DÖNEK OLMAMA DUASI
Yıllar önce tarihçi yazar İbrahim Hakkı Konyalı’yı ziyarete gitmiştim. Yanımda daha sonra devletin tepelerinde bir müddet hizmet eden bir arkadaşım da vardı. Sohbet esnasında sağcı bir yazar soruldu. O da burada yazılamayacak derecede müstehcen bir cümleden sonra, “Bir gün gazetenin yemeğine katıldım. Biraz geç kalmışım. Gazetenin sahibi karşıladı ve yer gösterdi. Ben salona bakınırken bir de ne göreyim, gazetedeki köşelerinde birbirlerinin aleyhinde yazılar yazan aşırı solcuyla, hatta komünistle baş başa vermişler konuşuyorlar. Onları göstererek patrona, “Bunlar ne yapıyor?” dedim, O da, “Yarının yazısını konuşuyorlar” diye cevap verdi” demişti. İçtiği su ayrı gitmeyenler, “Yolunda ölürüm diyenler, “Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için” diyenler bir de bakıyorsunuz birbirleri hakkında komünist, faşist, darbeci, askerci, Stalinci, TKP ile ilişkili, takiyeci, şirret, ajan, cellat… damgalarını yapıştırıveriyorlar. “İslamcı kesimden de bu tür şeyler oldu” diyenlere şunu söyleyeyim: İslamcı olanlardan da geçmişindeki hatalarını yazanlar, görüşlerinden döndüğünü söyleyenler oldu; yer değiştirdi ama geldiği yer hakkında, dost olduğu insanlar hakkında kötü sözler söylemedi. Hatta bulunduğu yerin tam karşısına geçti, fakat orada da yine İslam’ın gayretini güttü. İslam’a, Müslümanlığa, dine, imana, kitaba yönelik güzel hizmetlerini yeni yerinde de devam ettirdi. Hatta dine karşı tavırlarıyla meşhur kuruluşların arasına kabul edilince onlara İslâm’ı anlatmaya devam ediyor. Kabil’le başlayan dönekler tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Hz. İsa’yı Yahudilere jurnalleyerek onu öldürme teşebbüslerini sağlayan işte o döneklerden biridir. Kur’an-ı Kerim’de anlatılan münafıklar işte o döneklerdir. Tarih boyunca bu döneklerin ortak bir yanı vardır ki, dönekliğin dünyevi faydasını görseler de her iki tarafta da sevilmezler. Ama döndürenin işine yaradıkları sürece kullanılırlar. Şahısların dönekliği olduğu gibi toplumların da dönekliği olur. Hallacı Mansur’u başkan yapmaya karar verenler, Mansur’un başını kesme kararı da verebiliyorlar. “Kral öldü, yaşasın kral” diyenler de toplumsal döneklerdir. Mehmet Akif merhum, “Eskiden ikiyüzlüleri sevmezdim, bin yüzlü adamları görünce bunları sevmeye başladım” dermiş. “Hocam yaz tatilinde yanıma filanın yazdığı hatıratı alacağım, onu okuyacağım” diyen dostlarım, “Filancanın hatıralarını okudun mu” diye soran dostlarım, okuduğu hatırattan hayret ettiği olayları nakleden tanıdıklarım var. “Beş sene içinde yazılan hatıratların sayısı ne kadar?” diye soruyorum, “Önemli olanları yüzü aşar” diyor. Peki, birini bir haftada okusam yüz hafta eder. İki senemi alır. Sonunda ne kazanacağım? Ömür kısa, ecelin nerede ne zaman geleceği bilinmez. Vaktim, en değerli sermayem. Kaybettiğim bir tek saniyeyi geri getiremem. Onu çok dikkatli kullanmamız gerekir. Toplum hayatına bir katkısı olmayan yüz kişinin kendi aralarında geçen hıyanetlerini okusanız zaman israfından hesaba çekilebilirsiniz ve de onların tiraj tuzağına tutulmuş olursunuz. “Ben dönmem, döneklik bana göre değil” demeyin ve Allah’ın kitabının gösterdiği yolda yürürken yoldan çıkmamak için Allah’a dua etmeye devam edin. Rabbimiz, Sevgili Peygamberimize bile: “Eğer biz seni sabit kılmasaydık, onlara biraz meyledecektin. O zaman biz de sana hayatında, ölümü kat kat tattırırdık. Sonra da sen bize karşı hiçbir yardımcı bulamazdın.” (İsra Süresi ayet 17/74-75) Onun için dönek olmamak, İslam’ın kuralları üzerinde sebat etmek için, doğruları İslam’dan öğreneceğiz Sevgili Peygamberimiz gibi Rabbimizden yardım isteyeceğiz: “Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım, kalbimi, dinin üzerinde sabit kıl” (Tirmizi, Sünen, K. Kader, bab 7, Ahmet, Müsned, Enes bin Malik hadisi)