ELİFHAN KÖSE VE SESSİZLİĞİ SÖYLEMEK…

Yayınlanma: 13.05.2015 08:44 Güncelleme: 13.05.2015 08:44

ELİFHAN KÖSE VE SESSİZLİĞİ SÖYLEMEK… Osman Nuri Koçak                                Ortadoğu Coğrafyasında “kadın meselesi” can yakıcı bir sorun olmaya devam ediyor. Bu konudaki iyileşmelerdeki gelişmeler mevcut hızıyla devam ederse, çok ama çok uzun bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Bu coğrafyada yaşayan kadınların durumuna bakıp bakıp da Atatürk’ ün devrimciliği ve çağdaşlığı algılama yeteneğinin önünde azimle eğilmemek elde değil. Ön Asya’ da kadını birey olarak gören ve eşitlik meselesini gündemde ciddi olarak tutabilen tek ülke Türkiye’ dir. Bu Japonya’ da dâhil olmak üzere tüm Asya’ ya teşmil edildiğinde durum farklı olmayacak ve kadın hakları konusunda kıta sathında en ileri düzeydeki ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğu görünecektir.  Atatürk Türk Milletinin mayasında var olan sekülerliği ve göreceli cinsiyet eşitliğini çok iyi analiz etmiş ve laiklik olgusunu bu yapının üzerinde bina etmiştir. Özellikle şehirlerin dışında ve taassubun etkisinden uzakta kalan alanlarda kadının kara bir baskı altında olmadığını görmüş ve bu durumu çok iyi değerlendirmiştir.  Ama yobazlığın ve taassubun kadını hep ötelemesi ve neredeyse “biri bir Müslümana lâzım” düzeyine indirmesi toplumun bir kanalında var olmaya hep devam etmiş, köylüler şehirleştikçe de bu durum ile yüzleşmek zorunda kalmışlar ve genelde de kaybeden tarafta olmuşlardır. Bu gün Türk kadınının gelişmiş batı ülkeleri düzeyinde hak sahibi olabilmesi ve toplumun kahir çoğunluğunun bu hakları benimsemesi konusunda bunca ilerlemeye rağmen gerçekten batı ile aralarında çok uzun bir mesafenin olduğunu görüyoruz. Makas fazla açıktır. Asya’ ya göre avantajımız ise bunları özgürce tartışabilecek düzeye ulaşmış olmamızdır. Bu konuda yazılan ciddi ve kayda değer eserleri zaman zaman okuma olanağı bulmaktayım. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelelerinde nerede olduklarını veya nerede durduklarını incelemeye çalışırım. Maalesef ciddi oranda kadınımızın eşitlik ve özgürlüğü, munis, iyi para kazanan ve evcil bir koca tarafından evinde rahatça bir hayat sürdürmesine olanak sağlanması olarak algıladığını görüyoruz. Rahatlığı, eşitliğe ve özgürlüğe tercih eden kadın modeli ise bu hak kavgasının önündeki en büyük engel olma özelliğini de taşımaktadır. Toplumun her alanında birinci sınıf bir aktör olmayı isteyen ancak bunun metodolojisi konusunda kafa karışıklığı yaşadığı için uçlarda oradan oraya savrulan kadınlarımız da hiç az değildir.  Gerçekten bu sorun konusunda bilimsel ve meşru bir temellendirmeyi başarabilenler ise maalesef son derece azınlıktadırlar. Bu yazıyı, söz konusu azınlıklardan bir savaşçıyı ve onun muhteşem yapıtını sizlerle paylaşmak için kurguladım. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesinde, Kamu Yönetimi Fakültesinde, Siyaset Bilimi Hocalığı yapan bir değerli isim ve son dönemde yazdığı bir kitaptan bahsetmek istedim. Elifhan Köse ve kitabı “Sessizliği Söylemek” den… Elifhan Hoca, eserini kadının bir asli kimlik olarak yeri ve rolü konusunda kafa yormuş onlarca düşünürü de karşılıklı savaştırarak ve varış noktaları oluşturmaya çalışarak kurgulamış ve bilimsel temellendirmelerle okuyucusuna da kaçacak yer bırakmayacak şekilde ulaşmaya çalışmış.  Son derecede de başarılı olmuş.  Karaman böyle bir düşünce ve kalem insanına sahip olmayla ne kadar gurur duysa azdır.  Hele hele Üniversitemiz böyle bir hocaya sahip olmakla ne kadar şanslı olduğunu bilmelidir. Elinde kalem, dilinde kelam olmayan nicelerini hoca diye biliriz. Elbette her eser gibi Sessizliği Söylemek’ de tartışılacaktır. Eksikleri tamamlanacak, eğrileri düzeltilecek, yanlışları düzeltilecektir. Ancak benim önemsediğim en önemli konu, öteden beri tabulaştırılan cinsiyet ve kadın sorunlarına ait tüm ezberleri darmadağın ederek, düşüncelerini toplumla cesurca paylaşan özgüven konusudur.  Bu türden netameli konuları genel geçer avuntu anlatımları ile geçiştirerek çatışmalardan uzak kalmayı yeğleyen nice sözde düşünce adamının aksine, sorunun üzerine bodoslama giden bir cesur yürekle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bilimin gücü, yüreğin gücü, kelamın ve kalemin gücü birleşince ortaya çıkan güzellik yarınlara olan umutlarımızın yegâne esin kaynağımız oluyor.  Sağ olasın Elif Hocam. Adınız kâinatın sujesini simgeler. Eseriniz de adınızın ve sizin verdiğiniz ilhamla, sizden sonra bu konularda kafa yormak isteyenler için iyi bir kılavuz olur umudundayım. Yeni eserler bekliyoruz. Not: İletişim Yayınlarının hiç özü ucuz ürün yayınladığını görmedim. Sessizliğin Sesi de liyakatini bir kez de onu gün yüzüne çıkaran yayın evinin yapısı ile kanıtlamıştır diye düşünüyorum.    

Devamını Okumak İçin Tıklayınız