye, saygıya…
    Bir de haklı çıkmanın lüzumsuz ve kekremsi bir tadı var kalbimde. Arada uğrayıp senin ıhlamurunu içip yumuşatırdım da kalbimi, şimdi ıhlamurların da eski tadı kalmadı Talat amca.
    Sana veda ederken, bunlar geçiyor aklımdan…
    Seninle birlikte kaybolup gideceklere acıyor içim. Beyefendi sözcüğünün bu hayatta ki en güzel karşılığı oldun benim için, seni hep güzel hatırlayacağım.
    En son kızım Elif’le ziyaretine gelmiştik. Elif daktilonu merak ettiğinde “Bırak oynasın, o benim de torunum” demiştin. Beni kalbinde koyduğun yere hep çok sevindim, çok mutlu oldum. Elif’e Hasip dedeyi anlattın, müsaade istediğimizde, tezgâhın altındaki çekmeceden bana iki kitap çıkarıp verdin. Orhan Veli’nin şiir kitabı ile Pir Sultan Abdal’ı … “Bunları sana ayırdım” dediğinde, içimi kaplayan o tuhaf his, bugün boğazımın tam orta yerinde duruyor. Sonra son kitabını Elif için imzaladın. 
    Gittikçe azalıyor beyefendi ve hanımefendi insanlar ömrümüzden…
    Azalıyor gönül almayı bilenler, ıhlamur içer misiniz diye soranlar, hangi şarkıları sevdiğini konuşanlar, ceketini ilikleyenler,  cebinde ütülü beyaz mendil taşıyanlar, bunları senin için ayırdım diyenler, şiir okuyanlar, işini iyi yapanlar, gözyaşını paylaşanlar, ben buradayım ne zaman istersen gel diyenler bir bir azalıyor ömrümüzden…
    Ve gittikçe çoğalıyor efendi markalı terbiyesiz adamlar, yüzünün yarısı kadar beyni için endişelenmeyen kadınlar…
    İnsanlığın özü gittikçe bozulurken, seni çok özleyeceğim Talat Amca.
    İyi niyetini, gülen yüzünü, beyefendi kalbini, çalışkanlığını, beyaz mendilini, radyodaki şarkılarını, ıhlamur kokusunu, bana Yasemen deyişini çok ama çok özleyeceğim.
    Güle güle Talat amca…
    Giderken bize öğrettiklerinle hep kalbimizde ve avuçlarımızın içinde bir dua olarak yaşayacaksın.  Ne söylesem eksik kalıyor dedirten zamanlarda büyüyor insan… 
    Gerçeğin masalını iyi ki sen anlattın bana.  Hayatımıza kattığın onca bilgi ve güzel şey için sonsuz minnetle, kabrin nurla dolsun, cennet mekânın olsun.