DAHA NE KADAR SUSACAK?

Yayınlanma: 29.08.2023 12:02 Güncelleme: 29.08.2023 12:02

Merhum Bekir Sıtkı’nın seneler evvelinden yazdığı keramet vâri mısraını her okuyuşta içimde tarifsiz bir burukluk hissederim; “Hatunya dilsizdir, susar…” Hemşehrisi olmakla her daim iftihar ettiğim büyük üstad, üç kelimeye nasıl da dünya kadar mânâ yüklemişti. Evvela, ömrünün baharında zevci ile hanedanının mücadelesi arasında kalmış; gözü yaşlı bir eşin ve dahi annenin yürek sızısını, o destansı sükûtunu, bu kadarcık kelimeyle ne hazin tattırmıştı. Şairin mısraı bitmiş fakat söyleyecekleri henüz bitmemişti. Sanki bir şeylere daha işaret ediyordu; Hanım sultanın inşa ettirdiği ve o muhteşem “kapusu” ile ilme, irfana açılan mektebin de aynı kaderi ve aynı kederi paylaştığını/paylaşacağını çok iyi kavramıştı.  Nasıl kavramasındı? Karamanoğulları’nın tarih sahnesinden çekilişini müteakip, bitmek bilmeyen harpler; isyanlar ve devlet elinin bu topraklara eskisi kadar uzanmaması ile giderek köhneleşen mütekaid bir payitaht… Her geçen gün feri sönen, el emeği göz nuru eserler…  Elbette Hatunya da bundan payına düşeni alıyor ve seyyahından, devlet adamına kadar yolu Lârende’ye düşen bilcümle zevat bu çürüyüşe içi acıya acıya şahit oluyordu. Ama o günler artık geride kaldı. Ecdat yadigârı eserler hasbelkader onarılarak makûs talihlerine bırakılmaması için çaba gösteriliyor. Keza Hatunyamız da çok şükür tarih olmaktan kurtarıldı. Peki, vaktiyle maksadına aykırı olarak senelerce kullanılan göz bebeği eserimiz, asıl hüviyetine kavuşturulmak için neyi beklemektedir?  Eşi benzeri nadir bulunan bir değeri atalete terk etmek bize yakışmıyor.  Yeniden bilginin, terakkinin membaı hâline gelmesi hem Nefise Sultan’ın, hem de üstadın ruhunu şâd edeceğine şüphe yoktur. Başta, şehrimize teşrif etmiş bulunan sayın valimizden istirhamımızdır.  Elbette üzerine mesuliyet düşen tüm diğer kurumlarımıza da acil çağrımızdır; “Hatunya daha fazla susmasın!”

Devamını Okumak İçin Tıklayınız