GÜZEL ŞEYLER YAZMAK İSTERDİM

Yayınlanma: 27.05.2022 13:55 Güncelleme: 27.05.2022 14:28

        Değerli okuyucularım, üzülerek kaleme aldığım bu yazımı lütfen empati kurarak okumanızı rica edeceğim. Sitemim kurumlara değil usül-erkan bilmeyen kişileredir.             Taş biblo ve tasarımlardan yaptığım ilk sergimi 2019 yılında taş binada açıp gelirini kanser hastası çocuklara bağışlamıştım. Plaket ile ödüllendirildim.             Pandemi döneminde boş durmayarak yine evde yeni tasarımlar yaptım. Ocak ayında belediyeye gidip ikinci sergim için bina vermelerini rica ettim. Söz ile “olur” denmesi bana pek uygun gelmedi. Dilekçemi verdim. Bir ay cevap gelmedi. Telefonla 7 ayrı birimi arayarak dilekçenin sonucunu araştırdım. Sonunda postaya verildiğini öğrendim. 12 gün sonra dilekçe cevabım elime ulaştı. Küçcücük Karaman deriz.             Tekrar ikinci dilekçemi yazıp Belediye Kültür Hizmetleri’ne verdim, beklemeye koyuldum. Defalarca gittim geldim. Amacım Dil Bayramı kutlamalarında il dışından gelen misafirlerime Karaman’ı tanıtmak ve etkinliklere katılımını sağlamaktı. Bir türlü bina tahsisi yapamıyorlardı.             Baktım olmayacak bir ramazan günü valiliğe gitmeye karar verdim. Sayın Valimiz Alpaslan Işık sergimin amacını ve beni büyük bir dikkatle dinledi, çok ilgi gösterdi sağ olsunlar. 14 Mayıs 2022 tarihine “Dil Bayramı proğramına” sergimi hemen koydurdu ve açılışı bizzat kendisinin yapacağını söyledi. İşim yarım saatte hallolmuştu.             Eşimle birlikte Valiye teşekkür ederek doğruca Belediye Kültür Hizmetleri’ne giderek ayrıntılı bilgi verdim kendilerine. Buraya kadar her şey normaldi.             Ertesi gün valilikten aranarak davetiyelerimi bastırmam söylendi. Sergimden bir hafta önce bazı kişiler tarafından valiliğin haberi olmadan sergi saatim değiştirildi. Yine Vali Bey ile tekrar görüşmeye gittim. Bana hiç bir bilgi verilmemişti! Ne kadar çabaladım ise de sergi saatini düzeltemedim. Valilikte şaşırmıştı bu duruma.             Bana belediyedeki üst düzey bir görevlinin “Dil Bayramı kutlamalarında Taş Bina, sadece sizin tasarımlar için ayrıldı, başka etkinlik yok, gidin iki gün önceden serginizi rahatça serin” denmesine karşılık; yine haberim yok iken kutlama programında listesinde adı olmayan başka bir sergiyi birilerinin gönlü olsun diye açmaya kalkmışlardı!             Yine haberim yoktu! Yine hiç bir bilgi verilmemişti!             Sağolsun arkadaşlarımdan biri valiliği arayarak durumu anlatmış. Valilik yapılanın usulsüz olduğunu ve araya sokulan bu serginin “Dil Bayramı kutlama programı” listesinde olmadığını belirtilmiş. En geç Perşembe günü sergi salonu boşaltılacak denmiş.             Olayı duyup evimize gelen eşimin bir yakını hanım rica üstüne rica ederek valilik ve belediyeye şikayet etmememizi, kendisinin de bu serginin içinde olduğunu, Cuma günü binayı boşaltacaklarını ve gece yarısı da olsa sergi düzenlenmesinde bana yardım edeceğini söyledi.  Bizde saf saf inandık. Kimse kırılmasın diyerek olgunluk gösterip “peki” dedik.             13 Mayıs Cuma günü öğlen saat bir sularında Taş Bina’ya gittiğimizde büyük bir şok yaşadık! Büyük bir tepki ile karşılandık. Bina boşaltılmadığı gibi kaba ve seviyesiz konuşmalarla “akşam saat sekizden önce binayı vermeyeceklerini, cumartesi yani sergi günü sabahı gelip sergimi sermemi ve elimizdeki koliler ile defolup gitmemizi” vb. ( Bazı kelimeleri yazamıyorum, gerçekten terbiyem el vermiyor)             Ayrıca kaba bir üslupla valilik yâda belediyeden yazılı belge getirmemizi söylediler. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” durumuna düşmüştük! Hiç aklımıza gelmedi ki “Siz bize bir evrak gösterin demek!” tem beş ay valilik ve belediyeye evrak vermiştim.         150’ye yakın tasarımlarım çok küçüktü, kırılmaya müsaitti ve bir iki saatte düzenlenmesi mümkün değildi. Daha iki gün önce “hallederiz, aman şikayette bulunmayın” diyenlerin hiç biri ortada yoktu. Hepsi sanki toz olmuştu!          Tek kelime demedim! Bu kadar stres ve hakaretten sonra gözlerimi yerde açtım. Baygınlık geçirmişim. Sonradan adının Ayşe olduğunu öğrendiğim emekli bir hemşire hanımın müdahale ettiğini öğrendim. Kendisine şükran borçluyum          Daha sonra binaya gelen arkadaşlarım hemen belediyeyi arayıp, bilgisayardan binanın bana tahsis edildiği bilgisine ulaşmışlar. Belediye Başkan Yardımcısı sevgili Eyüp Aslan Bey devreye girerek olayı çözmüş ve “derhal boşaltın” demiş.       Çok zaman kaybetmiştik. 10-12 kadar arkadaş gurubumla gece yarısına kadar sergiyi nasıl serdik bilemiyorum. Eve geldiğimizde apartman girişinde belediyenin 9 gün önce postaya verdiği dilekçe cevabı mektubu gördük. 13-19 Mayıs tarihleri arasında Taş Bina’nın sadece bana tahsis edildiği yazıyordu. Keşke postadaki bu gecikme olacağını bilip bana mesajla bilgi verilseydi!          Sergim 14 Mayıs Cumartesi günü öğlen saat 12’de açıldı. Saat 14’de büyük bir kalabalık geldi. Gelenler açılış saat iki de diye biliyorlardı. Sosyal medyada bazı kurumlar 3 tane farklı sergi saati yayınladılar. Defalarca rica etmeme rağmen düzeltmediler.       Sergim yoğun ilgi gördü. Ankara ve Konya’dan arkadaşlarım, bürokratlar ve akrabalarım katıldılar. Kendilerine teşekkür ederim beni yalnız bırakmadılar.             Bağış yaptığım vakıf, taa nerelerden sergimi takip edip teşekkürlerini bildirdiler. Amaç güzeldi.          Sergime gelen bazı kişiler “yeni açılan bir derneğin desteğiyle sergimi yaptınız?”dediler. Ben kimseden destek görmedim, reklam değil icraat önemli benim için... Gölge etmesinler başka ihsan istemezdim!             Belki biraz uzun oldu ama inanın bu yazı yaşananların özeti... Benim yaptığım yardım amaçlı hayır işini bozmaya çalışıp engel olanlara, sağlığımın bozulmasına sebep olanlara hakkımı asla helal etmeyeceğim!       Bir daha sergi açmak mı? Tövbe ettim. Hoşgörü timsalimiz Yunus Emre’nin diyarı Karaman’da sorumluluk sahibi olmayan insanlar Dil Bayramı’nda sadece “buruk bir acı” bıraktılar bende!          Allah hepimizi iyi-doğru-dürüst insanlarla karşılaştırsın.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız