“EĞİLMEZ BÜKÜLMEZ ADAM MAHMUT DEMİR ve BİR KİTAP”

Yayınlanma: 29.09.2025 08:52 Güncelleme: 29.09.2025 08:52

Prof. Dr. Hacı KURT’un ‘Atatürk'e ve Cumhuriyet'e Vefa’ isimli kitabım için yaptığı yorum. Sayın Prof. Dr. Hacı Kurt’a yorumu için teşekkür ediyor, siz okuyucularım ile de paylaşıyorum. “2025 Karaman Kitap Günleri'nde tanıştığım bir başka değerli insan Mahmut Demir ve edindiğim kitabı "Atatürk'e ve Cumhuriyet'e Vefa". Mahmut Hoca'yı ilk kez görüyordum; hemen hoşsohbet, sıcakkanlı, işlerini ertelemeyen, enerjik, sorun çözücü, yardımsever bir insan olduğunu anladım. Müteakip iki gün içinde yaptığımız kısa süreli sohbetlerle kendisini sevdim; fakat kendisiyle yüz yüze hiç tanışmamış olsaydım bile kitabını okuyunca severdim, saygı duyardım. Vefa; insanoğlunun, iyi insanların en önemli özelliklerinden ve erdemlerinden biridir. Bu kitap da bir insanın, idealist bir öğretmenin, Mahmut Demir Hoca'nın yaşam kılavuzu olan vefa duygusu temelinde ilerler. Bu vefa, her şeyden önce Büyük Atatürk'e ve onun kurduğu Cumhuriyete duyulan bir vefadır; fakat bu sadece Cumhuriyet'in okullarının ona bir meslek kazandırması, ekmek parasını kazanma imkanı sağlamasından kaynaklanmaz. Bunun yanında ve belki bundan da önemlisi, ona gerçek bir insan olma şansı ve memlekete daha iyi, daha çok hizmet etme olanağı vermesindendir. Mahmut Demir hocamızın vefa duygusu sadece Atatürk ve Cumhuriyetle sınırlı değildir. O, yolu olmayan bir köye giderken onun eşyalarını taşıyan katırcıya ve katırına, o köyde derme çatma bir yapının okul olarak eğitime hazırlanmasında destek olan bir muhtara ve ihtiyar meclisi üyesine, cesaretle doğruları dile getirmekten çekinmeyen bir meslektaşına, kız çocuklarını okula göndermeyen aileleri ikna etmekte destek olan bir köylüye, ikna olup çocuğunu okula gönderen ebeveynlere ve zor şartlarda okula gelip birleştirilmiş sınıflarda eğitim alıp iyi bir yurttaş olma çabasındaki öğrencilerine vefa duyar. O, Karaman'ın dağlarına, dağlarındaki ağaçlara vefa duyar. Çocukluğunda ekmek parası için fakir ailesinin ve babasıyla birlikte kendisinin odun temin etmek için kesmek zorunda kaldığı ağaçlardan katbekat fazlasını dikmek için görev yaptığı her yerde ve Karaman'da sürekli bir çaba içindedir. Otobiyografik özelliği ağır basan bu kitap, sadece Mahmut Hoca'nın hayat hikayesinden ibaret değildir. İdealist bir eğitimcinin, ay eksiğiyle kırk yedi yıllık onurlu bir meslek hayatıyla iç içe geçmiş eleştiriler, öneriler; eğitim hayatımızın toplumsal, siyasal, yönetsel, öğretmen yetiştirme, müfredat, veli, eğitimin yöntem ve içerik sorunları yaşanmışlık ve teorik boyutuyla sergilenir. Köy Enstitülerinin ruhunu bir ölçüde taşıyan Akşehir İlköğretmen Okulu'ndan henüz reşit olmadığı bir yaşta mezun olarak henüz motorlu taşıtın ulaşamadığı bir köyde sınıf öğretmenliğine başlayan bir öğretmenin dünyası sizi bekler. Sonra mücadelelerle dolu bir hayat, yıllar sonra gurbetçi vatandaşlarımızın çocuklarının eğitimi için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilerek Almanya'da geçirilen yıllar ve yeni tecrübeler, sonra müfettiş olarak eğitime hizmet edilen yıllar... İyi bir aile babası, vefalı bir eş olarak da bir rol model olma; hepsi ve daha fazlası bu kitabın sayfalarında bulacağınız zenginliklerdir. O hep mücadele eder; yanlış yapan meslektaşlarıyla, yöneticilerle, hatta siyasi figürlerle, sürgün yiyeceğini bilerek bu memleketin taşı, toprağı, ormanı, çevresel değerleri için mücadele eder; fakat korkmaz, vazgeçmez; "Bu ilin bundan ötede beni sürebilecekleri bir köy yok" diyerek yoluna devam eder. Hukuk ve meşruiyet zemininden ayrılmadan, bir eğitimci, bir sendikacı, bir dernek başkanı ve bir insan olarak yürür, yürür... Kendisi hakkında açılan disiplin soruşturması ve davalar yanında, onun yürüttüğü soruşturmalar ve açtığı davalar çoğu zaman hayatının bir parçasıdır; öyle ki, 2018 yılında bir Maarif Müfettişi olarak emekli olduğunda hâlâ Danıştay'da devam eden iki davası vardır. Mahmut Demir, soyadına uygun eğilmez bükülmez bir adamdır. Bu hayat hikayesini okudukça, onun ata yurdu Adiller köyünün çevresinde bulunan Toros sediri ağaçlarındaki özelliklerin onun genetik kodlarına da bir şekilde geçtiğini düşünürsünüz... Bu kitapta da kadı kızında olduğu kadar kusur vardır; basım aşamasında oluşmuş bazı hatalar gözünüze çarpar; fakat kitabın rahatça ve zevkle okunup anlaşılmasını engellemez. Kitabı bitirip, raftaki yerine kaldırırken "Mahmut Hoca iyi ki bu kitabı yazmış ve ben iyi ki bu kitabı alıp okumuşum” dersiniz.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız