DİL BAYRAMI YAKLAŞIRKEN !
1961 yılından bu güne kadar, arada fasılalar olsa da kutlana gelen “Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri” için, öncesi ve sonrasında değişik şeyler söylenir ve yazılır.
DİL BAYRAMI YAKLAŞIRKEN ! Söylenen ve yazılanların hemen hepsinde amaç, o yılki törenlerin “ilin tanıtımına” ne kadar etkisi olduğu konusudur. DİL BAYRAMI’NIN ÖNCELİĞİ TANITIMDIR Evet, Türk dilinden, Yunus Emre’nin Karamanlı oluşuna dair bilgi ve belgelerden de bahseden çıkar; ama çoğunlukla törenlerin, “ilin tanıtımına” etkisi yönü ön plandadır. 1960 yılında kurulan ve törenleri bir yıl sonra yani 1961 yılında başlatan, Karaman’ı Tanıtma Derneği’nin adı ve kuruluş amacı da, törenlerde “Karaman tanıtımının” ön planda olduğunu gösterir. BİR RÜYANIN YILLAR SÜREN MACERASI Derneğin kurucuları arasında bulunan ve günümüzde de yaşamını sürdüren bir üyenin, törenlerin başlaması konusunda aktardıkları da hayli ilginçtir. Üyenin anlatımına göre, derneğin amaçlarını nasıl gerçekleştireceği konusunda, kafa yorarlarken; derneğin başkanı, rahmetli Baha Kayserilioğlu, o gece bir rüya gördüğünü; rüyada, Karamanoğlu Mehmet Bey ve Yunus Emre’yi gördüğünü söyler. Bu rüya, dernek üyelerinin rehberi olur. Karaman tanıtımı için iki önemli şahsiyet bulmuşlardır. Mehmet Bey ve Yunus emre! Bu rüyanın, üyeler arasında “ilahi bir ışık” olarak algılanıp algılanmadığını bilmiyoruz; ama görünen o ki, 1961 yılında başlayan ilk tören veya etkinliğin temeli, rahmetli Kayserilioğlu’nun gördüğü ve üyeler tarafından benimsenen rüyadır! Dernek üyelerinin 1961’de gerçekleştirdikleri programa bakınca; bu denli geniş ve katılımcısı çok olan bir etkinliğin, o günden bu güne, bir daha gerçekleştirilemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. O günün dar ve kısıtlı imkanlarına rağmen, hiçbir çıkar arzusu gütmeden, sadece Karaman’ın tanıtımı için gerçekleştirilen etkinlik, her türlü takdirin üstündedir. O tarihten sonra törenler, dernek üyelerinin önderliğinde, kamu kuruluşlarının da destekleriyle yürütülmüştür. Daha sonraki yıllarda, derneğin ortadan kalktığını; ama törenlerin yine çoğunluğunu gönüllülerin oluşturduğu ve belediye önderliğinde gerçekleştiğini görüyoruz. DEVLET ÖNCÜLÜĞÜNDE YAPILAN TÖRENLER İl olduktan sonra ise, gönüllü yapısının yavaş yavaş ortadan kalktığını; organizenin Valilik önderliğine geçtiğini; bir bakıma, halktan uzak, devlet törenlerinin devam ettiğini görüyoruz. Bu, belki törenlerin ciddiyetini artırmış olabilir; ancak halkın katılımını da ciddi oranda olumsuz etkilemiştir. Ardından da, etkinliklerin yerel yönetime devri sağlanmıştır. İçinde de bulunduğumuz, değişik tarihlerde gerçekleşen etkinliklerde, esas amacın “tanıtım” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hele “il” olduktan sonra gerçekleşen etkinliklerin temel sorgusu “ Konya- Karaman”, yani, Konya’nın ilçesi Karaman, olarak anılmasına gösterilen karşı duruştur. İl olduktan sonra, halkımızın “Konya- Karaman” birleşimine tepkisi hala devam etmektedir. Bu karşı duruşun ölçülmesi ise, “törenlerle” olmuştur. Törenlerden sonra ortaya çıkan, “Konya-Karaman” birleşimini ifade eden, bir yazı ve haber çıkmaya görsün! Ne yapmışsanız boşunadır. Çünkü, hala Karaman, Konya’nın ilçesi konumunda değerlendirilmektedir. TÖRENLERİN AMACINI BİR BİLEBİLSEK Her ne kadar törenlerin esas amacı “Karaman tanıtımı” ise de; bu amaç, yeni gelen idareciler tarafından çoğaltılmakta; bir amaca değil; birkaç amaca birden hizmet etme iddiası peşinde koşulmaktadır. Amaçlar arasında, Tanıtım başta olmak üzere, dil, Yunus Emre’nin Karamanlı oluş iddiası, eğlence ve ticaret sayılabilir. Bu kadar çok amaca hizmet etmenin ve sonuç almanın ne kadar zor olduğu da dikkatlerden kaçmamaktadır. Buna bir de, etkinliklerin ismini oluşturan iki büyük değeri, yani Karamanoğlu Mehmet Bey ile Yunus Emre’yi, aynı etkinliklerde buluşturma iddiasını eklerseniz; organizasyonun daha da zorlaştığını görebilirsiniz. Bu iki değer, muhakkak ki ortak payda olan “dil” ekseninde düşünülmüştür. Ancak törenler irdelendiğinde, Yunus Emre’nin sadece Karamanlı oluş iddiasının ön plana çıkarıldığını görürüz. Bu iddia, bazı yıllarda o kadar ileri boyuta vardırılmıştır ki, törenler için gelen bakan seviyesindeki misafirlerin, Yunus Emre’nin Karamanlı oluşunu ifade etmesi, beklenmiştir. Eğer konuk, bu ifadeden kaçınacak veya konuyu unutacak olursa, törenler sonrası eleştirileri de hak etmiş demektir. Tören amacının çokluğu, herkesin tören sonrası, benimsediği amaca göre eleştirisini de getirmektedir. Bilimsel etkinlikleri ön planda tutanlar, törenleri, yapılan açıkoturum, panale vs. gibi etkinliklerin sayısı, toplantıya katılan dinleyicilerin azlığı veya çokluğu ile; *Tanıtımı ön planda tutanlar, hangi televizyon veya gazetede ne kadar bahsedildiği yönüyle; *Yunus Emre’yi öne çıkaranlar, Eskişehir tezinin ne kadar çürütüldüğü konusuyla; *Türkçe diyenler, ilin Türkçeye ne kadar önem verdiği hususuyla; *Eğlence bekleyenler, gelen sanatçı veya sanatçıların kalitesi ve halkın katılımının sayısı ile, eleştirilerini yapmaktadır. Yıllardır gözlemlenen, çıkış amacı tanıtım olan bu etkinliklerden Karaman, sonuç olarak memnun değil gözükmektedir. Bunu, her etkinlik sonrası, basında veya sohbetlerde rahatlıkla izleyebilirsiniz. Hele halkın törenlere yaklaşımı, genellikle “olumsuz” olarak görülür. Halkımıza, “Geçmiş Dil Bayramı Törenlerinden aklınızda ne Kaldı?” sorusunu yönelttiğimizde, vatandaşların ortak cevabı genellikle etkinliklere gelen sanatçı isimleri ile üst düzeyde katılım oldu ise o kişilerin isimleri olmuştur. MAHMUD BEY’İN MEZARINI MEHMED BEY YAPABİLMEK DE HÜNERDİR Bu konuya en iyi örnek de, Balgusan törenleridir. Bilindiği gibi, Ermenek-Balgusan köyünde Karamanoğlu Mahmut Bey’in türbesi bulunmaktadır. Zamanın valisi, Bakan görevinde bulunan kişiye hoş görünmek amacıyla, Dil Bayramı etkinliklerine Balgusan’ı da eklemiştir. Hem de ilmi temelden yoksun bir iddiayı gerçekmiş gibi kabul ederek: “Karamanoğlu Mehmet Bey’in mezarı Balgusan’da” diyerek. Yıllardır, bilimsel temeli olmayan, bir bakana şirin görünme amacıyla programa konulan Balgusan törenleri, hala devam etmektedir. Bu durumu, “ilçeleri de törenlere çekmek olarak” değerlendirmek de mümkündür. ULUSLAR ARASI ETKİNLİKLER Dil Bayramları’nın uluslararası ölçeğe çıkması,rahmetli Vali Aydın Arslan zamanında olmuştur. Sovyetler Birliği’nden bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetleri’nden bazı sanatçılar davet edilerek, törenlere uluslar arası vasıf kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu özellik, bugüne kadar da devam etmiştir. NASIL YAPMALI? Şehrin büyük kesimini yıllardır memnun etmeyen etkinlikler nasıl yapılmalı o halde? Araştırmalarımız, etkinliklerin, halk ve ilgilisi nazarında eleştirilmesinin temelinde, aşağıdaki hususları tespit etmiştir: *Özellikle il olduktan sonra yapılan törenler, devlet öğesini ön plana çıkarmış; tören organizasyonları, kimsenin fikri alınmadan memurlar eliyle yapılmıştır. *Halkı törenlere katma unsurları yeteri kadar düşünülmemiş ve uygulanmamıştır. *Türkçe, bazı yılların özel konumları hariç olmak üzere, toplumda ses getiren ve önemsenen değerler arasından hızla uzaklaştırılmıştır. *Karaman, Türk diline sahip olma iddiasını, sadece Dil Bayramları’nda hatırlamış; bu konuda önderlik konumuna gelebilecek ciddi bir çalışmanın içinde olmamıştır. *Etkinlikler, yukarıda da belirtildiği gibi Mehmet Bey ve Yunus Emre gibi iki büyük değeri bir arada taşıyacak güçte olamamıştır. *Yunus Emre’nin Karamanlı oluşu, belki ilk yıllarda önemlidir; ancak her yıl aynı belge ve bilgilerin tekrarından öte gidilmemiş, çok sık tekrarlanan Yunus Emre ve Türk Dili ile ilgili Araştırma Enstitüsü vb. merkezler hala kurulamamıştır. *Şehirde yıllar boyu, kültür ve sanat çalışmalarını geliştirecek, planlı bir strateji izlenmediği için etkinliklerin eğlence kısmı için hatırı sayılır harcamalar yapılmasına neden olmaktadır. ESAS MESELE ŞEHRİN VİZYONUNU TESPİTTE Karamanlı şehrini tanıtmak istiyor. Bu suretle oluşacak getiriden faydalanmak istiyor. Karamanlı, Konya- Karaman denilmesini istemiyor. Karaman’ın il olma gerçeğinin bilinmesini istiyor. Bütün bunlar, bir şehrin ve o şehirde yaşayanların en tabii hakkıdır. Ancak, her şeyin bir kuralı olduğu gibi, tanıtımın da vazgeçilmez kuralları vardır. Bunlardan birincisi de “şehrin vizyonu” dur. Şehri, diğer şerhlerden farklı kılan unsur veya unsurları tespit edebilmektir. Her şehirde “var” olan değerlere sahip çıkıp, “bende de var” demek, tanıtım için yeterli olamamaktadır. İkincisi de, tespit edilen farklı unsurun, toplumda “ne kadar dikkate alındığıdır”. Çünkü, yapılmak istenen, bir şehrin pazarlanmasıdır. Pazar, alıcısıyla yaşar. Öyle farklı bir değeriniz olacak ki, bu değer, tanıtmak istediğiniz kitlenin de ilgisini çekecek. Arz ve talep meselesi, yani. Veya kitlenin bilmediği; çok az bildiği; üzerinde pek fazla düşünmediği bir değeri ortaya çıkarıp, kitlenin dikkatini bu yöne çekmeyi bileceksin. Bunların hepsi, pazarlama tekniklerinin kullanılmasını da beraberinde getirmektedir. Bu güne kadar, bu bahsedilen tekniklerden hangileri ne kadar kullanılmıştır? Elimizdeki bilgilere göre, etkinliklerin duyurulmasında “kendimizin çalıp oynadığı” görüşü hakimdir. Etkinliklere halkın ilgisizliği de devam etmektedir. Bu da halktan uzak, halkı kucaklamayan, halkla beraber organize edilmeyen programlardan olabilir. Bu yıl yine Karaman Belediyesi’nin önderliğinde gerçekleşecek etkinliklerde, herkesin bildiği eksiklik ve yanlışlara etkinlikler öncesinde dikkat çekmek istedik. Umarız ki, gerçekleşecek etkinlikler, geçmişin tekrarından öte, amacına uygun hale getirilmeye başlanır. YENİ KARAMAN