Emekli Öğretmen Çiftin Yaşamak İçin Tercihi Ermenek Oldu

TAKİP ET

Özel Haber: Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Emeklilik hayatını Ermenek’te yaşamak isteyen emekli öğretmenler Nuray ve Sefa Kaçmaz çifti üç yıldır Ermenek’in Görmeli köyünde yaşıyor. Emekli öğretmen çift Nuray ve Sefa Kaçmaz, üç yıl önce Ermenek’te yaşamaya nasıl karar verdiklerini Uyanış Haber’e anlattılar.
Uzun yıllar büyükşehirlerde çalışan Kaçmaz ailesi; emekli olduktan sonra her emekli vatandaşın hayali olan sessiz, sakin ve doğayla iç içe yaşamayı hayal ettiklerini ve bir gezi sırasında görüp beğendikleri Ermenek’te yaşamaya karar verdiklerini anlattılar:
“Biz üç yıl öncesine kadar Mersin’de yaşıyorduk. Mersin yazın çok sıcak ve nemli olduğu için Erdemli’nin Yayla köyünde bir elma bahçesi satın alarak yaz mevsimin köyde geçirmeye, bağ bahçeyle uğraşmaya başladık. Ancak bu ikili yaşam, işlerin sürekliği açısından yorucu olmaya başlamıştı. Daha sonra tüm dünyayı etkileyen pandemi süreci ile birlikte, yaz-kış doğanın içinde sakin yaşayabileceğimiz bir yer arayışına girdik. Başta Antalya ve çevresi olmak üzere araştırma gezileri yaptık. Yıllar önce bir gezi sırasında tanıyıp doğasını ve sakinliğini çok beğendiğimiz Ermenek’e tekrar uğradık. Yaşadığımız bu yeri tesadüf sonucu gördük ve çok beğendik. O gün karar verdik hayatımızın geri kalanını Ermenek’te geçirmeye... Kısa sürede satın alarak Ermenekli olduk”
Şehirden uzakta...
Kaçmaz Ailesi yeni yuvalarına “Göl Evi” ismini vermişler. 
Sadece şehirden uzakta değil Ermenek’e 20 km. uzaklıkta göl manzaralı Kaçmaz ailesinin doğanın kalbinde yaşam hayalleri yavaş yavaş gerçekleşirken, bazı zorluklarla da mücadele etmişler. Yaş almaya izin veren doğa ana yaşlanıp pas tutmaya izin vermemiş. Elektrik ve suyun olmadığı bir dağ başı yalnızlığı ile ilk iş Göl Evi’nin elektrik ve su işini çözmek olmuş.
“Göle bakan manzarasına hayran olarak satın aldığımı bu yeri yuvaya çevirmek için karı koca kollarımızı sıvadık. Yılın her mevsiminde bizi mest eden bir konumdayız, buraya doğanın kalbi diyebiliriz. İçinde yaşayabileceğimiz bir evi olan, ceviz, nar, incir, zeytin, badem, üzüm ve ağırlıklı olarak çam ve sedir ağaçlarıyla çevrili 10 dönümlük bir arazi bizim yeni heyecanımız, dünyamız ve yuvamız oldu. Burayı satın aldığımızda elektrik ve suyu yoktu. Daha önceki köy yaşamı deneyimimiz ile elektrik sorunumuzu solar enerji üretimiyle çözdük. Arazimizin ve evimizin su ihtiyacı için ise yasal başvurumuzu yaparak sondaj kuyusu açtırdık. Böylece suyumuza da kavuştuk. Tabi bu süreçte yaşam çok kolay değildi ama insan böyle bir yaşamı kurgulayıp, kararını verince o zorluklara katlanabiliyor.”
Nuray Öğretmen bunları anlatırken güler yüzü ve inanılmaz enerjisi ile kendi elleriyle yaptığı gül şerbetini ikram ediyor bize... Ermenek ve yaşadığı bölge ile ilgili hayalleri o kadar geniş ki; yeni keşifleri, arayışları, araştırmaları sürekli devam ediyor. “Bakın bunlar sarı kantaron, bunlar ada çaylarımız, biberiye ve lavantalarımız, kaya kekiklerimiz ve ne kadar çok aromatik bitki var bir bilseniz...” diyor. 
Çalışkan bir çift Kaçmaz ailesi. Nuray Öğretmen bir kutu uzatıyor bana “Bunlar sizin için” diyor. İçerisinde ilk üretimi olan aromatik yağları var. Birbirimizle ilk kez tanışırken, beni de kalbimden vurmuş oluyor Nuray öğretmen. Endemik bitkiler konusunda Türkiye’nin sayılı ilçelerinden birisi olan Ermenek’te saha çalışmalarının artması dileğiyle hemen soruyorum bu mis gibi aromatik yağların satışı da olacak mı?
“ Bahçemizde doğal ve cömertçe çıkan kantoron otu, biberiye, kekik ve lavanta çiçeklerinden maserasyon işlemiyle yani bitki tohumlarının zeytinyağında demlenmesi sonucunda minik üretimler yaptım. Şimdilik küçük boyutta ve deneysel aşamada diyebilirim. Bu yağları şifa olması dileğimle sevdiklerimle paylaşıyorum. Bizim burada ağırlık verdiğimiz konu asma ve lavanta üretimi oldu. Eşim çelikleme yöntemiyle neredeyse yüzlerce asma ve lavanta fidesi oluşturdu. İnanın bu çok müthiş bir his. Lavanta üretimi ve hasılatının artmasına bağlı olarak daha büyük ölçekte ve değişik yöntemlerle yağ üretimini ve satışını planlıyorum. Burada elde edilen her türlü ürünün, tüketimi aşan miktarının değerlendirilmesi önemine ve gereğine inanıyorum. Bu anlamda yaşadığımız bölgede yerel üreticilere verdiğiniz desteği ve tanıtımı çok değerli buluyorum.”
Bütün bunlar şehir yaşamından sonra zor olmuyor mu? Diye soruyorum: 
“ Yıllarca büyük şehirlerde yaşamanın ve çalışma hayatının getirdiği yorgunluk ve stresten sonra böyle bir yaşam açıkçası bize çok iyi geldi. Kesinlikle geçmişteki o şehir kaosu içindeki yoğun ve koşturmalı hayatı aramıyoruz. İnsanları ve sosyalliği sevmemize rağmen bu sakinliği ve dinginliği de seviyor ve yalnızlıktan sıkılmıyoruz.  Sonuçta her sabah gözünüzü müthiş bir doğanın ve sakinliğin içine açmak bir şükür sebebiniz oluyor. Mutluyuz!
Tabi şehirden uzak olmak ister istemez ihtiyaçlara ulaşmanız ve karşılamanızda zorluk yaratıyor ama zamanla bunlar içinde ayrı bir rutin ve çözüm üretiyorsunuz. Şehir merkezine gittiğinizde olabildiğince çok işi birden yapmaya özen gösteriyor, alışveriş ihtiyaçlarınızı toplu karşılama yoluna gidiyorsunuz. Aniden gerekebilecek her şeyi elinizin altında bulundurmak için daha dikkatli oluyorsunuz.”
Ermenek dünyanın tam ortasında ama dünyadan yalıtık bir yaşamın varlığını ifade ediyor
Peki, burada yaşamak için bana beş neden sayabilir misiniz diye sorduğumda, insanı eğiten o şahane cevabı veriyor Kaçmaz ailesi...
“Eğer böyle bir ortamda sadece işe odaklanıp, sorun ve zorlukları öne çıkarırsanız çok yıpratıcı olabilir. Özellikle eşlerin, her konuda olduğu gibi böyle bir yaşam kararını birlikte almaları ve uyumlu olmaları kesinlikle gerekli. Biz burada yaşamanın güzelliklerine ve nimetlerine odaklanarak, zorluk olarak görülen şeyleri bir yaşam biçimi haline getirmeyi başardık. Tabi ki yorulup zorlandığımız da oluyor ama dediğim gibi bu yaşamı biz seçtik ve gereğini yerine getirmek için çaba harcıyoruz. Anda ve anı yaşamak değerli bir duygu, değdi demek için emek gerekiyor. İnsanı emeği ve hayalleri ayakta tutuyor.
O sırada sevimli ördek ailesi geçiyor yanımızdan... Bu da mı hayalinizdi diye soruyorum gülümsüyorlar...
“Burada yaşamanın güzellikleri sınırsız olunca hayallerimizin de bir sınırı yok tabi...” deyip ailenin diğer ferdi sevimli köpekleri Lençe ile tanıştırıyorlar. Kümes hayvanları besliyorlar. Seralarını kurma planları var. Kendi ekmeklerini pişirmek için bahçede bir fırın yapımına başlamışlar. Sefa öğretmen bu konuda mahir bir insan, elinden her iş geliyor neredeyse... Eşi Nuray Hanım ise hem becerikli, hem de çok araştırmacı bir ruha sahip... Arıcılık eğitimleri almak istemiş ve bu işi de dijital medya aracılığı ile çözmeye çalışmış. Ancak bal hasadından sonra arıları kovanlarını terk etmiş. Anlatırken gülümsüyor Nuray öğretmen “ İşler her zaman istediğiniz gibi gitmeyebilir. Ama güzel olan hayat boyu öğrenmek. Bir ara kuzusuyla birlikte bir koyun aldık ama zorlandık ve elden çıkardık. Açıkçası bu tür işlerde bir zorunluluğumuz yok, yani geçimimiz bunlara bağlı değil ama uğraşmak, deneyimlemek ve hayat boyu öğrenmek insanı besleyen şeyler... ” diyor. 
Bir hayalin kalbinde misafir olmak tarifsiz bir duyguydu benim için de... Göl Evi’nin önümüzdeki yıllar bölgeye katacağı güzellikler olduğuna inanıyorum. Eş ve dostlarını ağırlamaya başlayan Kaçmaz ailesi üzüm ve lavantadan ürün almaya başlamışlar. Aynı bahçe içinde bir konuk evi inşa etmişler. Bahçe ile ilgili düzenlemeleri yaşadıkları yeri güzelleştirme hayalleri ise devam ediyor. 
Son olarak Ermenek’i kendi cümleleri ile anlatmalarını istiyor ve vedalaşıyorum.
“Ermenek bizim için mavinin ve yeşilin her tonu demek. Dünyanın tam ortasında ama dünyadan yalıtık bir yaşamın varlığını ifade ediyor ve burada, yaşamamızın geri kalanını geçireceğimiz için kendimizi çok şanslı sayıyoruz. Sizinle buluşmak, birlikte bu bölgeye dair fikirlerimizi paylaşmak ve dayanışmanın gücünü hissetmek bizim için de çok güzel ve keyifli oldu. Arayı çok açmayın yine gelin çok teşekkür ederiz.

















karaman öğretmen ermenek