Bir Yudum Çay Ve Bir Lokma Simit..

TAKİP ET

Kimileri simitsiz çayı öksüz sayar..

Yaşam Haberi /Yasemin Küçükcicibıyık Bir yudum çay ve bir lokma simit Fırından taze çıkmış çıtır simit kokusuyla güne başlayanlar, akşam üstü atıştırmalık yapanlar, bazen fakiri doyuran, çocukların koluna bilezik, martılara en güzel hediye, orta yerinden bölüşülen bir dost yiyecek, ve geleneksel yiyeceğimiz simidin hayatımızdaki yeri… Simidin hayatımızdaki yeri her birimiz için başka başka olsa da, kursağından bir yudum çay ve bir lokma simit geçmeyen var mı acaba… Kimileri için eksik bir gün olur, kimileri simitsiz çayı öksüz sayar, kimileri de bir yudum çay ve bir lokma simitle gönül alır. Hemen hemen her sabah önünden geçtiğim, arada sırada uğrayıp simidimi aldığım Kardeşler Gevrek Simit Fırınının kokusunda adeta davet var. Simitle aramızdaki bu şefkatli ilişkiyi düşündüm birden… Neden çok severiz, neden doyurur bizi, neden ısıtır içimizi… Kardeşler Gevrek Simit fırınının güler yüzlü çalışanlarına kolaylıklar dileyip simidimi alıp, Gazete ofisine geldim. Tavşankanı çayımın yanına en çok yakışan yine oydu. Çayıma en sadık dost ve biz muhteşem bir üçlü gibiyiz adeta… Bilgisayarımı açıp, simidin hayatımıza giriş öyküsünü araştırdım.  ….“Ayaküstü karın doyurmanın alaturkası” Karşıma ilk çıkan yazının başlığında “ayaküstü karın doyurmanın alaturkası” yazıyordu. Yani eski bir geleneğin lezzet adıydı simit… peki simitle ne zaman tanışmışız? Kaynağı bilinmeyen bir rivayet dolaşıyor sanal dünyada, kimi bilinmeyen kaynaklar Fatih Sultan Mehmet’i, kimisi ise Kanuni Sultan Süleyman’ı işaret ediyor. Hikaye ise aynı… …. Fatih Sultan Mehmet döneminde, Şemsi Paşa adlı veziri saray mutfaklarında pişen yemek ve tatlıları denetliyormuş. Bir gün çalışan kadınlardan birsinin torbasında bir şey görür. Ne olduğunu sorduğunda, susam cevabını alır. Paşa, saray tabiplerinden susamın fayda ve zararlarını araştırmasını ister. Faydasını öğrendiğinde, mutfakta yoğrulan hamurun bir kısmıyla simit pişirtir. Bir hafta boyunca kendisi yedikten sonra, Fatih Sultan Mehmet’e sunar, O’da kabul eder.  Hikayeyi okuduktan sonra, elimdeki simidin bir saray yiyeceği olduğunu anlıyorum. Yani simidin doğuşu saraylardan geliyor. Bu geleneksel tadımıza yüklediğimiz anlamlar ve anılar simidi şefkatli ve doyurucu kılıyor. Simidi bölüştüğüm kız arkadaşlarım geliyor sonra aklıma, paylaştıkça çoğalan yanlarımızı seviyorum, bir de dökülen susamları sabırla toplamayı… Sonra çocukluğumun gurbet yanı geliyor aklıma… simit ve çayın dostluğunun hangi dilde bir karşılığı vardır bilmem ama, Türkiye deyince Ankara, Ankara deyince hava alanında elime tutuşturulan simit gelir aklıma… Milli yiyecek statüsü yüklediğimiz simit hatırlı bir yiyecek olarak karnımızı  doyururken, susamlarını toplayan ellerim bir çocuğun düşlerini getirir aklıma. Sonra bir Ankara simidinde kızımın gelişini beklerken, yanı başımdan geçip giden, mendil satan mavi gözlü küçük mendilci kız gelir aklıma… Sonra simit satarak evine ekmek parası götürmeye çalışan bıyıklı ve yorgun babalar… Akşama sana simit getireceğim diye oğluna söz veren temizlikçi anneler… Bir de boğaza karşı vapurda martılara simit atarken dertleşenler, altın yaldızlı tabaklarda ikindi çaylarına simidi servis edenler… Simidi tutan eller başka başka olsa da, karnımızı ve gönlümüzü doyuran simidin öyküsünün ana fikri sanırım aynı, bir yudum çay bir lokma simit… Bir de hayatımızın kadrolu simitçileri vardır. Kimi okul önünde, kimi bir tren garında, kimi o şehirde, kimi bir vapur iskelesinde kimi de hemen yolunuzun üzerindedir. Ve siz ondan hiç vazgeçemezsiniz,  aranızdaki bu ilişki ise bir yudum çay, bir lokma simittir. İnce belli cam bardakta ki çayımızın en güzel yoldaşı simidin karşılığı biraz çocukluğumuz, biraz gençliğimiz, şimdi mevcut yaşımızda yine en güzel katığımız. Ne sıcaktır “katık” kelimesi , simidin hayatımıza kattıkları ise uzun bir hikaye aslında… “Zenginle fakiri buluşturan yiyecek…” Gelelim bizim Kardeşler Gevrek Simit Fırınına… Hemen hemen her  sabah kokusuna teslim olup, kendimi içerde bulup bir lokma simit tadında sohbet edip simidimi alıp çıktığım bu güzel fırında Nihat Ustayla konuşuyoruz. Kardeşler Gevrek Simit Fırınının sahibi Nihat İzci simidi şu cümleleri ile anlatıyor: “Geçmişten geleceğe lezzetin adı” Bu lezzeti en kaliteli şekliyle sunmayı kendisine prensip edinmiş, işinin ehli bir simit ustası… Onun için önemli olan şey ise, aynı müşterisinin ertesi gün yine simit almaya gelmesi. “O zaman lezzet keşfinde kocaman bir aile oluyoruz” cümlesi ise başarısının anahtarı… 17 yıldır taş fırın ustası olan Nihat Usta zenginle fakiri buluşturan simidin, günümüzde çok çeşitleri yapıldığını anlatıyor. Ancak kendileri sade ve gevrek taş fırın simidi üretiyor. Simit üretmenin de elbet püf noktaları var. Un ve susamın kalitesi, fırında pişme sıcaklığı ve ustanın becerisi…Dahası ise meslek sırrı oluyor. Kara fırın taşının ısısında kıvamını bulan simidin lezzet sırlarından en önemli ip ucunu ise taş fırında pişiyor olması veriyor. Günün her saatinde açlığı yatıştıran simidin son zamanlarda ise en çok zayıflamak isteyen kadınlar tarafından tercih edildiğini öğreniyorum.  “Simit diyeti rağbet görüyor”      Simit diyetinin satışlara etkisinin büyük olduğunu anlatıyor Nihat Usta… fırın müşterisine günde ortalama 1000 adet simit satıyor. En çok kadınlar rağbet gösteriyor. Son zamanlarda yaygınlaşan simit diyetinin faydasına inananlar ise Kardeşler Gevrek Simit Fırınının müdavimlerimden… Kadınlar simit diyetinde ne kadar başarılı bilmem ama, benim sabah vazgeçilmezlerim arasında olan kara fırından taze çıkmış çıtır gevrek simidim ve tavşankanı çayımın keyfi ömrümün baş taçlarından… Allah simit yiyecek sağlık afiyetten, satın alabilecek güçten, simidi paylaşacağımız dostlardan bizi eksiltmesin dilerim. Ekmeğini öpüp başına koyan bir millete mensup olduğum için şükür doluyum. Bir de işini severek yapanlarla karşılaştığım için… Kardeşler Gevrek Simit Fırını Sahibi ve kara fırın ustası Nihat İzci ve çalışanlarına işlerini severek yaptıkları için teşekkür ederim. Biz koca bir aileyiz diyen Nihat Usta Karaman’a ve simit severlere hizmet verirken son olarak şunu söylüyor “İşini severek yapacaksın” sevmenin hayatımızdaki karşılığı bir tutam huzursa eğer, bu yazının sonunda iyi demlenmiş bir yudum çay ve bir lokma simit hatırınız baki olsun dilerim.