Esnaf ve Ahilik
Aile büyüklerim kunduracı olduğu için (1950'li yıllar) çocukluğum Gazi Paşa Caddesinde kunduracı esnafı arasında geçti. Esnaf çok tutkun, dayanışmacı ve ahlaklı idi. Esnaf içinde gayri resmi Ahilik teşkilatı vardı. Kunduracılar arasında yemenici Metin usta esnaf lideri, Ahi başıydı. Bütün esnaf o’na karşı hürmetli ve saygılıydı. Bir vatandaş ayakkabı aldığında aldatıldığını hissettiğinde Metin ustaya gider, şikayetini bildirirdi. Metin usta ilgili dükkana gider o esnafı ikaz eder ihtar verir, kimseye duyurmazdı. Ancak bu şikayet ikinci defa tekrar ederse esnafların ileri gelenlerinden oluşan konseye durumu bildirirdi. Burada alınan karara göre o esnaf dışlanırdı. Esnafın hile yapması, çürük mal satması kendisine çok pahalıya mal olurdu.Esnaf arasında çok büyük bir dayanışma vardı. İstanbul’dan kösele, deri ve diğer hammaddeler senetle alınır, bilahare ödenirdi. Esnaf senet günü geldiğinde parası yetersiz kalırsa, hemen komşularına gider senet için lazım olan parayı tamamlardı. Borç alma ve verme sadece söze dayanırdı. Herkesin sözü sözdü.Esnaf dayanışması her yönüyle yürürlükteydi. Şahit olduğum bir olayda; bir sabah bizim dükkana bir müşteri geldi ve 41 numara Derby lastik istedi. Rahmetli Mustafa Abim, “Bizde yok kardeşim, bak şu komşuda var, oradan al..” dedi. Ahmet Abim, “Abi, niçin yok dedin! Üç çift 41 numara lastiğimiz var ya..” dedi. Mustafa Abim, “Oğlum biz siftah ettik, karşı komşu henüz siftah etmedi, o da şiftah etsin…” dedi. Bu günün esnaflarının kavrayamayacağı bu olaya esnaf arasında çok sık rastlamak olasıydı.Esnaflığa şeğirt olarak girilir, daha sonra kalfa ve usta olunurdu. Ancak kalfalık ve ustalık Ahi konseyinin kararı ile oluşurdu. Kalfa olabilmek için şeğirtlik yıllarını çalışkan, doğru, dürüst olarak geçirmek şarttı. Kalfa olma kararı, yanında çalışılan ustanın önerisi ile olurdu. Usta teklif eder Ahi konseyi uygun görürse kalfalık töreni için hazırlıklar başlardı. Bir Pazar günü esnafın ileri gelenleri toplanır, etli ekmek ayran yenir, tören yapılır, dualar edilir ve Ahi başı Metin usta tarafından peştamal kuşandırılırdı. Ben, Ahilik değerlerini ömür boyu taşıyan, Abim Mehmet Bursalı’nın kalfa olmak için peştamal kuşanma törenlerine şahit olma şansına eriştim. Kalfalar ustaların yanında çalışır, haftalık alırlardı. Bir kalfa çalıştığı ustanın yanından bir sebeple ayrıldığı zaman, başka bir ustanın yanında çalışması için eski ustasının onayı alınırdı. Eski usta, kalfasının başka yerde çalışmasına onay vermediği sürece çalışamazdı.Öğlen yaklaşınca çarşıda bir hareketlilik başlardı. Öğle yemeğinde ne yenecek? Genelde calla (güveç) ve etli ekmek yenirdi. Saatler öncesinden hazırlanan callalar toprak tencerelere ustalıkla yerleştirilir fırına verilirdi. Fırından pide ile birlikte sofraya konan callaların başına hep birlikte çökülür, yakın komşular davet edilir, yemeğe başlanırdı. Fırından yeni çıkmış sıcak callayı yumuşak pideyle iki parmağımızın arasına kürekler; üfleye, yana yerdik. Allahım! Ne lezzetli idi o callalar… O yıllarda yediğim callaların, etli ekmeklerin tadını bir daha hiç ama hiç alamadım ve yaşayamadım.