Elifhan Köse İle "sessizliği Söylemek"

TAKİP ET

Ailesinin sürgün yaşamında payına düşenleri sessizce biriktiren..

Ailesinin sürgün yaşamında payına düşenleri sessizce biriktiren Elifhan Köse, kitabında bu sessizliği anlattı ve kitabının adını “Sessizliği Söylemek” koydu. Çocukluğuna denk düşen bu sürgünlükten nasibine düşen ise kadımın sessizliği oldu.


Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olan Elifhan Köse ile sıcak bir Sonbahar sonrası Aktekke Çay bahçesinde buluştuk. Bir siyaset bilimcisi olan Köse ile cinsiyet ve kadın sorunlarına ait eseri “Sessizliği Söylemek” üzerine konuştuk. Kitabın yazarı bir kadın, kitabın ana meselesi kadın olunca ve üstelik serde bir de hemşeri olduğumuzu öğrendiğimde Elifhan Köse’yi tanıdığıma hem sevindim, hem de gurur duydum. Aynı yıllarda çocuk, aynı yıllarda ergen, aynı yıllarda kadın olmayı tanımışız. Elifhan Hoca’nın biriktirdikleri, pek çok kadının sessizliğidir aslında…


Toplumda kadın olmanın dayanılmaz sessizliği konusunda kafa yormuş onlarca fikir bir kitapta sese dönüşürken Elifhan Köse’yi tanımak ve kitabı “Sessizliği Söylemek” i paylaşmak istedim.  - Kısaca kendinizden bahseder misiniz?  E.K: Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesinde Siyaset Bilimi kürsüsünde Yardımcı Doçent olarak çalışıyorum. Fethiye doğumlu ama Karaman’da büyümüş biriyim; aile olarak bir tarafımız İbrala/Yeşildere’ dayanır. Ankara’da eğitimimi tamamladıktan sonra bir nevi memlekete geri döndük diyebilirim. - Gelelim "Sessizliği söylemek" kitabınıza… Kitabınıza neden bu ismi verdiniz?  E.K: Aslında kitapta ağırlıklı bir bölüm edebiyatta sadece dilin değil bedenin tümüyle sessizleştirilmesine yönelik olan söylemleri analiz etmeye yöneldi.  Yani kitabın konusu dindar kadın edebiyatıdır; ama edebiyatın kendisinde kadınların sessizliği hep göze çarpar: söz ve edebiyat erkek işidir. Dolayısıyla burada sessizlik cinsiyet analizine tabi tutuldu, edebiyatla uğrasan kadınlar ise “sessizliği söyleyenler” oldular. Bir nevi ismi onlar verdi kitaba. Foto3 - Okuyucu karşısına çıkmadan önce, sessizliği anlatmaya karar verirken, en çok neyle yüzleştiniz... Aslında en çok kendimle elbette… Enteresandır ki okuyuculardan da aynı tepkiyi alıyorum. Çünkü kitabın analiz çerçevesi edebiyat olsa da edebiyat gerçek karakterlerden beslendiği için gündelik yaşamda nasıl sessizleştirildiğimizle ilgili analiz.  Türkiye’nin kurucu ve halihazırda devam eden hegemonik ideolojileri resmi, tıbbi ve biyolojik söylemlerle bu sessizliği nasıl sağlıyorlar. Bir tür çözümleme…  Türkiye'de kadın olarak yaşamanın siyasi ve toplumsal zorluklarını nasıl gözlemlediniz peki... Türkiye’de kadın olarak yaşamak zor ve ayrıca da incelikli bir sanat. Kimsenin sizi siz olduğunuz için hazmedemediği bir coğrafyadayız;  sürekli makbul/ideal kadınlıklar arasında –ki bu makbullüğü belirleyen ataerki söylemi ve erkeklerdir-  talim ettiriliyoruz.  Yani değişim ve modernleşme vurgusunun aslında baskın olduğu ama değişmezliğin kadında cisimleştiği bir coğrafya. Ama paradoks su ki en çok kadınlar değişiyor; erkeklerden de hızlı değişiyorlar.  Bu aileye, toplumsal ve kamusal alana şiddetli gerilimler olarak yansıyor.   Yazmak sizin için ne ifade ediyor? “ Yazmak; kendine yönelik bir yolculuk barındıran acı verici aynı zamanda da mutluluk verici bir eylem .” Foto4 E.K: Bir edebiyatçının deneyimlediği gibi çok  sancılı ve yaratıcı olmasa da, tıpkı  bir terapi gibi  kendine yönelik bir yolculuk  barındıran acı verici aynı zamanda da  mutluluk verici bir eylem . İnsana dair yaratmanın her türlüsü böyle sanırım; bir var olma biçimi. - Bu sizin ilk kitabınız, yola çıkarken kadın meslektaşlarınızdan gerekli ilgi ve desteği gördünüz mü peki… E.K. Elbette. Bu kitap aslen bir doktora tezidir;   Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde yazılırken toplumsal cinsiyet çalışan kadınların desteğini çok aldı. İlk çıktığında mutluluğu paylaşıp ilk tebrik edenler de Karamandaki kadın meslektaşlarım oldular.  -Kadın ve sessizlik yan yana gelince....  Bu üç noktayı siz tamamlar mısınız?  E.K: ….  çok şey söylüyor. "sessizliği söylemek" kitabına okurlarınız nereden temin edebilir... E.K: Aslında ulusal ve dağıtımı geniş ölçekli bir yayınevinden çıkmış olmasına rağmen Karaman’ da  merkezi  az sayıda kitapçıdan ulaşılabiliyor.  Biraz da şehrimizde büyük kitabevlerinin  olmamasıyla ilgili  maalesef… Ayrıca internet kitapçılarından da ulaşılabilir.  - Kitabınızdaki ana mesele kadın, bundan sonrası için plan ve projeleriniz var mı? (Sırada ne var)  E.K: Su an Üniversitede bir projemiz var: Karamanda dindarlık ve cinsiyetle  ilgili pratikleri  ortaya çıkarmaya çalışan. .. Bunun dışında taşra ve cinsiyet temelli analizler ve yaşayışlar ilgimi çekiyor; malum içinde nefes almaya çalışıyoruz ve aynı zamanda görmezden geliyoruz çünkü… - Sizi tanıdığıma sevindim. Keyifli ve neşelisiniz, sohbetiniz ve bir Karamanlı kadın yazar olarak eserinize teşekkür ederim. Yolunuz açık olsun… E.K: Ben de sizi tanıdığıma çok sevindim, zaman ayırdığınız için ben teşekkür ediyorum. İletişim yayınlarından çıkan “Sessizliği Söylemek”  raflardaki yerini aldı. Okunmak üzere elleriniz arasında ki yerini en kısa zamanda alması dileğiyle, daha çok araştıran, daha çok okuyan, okuduklarını yorumlayan, tartışabilen, daha çok yazan ve kelam eden yarınlar için bir umuttur yaktığım Çoban ateşim, Sessizliği fısıldayan Elifhan Köse ise yeni yol arkadaşım…