GÂVURUN DA İYİSİ VAR!

Yayınlanma: 28.08.2025 11:28 Güncelleme: 28.08.2025 11:43

Mut’im bin Adiyy… Mekke’nin zengin ve soylu insanlarındandı. Mekke Darunnedve parlamentosunun üyesi idi. Halkın suya kavuşması için kuyular kazdırır, zemzem kuyusundan su almayı da kolaylaştırırdı. Parlamenter olmasına rağmen, Müslüman olanlara yapılan işkencelere karşı idi. Mekke parlamentosu, Müslümanlara ambargo uyguladığında geceleri onlara yiyecek ve içecek sağlamaya çalışırdı. Parlamentonun ambargo kararını Kâbe’nin duvarına asma görevini üstlenmedi ama aynı parlamentonun ambargo kararını kaldırma kararının ardından o asılı kararı indirme görevini üstlendi. Hicret öncesi işkencelerin arttığı günlerde Sevgili Peygamberimiz, Taif’e tebliğ için gidişinin dönüşünde Mekkeli müşriklerin kendisine zarar verebileceği kanaati üzerine himaye istedi. Mut’im bin Adiyy kabul etti, onu karşıladı ve Kâbe’ye kadar getirdi, Mekke parlamentosu önünde Muhammed’i (s.a.v.) himayesine aldığını ilan etti. Sevgili Peygamberimiz, Medine’ye hicret ettiği sene Mut’im, Mekke’de öldü. Bedir harbini kazanınca esirleri topladıklarında Sevgili Peygamberimiz:  “Eğer Mut’im bin Adiyy sağ olsaydı ve bu kokmuşları (serbest bırakmak için) benimle konuşsaydı, hepsini onun (hatırı) için bırakırdım” (Buhari, Sahih, K. Meğazi, Bab 12) Değişen bir şey yok... Mekke’nin en zor günlerinde, Muhammed’i “Öldürelim mi, hapsedelim mi, sürgüne mi gönderelim” tartışmalarının yapıldığı günlerde bir kâfir adam olan Mut’im, Muhammed aleyhisselamı himayesine alıyor; Medine’de namaz kılışlarına hayran olunan münafıklar, Uhud’da Sevgili Peygamberimiz’in safından Medine’ye kaçıveriyorlar. Mut’im’in çocuklarının hepsi Müslüman oldular ve birkaçının birçok hadis rivayetleri de var. Ashabın eğitiminden geçenlere tabiin denir. Tabiinin en önde gelenlerinden Said bin Cübeyr, Mut’im’in oğlu Cübeyr’in oğludur, yani Mut’im’in torunudur. Nerden aklıma geldi bu Mut’im? Gazze’de, Müslümanlar, aç, biilaç, susuz, korumasız, silah sesleri altında, çadırda ölümlerini beklerlerken, halkı Müslüman ülkelerin yöneticileri, İsrail’e kına gönderirken kınanın altında her istediğini de yaparken, Norveç’ten Anadolu Ajansı’yla bir haber ulaştı dün gazetelere. Norveç hükümeti, iki trilyonluk dolarını, İsrail bankalarından ve İsrail şirketlerinin buldozer, savaş uçağı ve savaş aletleri alan, satan ve tamir eden şirketlerden parasını çektiğini dünyaya bildirmiş. 100 dolarlık paralardan yirmi milyon ton para imiş. 20 tonluk kamyonlarla taşımaya kalkarsanız bir milyon kamyon gerekirmiş. Teknoloji sayesinde bir tuşla bir yerden bir başka yere gidebiliyor... Sevgili Peygamberimiz:  “Her doğan çocuk (İslâm) fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar” buyurur. (Buhari, Sahih, cenaiz 80-92, Müslim, Sahih, Kader 25, Tirmizi, Sünen, Kader 5) Onun için doğuştan iyi olan her çocuğu onu yaratanın istediği şekilde programlamak gerekir. Yoksa Trump, Lenin, Putin, Hitler değerlerine göre programlarsak “Herkesin elindeki de benim olsun” diyerek dünyayı kan gölüne çevirirler. Her şeye rağmen her milletten, her dinden insanların da fıtratı az bozulanları vardır. Yahudileri anlatan ayette, aralarında az da olsa hainlik yapmayacaklar vardır diye haber verir:  “Sözlerini bozdukları için onlara la'net ettik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler. Kendilerine yapılan nasihatten paylarını unuttular. Onların hıyanetini Sen bilirsin. Onlardan çok azı hıyanet etmez. Onları afvet ve yüzünü çevir geç. Muhakkak Allah, iyilik yapanları sever.” (Maide süresi ayet 5/13) Sevgili Peygamberimiz, Medine Yahudilerinden olan Muhayrık için:  “Yahudilerin en hayırlısı Muhayrık’tır” buyurmuş. Tarihimizde vakıf hukuku hakkında ilk eseri yazan Hassaf, Ahkam-ül evkaf sayfa 1’de Sevgili Peygamberimiz’in ilk vakfettiği mal, Muhayrık isimli bir Yahudi’nin malıdır. Muhayrık ölürken mallarının vesayetini Sevgili Peygamberimiz’e bırakmış. (Bak İbni Sa’d, Tabakatı Kübra 1/502, İbni Hişam, Siyre 2/88) Muhayrık, Yahudi olmasına ve Yahudi kalmasına rağmen Uhud harbinde Sevgili Peygamberimiz’in yanında yer almış ve Uhud harbinde ölürken bütün mal varlığını Sevgili Peygamberimiz’in tasarrufuna vermiş ama bu vasiyetini yaparken “Bütün malım Rasülüllah’a verilsin ve O da Allah’ın gösterdiği yere harcasın” demiş (Hassaf Ahkamü’l-vakf s. 4) Gerçi bu sözlerinden hareketle Muhayrık’ın Müslüman olduğuna hükmedenler de olmuştur. Hassaf ise Vakıdi’den naklen Muhayrık’ın Müslüman olmadığını, ölünce cenaze namazının kılınmadığını ve Müslüman mezarlığının kenarına defnedildiğini haber verir. Ashab-ı kiramdan Hakim bin Hızam isimli sahabi, Sevgili Peygamberimiz’e:  “Yâ Rasûlallah! Ben, cahiliyye döneminde (Yani ben kâfirken) ibadet eden, sadaka vererek, köleleri özgürlüğüne kavuşturarak, akrabaları ziyaret edip onları kollardım. Ne düşünüyorsun, benim müşrikken yaptıklarımdan bana bir karşılık var mıdır?” dedim. “Sen geçmişte yaptığın hayırlardan dolayı Müslüman oldun” dedi. (Buhari, Sahih, K. Zekat, bab 25) İran kisralarından Nuşirevan, kendinden önceki kurallara ve kendi koyduğu kurallara uyduğu için Sasanilerin en adil insanı olarak nam kazanmıştır. Arab’ın Hatemi Tai’si cömertlikte şöhret kazanmıştır. Kendi milleti, kabilesi, ırkı içinde en samimi, en sevecen, en barışçı, en dürüst, en adil olanları öbürlerine göre iyidirler. Onun için Sevgili Peygamberimiz, kelimeleri seçerek, “Yahudilerin en hayırlısı Muhayrık’tır” demiştir. Cennete veya cehenneme kimlerin gireceğine kararı ancak Allah celle celalüh verir. O da şöyle haber veriyor:  “… Kim imanı inkâr ederse ameli boşa gider. O âhirette zi­yan edenlerdendir.” (Maide süresi ayet 5/5) İslam’ı kabul eden gayrimüslimler araştırıldığında kâfirken de iyi olmaya dikkat eden ve iyiliğin kaynağını araştıran insanlardan meydana geldiği görülür.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız