ETRAFIMIZ YANARKEN

Yayınlanma: 22.06.2025 17:13 Güncelleme: 22.06.2025 19:56

Etrafımız yanıyor. Emperyalizmin babaları dıştan, kuklaları içten, bütün güçleri ile bölgemize abandılar. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim kimin yanında, kim kimin karşısında? Birbirleri ile kavga ettiği söylenenlerin perde arkasında kol kola oldukları söyleniyor.  Ama bir gerçek var ki dünya yeniden şekilleniyor. İster istemez ülkemin esenliği meselesine yoğunlaşıyorum.  Bilgi edinmek ihtiyacı duyuyorum. Bir yerlerden bu işe bulaşırsak milletimiz ne kadar güvende? Gücümüz kuvvetimiz ne diyorum hep? Medya küf kokuyor. Bazıları için biz kaplan onlar fare. Bazıları için de tam tersi, iç karartan yorumlar. Elbette Türk ile savaşmanın bedelini bilen bilir. Bu bedeli ödemeyi göze alabilecek olanların dayanaklarını merak ediyorum. Bir savaşı göze almak ekonomik güçlülük ve iç cephenin tahkimatı sorunudur.  Acaba ekonomik durumumuzu ve içteki halimizi gözleyenler “şimdi bellerini kırmanın tam zamanı mı?” diyorlar. Dün Organize Sanayi’ ye yolum düştü. Bazı sanayici dostlarımla uzun uzun sohbet imkânımız oldu.  Bir sanayici ile oturup ekonomiyi konuştuğunuzda ne beklersiniz? Halihazır durumun çok üzerinde planlar ve uygulamalar umut etmez misiniz? Yani, 2024’te gerçekleşen yüz ise 2025 ten beklenti yüz on olmalı.  Yeni projeler, yeni yatırımlar ve daha çeşitlenmiş pazar çalışmaları duymak istemez miyiz? Konuştuğum arkadaşların hepsi ya ciddi bir küçülmeden ya da yapabilirlerse satıp savıp üretim dünyasından çekilmekten bahsediyorlar. Tüm sanayiciler ile konuşma olanağım yok elbette. Onlara genel durumu soruyorum. Baskın çoğunluğun kendileri gibi düşündüklerini söylüyorlar. Aynı şeyleri tarım alanında da çok daha yüksek sesler ile duyuyorum. Yani, üretim dünyamız iç karartıcı bir durumda. Üretim ve birikim yapamayan toplum dış baskılara karşı ne kadar dayanıklı olabilir ki? İç cepheyi güçlendirmenin yolu, hukuku, demokrasiyi, kardeşliği ve üretimi güçlendirmekle olur.  Emperyalizme direnmek isteyen komşularımıza ve Türk Dünyası’ na abilik etmek en çok bize yakışır. Ama gücümüz yoksa boşuna çırpınırız. Hele emperyalizme bu kadar bağımlı hale gelmişsek kafamızı kaldıramayız ki vay halimize. Emperyalizm bizim için hesap yaparken dayanakları neler acaba diyoruz ya… “Akçe akıl don yürüyüş öğretir” desek yeter mi?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız